• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
BANA HOCA, İLİM, ÖZEL TEKNİK VE METOT FALAN DEMEYİN
11/01/2018

"Kur'anı anladığımı sanıyordum ama şu hocanın tekniğini öğrenince ne kadar da yanıldığımı farkettim... Kur'an ayeti ayetle açıklama tekniği üzerine yazılmış... Bir ayeti anlamak için kitabın tamamını bilmek lazım..." Kusura bakılmasın ama sadece şu hocanın farkına varabildiği tekniğe, bu ince metoda göre falan yazılmış bir kitap ne mübindir ne de mufassal ve apaçıktır.

Bu tarz özel çaba, özel metot vs vurgusu yapan düşünceler oldukça yaygındır. İşin ilginci bu tip görüşleri olanların hemen hepsi Kur'anı yeterli gördüklerini söyleyen, başka hakeme ihtiyacımız yok diyen, kitabın mübin ve mufassal olduğuna inandıklarını deklare eden kişiler. Esasında yukarıdaki iddiaların hepsi Kur'anı alenen olmasa bile zımnen zor, detaylı, teknik bir kitap olarak görmenin bir tezahürüdür.

Kur'an ne ilk defa filan hocadan duyduğumuz tekniğe ne de bu hocanın ilmine ve özel çabasına muhtaçtır.. Allah "Kur'andan başka hakem aramayın" diyor. Demek ki başka hakemlere ihtiyacımız yok. Olsaydı arayın denirdi.

Biz ise asla ders almıyor, bir türlü akıllanmıyor, senelerce güvendiğimiz Ahmet hocadan darbe yediğimiz halde Mehmet hocaya sığınmaya, Hüsnü hocadan kazık yeyip Hüseyin hocadan medet ummaya devam ediyoruz.

"Parça parça ayetlerle olmaz. Kitabın bütününü bilmek lazım" diyorlar. Yine ilme, bilmeye, bilgiye ihtiyaç duyuyorlar. Vahiy süreci başladığında, 2. ayet indiğinde sahabe veya elçi o ayeti anlamak için 23 sene mi yani kitabın bütününün ortaya çıkmasını mı bekliyorlardı?

Ben konu Kur'an olduğunda hoca, ilim vs denilmesinden; masaya kurulup ders anlatarak bizi talebe, kendilerini de profesyonel bir dalın uzmanı gibi gören, en azından böyle bir görüntü veren, subliminal yolla din ilim işidir şeklinde bilinçaltı kodlama yapan kişilerden artık şiddetle kaçıyorum.

"Meal okumadan olmaz" diyorlar. 1200 sene önce basılı kaç tane meal vardı? O günkü milyonlarca insan meal okumuyordu, dinleri eksik mi kalıyordu?

Ahmet yahut Mehmet hocanın muazzam anlama tekniği yokken insanlar anlama işinden eksik mi bırakılmıştı? Bu, sadece bugünün bir avuç şanslı insanlarına mı nasip oldu?

Halen bilinçaltımız Kur'an zordur algısıyla ve bu algının tortularıyla dolu. Kur'an kolaydır, mufassaldır diyenler bile farkında olmadan yaman bir anlama çabası içine girmiş durumda! Kendilerine açıkça cemaat demeseler bile halkalar kuruyorlar, biri okuyor, ötekiler dinliyor, saatlerce izahlar yapılıyor vs. Sorsanız Kur'an mübindir, tefsire gerek yoktur. Öyleyse haftanın en az 3-5 günü gidilen bazı yerlerde sabahtan akşama dek süren bu anlama çabası neden?

Ali İmran 7'de kitabın bir anasının bir de detayının olduğu ifade ediliyor. Kitabın anası muhkemdir deniyor. Müteşabih bölümlerin tevilinin ise kendisine ait olduğunu, bu bölümlerle ilgilenen kişilerin kalplerinde hastalık olanlar olduğunu ifade ediyor Allah. Öyleyse mesele nedir? Muhkem kesimler zaten adı üzerinde muhkemdir! Üstelik bu bölümler kitabın anasıdır. Geri kalan bölümlerin ise müteşabih olduğu ve onlarla ilgilenilmemesi gerektiği söyleniyor. O halde kim neyi anlayamıyor? O halde bu anlama çabası neden? Muhkemi anlamaya çalışıyorsanız siz o ayetlerin muhkem olduğunu kabul etmiyorsunuz demektir. Yok müteşabihler ise ilgi sahanız yine ilgili ayete yani tevilini bana bırakın emrine itiraz etmiş oluyorsunuz. Neden mealler arasında boğuluyorlar o halde? Niçin Kur'anı teknik bir metne indirgiyorlar? Neden mesajını almakla yetinmiyorlar? Sonra da işe güce koyulmuyorlar?

Sahabe Çin'e tebliğe gitti, ilahi mesajı iletti ve döndü. Belki onlara verecek tek 1 tane bile kitapları yoktu ellerinde. Varsa da bir iki taneydi en fazla. Matbaa mı vardı? Bitti. O mesaj alındı, dinleri tamam oldu. Din bu kadar basit işte. Kur'an bu kadar sade ve kolay.

Oku, oku, oku... Sabahtan akşama kadar meal okuyorlar. Metinler arasında kayboluyor, apaçık ilahi haberi teknik bir metin olarak gördükleri kitabın satırları arasında ve her kelimenin olası bir kaç anlamı içinde arıyorlar. Kafaları karıştıkça başka meallere savruluyorlar. En sonunda şu sonuca geliyorlar: Her meal okunmaz. En doğrusu hepsini okumak! İyi tamam da 100 sene önce bu hepsi dediğiniz meallerin kaçı vardı? Oturduğumuz yerden ahkam kesmek kolay. 1400 senelik tarihi süreci bugünkü koşullardan ibaret gibi görmek algı körlüğü değil ise nedir? Kur'an Hz. Osman devrinde kitap haline getirildi. O bunu yapmasaydı elimizde okunacak tek bir kitap bile olmayacaktı. Demek ki kitap olması bile o kadar önemli değildi. Demek ki önemli olan sadece mesaj! Öyle olsaydı Kur'an elçi eliyle kitaplaştırılırdı.

Ben meali bir kere okudum. Mesajı aldım. Bitti. Ölüm var, hesap var vs. Bunları öğrendim.

"Bir mealle olmaz, toplandık meal okuyoruz hep birlikte, şu hoca çok güzel anlıyor" türü ilahi mesajı metne indirgeyici ve anlama işini çaktırmadan emek ve ilim işi gibi gösteren sloganların bir çeşit cemaatleşme, çoğalma ve insanlara hükmetme tuzağı olduğunu, sadece bunun klasik cemaat metotlarına göre daha sinsice ve profesyonelce kurgulandığını düşünüyorum.

Kur'an tefsire muhtaç diyen klasik sarıklı şeyhlerden kaçarken sola bakınca Kur'an mufassal deyip sola döner dönmez tefsir yapmaya devam eden takım elbiseli şeyhlere yakalandığımıza, bu gidişle asla akıllanmayacağımıza inanıyorum.

Elçi sahabeye ashabım yani arkadaşlarım dedi. Hoca talebe, şeyh mürit diye dikey bir ilişki kurmadı çevresiyle. O sadece aldığı vahyi dostdoğru bir biçimde iletti. Demek ki motomot iletilmesi anlamak için ziyadesiyle yeterli. Ey hocalar! Siz elçiden daha ileri bir misyona mı sahipsiniz ki vahiyle aramıza giriyor, vahyi iletmekle/duyurmakla yetinmiyor, kendi izahlarınızı, algı ve yargılarınızı vs de araya serpiştiriyorsunuz da bunları da kitlelerin dini haline getiriyorsunuz?


"Kitabı biz açıkladık ki Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz (Hud 1-2) Bakın Allah kitabı başkası açıklarsa onların kulu haline geleceğimizi söylüyor. Öyleyse çekilin aradan, bizi vahiyle baş başa bırakın. Nasibimiz varsa, hak ettiysek, hidayet vaktimiz geldiyse anlarız. Yok anlamıyorsak şayet, kitabın tek hocası olan alemlerin rabbinden yardım isteriz. Sizden değil. Sizin anladıklarınız sizin olsun! Madem bu iş ilimle oluyordu ise neden bin ayrı tefsir, bin çeşit dini telakki çıktı meydana?
 


613 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı