• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
BİR ARAŞTIRMA SONUCU VE GÖSTERDİĞİ GERÇEK
26/05/2018
Bir deprem bölgesinde yapılan araştırmaya göre acısını dibine kadar yaşayan insanların bu acısından daha kısa sürede kurtulduğu görülmüştür.

Acısı ilaçla vs baskılanan kişilerin ise belki akut evreyi rahat geçirdikleri ancak bu travmanın etkilerini daha uzun seneler yaşadıkları tespit edilmiştir.

Şiddeti, derecesi her ne olursa olsun, hiç bir acı patoloji değildir, ağlama gibi bir deşarj yoludur sadece.

Başa gelen ani nitelikli olumsuz olayların ruhlarda yarattığı doğal tortuyu organizma acı yoluyla dışarı akıtmaya çalışır. Acı çalışan arabanın benzini yakarken ürettiği zehirli atıktır. Aksi halde acı içeride kalır. Motoru boğar. İçeride kalırsa içeri akar. İçeri aka aka içeride birikir, orada bayatlar ve derken ruhu zehirler. Bir çok insanın yaşadığı psikolojiyi "İçime ata ata bu hale geldim" şeklinde tanımlaması da bu hakikati teyit eder.

Esas sorun hakkıyla yaşanmış acılar değil, hakkıyla yaşanamamış, baskılanmış, başlamış ancak yarım kalmış acılardır. Acılar yok edilmemelidir, normal olduğu öğretilmeli, doğru bir algı ile yaşanması sağlanmalıdır. Acıların doğru bir algı ile buluşturulması. Sorun acıda, onun şiddetinde vs değildir, acıyı hangi algı ile buluşturup ne şekilde yaşadığımızdadır.

Acı fazla ise sorun var demek değildir; sadece dışa akıtılması gereken zehir fazla demektir.

Ağlama fazla ise daha fazla ağlamaya ihtiyaç var demektir.

Statükoya göre ize acının fazlası patoloji, ağlamanın fazlası ağlama krizidir.

Esasında esas kriz ne acı ne ağlama krizidir. Esas kriz bu statükonun kendisidir.

Kaygı, korku, endişe... Tüm bu vb ruh halleri bir sonuçtur. Sonuç varsa nedeni de vardır. Neden varsa sonucu olmalıdır da. Sonuç istenmiyorsa en fazla nedene müdahale yapılmalıdır. Neden ortada durup sonuç üretmek için sürekli sinyal yollarken sadece sonucu ilaç marifetiyle baskılamak sağlıklı bir mücadele metodu değildir. Her baskılama daha çok biriktirmeye yol açar. Deprem araştırmasında olduğu gibi.

Psikiyatri sonucu ilaç marifetiyle bastırmayı bize tedavi diye sunuyor. Tıpkı ilaçların alkol etkisini tedavi diye sunması gibi.

Neden dururken sadece sonucunu bastırarak hem daha çok biriktirmemize (eksozu tıkama, motoru boğma) hem de mekanizmayı bozmamıza neden oluyor. Bir oyuncakta düğmeye bastınız, tekerlere dönme sonucu yaratmak için sinyal yolladınız. Fakat tekerleri elinizle tutarak dönmesine mani oldunuz. Ne olurdu? Oyuncak bozulurdu. Aradaki neden sonuç bağı yara alırdı. Psikiyatri işte nedene değil, sonuca yönelik bastırma tedavisi uygulamayı, mekanizmayı bozmayı, kısaca antibiyotik değil, ağrı kesici tedavisi yapmayı bize en doğru yol diye sunuyor.

En temel, en insani, en sağlıklı tepkilerimizin azını normal çoğunu hastalık göstererek bizi azı yaşanırken çoğuna karşı aşırı duyarlı hale getiriyorlar. Böylece azını yaşarken çoğuna karşı bizi bir kaygı ve korku koşullanması içine sokuyorlar.

Burada acı ve ağlama sadece iki örnektir. Diğer duygu durum ve düşünce hallerimizi de böyle okumaya, bu şekilde algılamaya çalışmalıyız. Çünkü tüm duygu ve düşüncelerin temel mekanizması aynıdır.

Adına ister panik atak isterse depresyon densin! Yaşadığınız belirtiler ya sıkıntıdır ya üzüntüdür ya karamsarlıktır ya kalp atışında hızlanmadır ya da nefes alış veriş hızında artmadır.

Bunların hiç birisi anormal değildir. Hepsi zaman zaman devreye giren, zaman zaman yaşanan, dahası zaman zaman yaşanması da gereken en doğal insanlık ve ruh halleridir.

Kalp bazen az bazen hızlı atar. Buna kalp çarpıntısı diyerek felaket anlamı yüklemek bizlerin işgüzarlığıdır.

Nefes bazen yavaş bazen hızlı alınır. İkisi de bir nefesin doğal alınma halleridir. Bir şey bazen yavaş bazen hızlı olur. Buna boğuluyorum şeklinde tepki vermek üst üste iki olay başına gelince tüm kötü olaylar beni buluyor şeklinde genellemeye meftun olan biz insanoğlunun bir diğer abartısıdır.

Korku sadece bir duygudur. Azı da duygudur çoğu da duygudur. Tıpkı sevgi gibi, neşe gibi, sevinç gibi. Azına duygu, çoğuna hastalık demek statükonun şeytanlığıdır. Azı yaşanırken ya çoğalırsa şeklinde bir endişe yaratmanın, evet durup dururken zihinlerde kaygı ve korku yoluyla sorun üretmenin sinsi bir yoludur bu.

Düşünce düşüncedir. Azı da düşüncedir, çoğu da düşüncedir. Sevgilimizi günde elli kere hatırlayınca ne hoş şey deyip hoşumuza gitmeyen bir düşünce aklımıza 20 kere gelince buna hastalık diyen de aynı statükodur. Bir gurup düşünceye hastalık derseniz onun gelişinden, hatta gelişine dahi gerek yok, gelme ihtimalinden bile korkmaya, kaçmaya savaşmaya başlarsınız. Böylece hem bu düşünceyi kendi elinizle davet eder hem de süreci kendi elinizle beslersiniz.

Size hastalık tanısı koyarken kullandıkları belirtilere iyi bakın! Ya kaygıdır ya korku. Ya nefes alış verişte hızlanmadır ya kalp atışında artma! Bunların üçü beşi bir araya gelince hastasın diyorlar.

Oysa yaşadıklarımız sadece ya bir duygu ya bir düşünce! Kalbimiz işini yapıyor. Biz kalbimizin işine karışıyor, az at, çok atarsan korkarım ha diyerek tepki vermeye devam ediyoruz.

Halbuki durmayan her kalp çalışıyor demektir. Çalışan her kalp görevini yapıyordur. Görevini yapan bir kalple yatıp kalkmak, her türlü düşüncenin gelip gitme merkezi olan beynimizde bekçilik yapmak yani sobanın başında beklemek öğrenilmiş bir problemdir, hastalık değil.

Velhasıl bu şeytani statüko yıkılmadan ruhlarımıza esenlik yok.

 



549 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı