• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
YOĞUN SIKINTI ANKSİYETE DEMEK MİDİR
10/06/2018
Sıkıntı öksürüğe benzer. Öksürük hastalık değildir; bir belirtidir.

Sıkıntı da öyledir. Oysa psikiyatri sıkıntıya yani bir belirtiye hastalık muamelesi çeker.

Evet sıkıntı öksürüğe benzer!

Ama yoğun sıkıntı?

Yoğun sıkıntı da yoğun öksürüğe benzer!

Yoğun sıkıntıya hastalık demek yoğun öksürüğe öksürük hastalığı demekle aynı şeydir. İşte anlı şanlı psikiyatrinin mantığı budur.

Oysa yoğun toza maruz kalınca bile yoğun öksürük olur. Hatta boğazımıza yemek kaçınca veya alerjik sebeplerle dahi! Yani insan hastalık yokken de öksürebilir.

Demek ki bir sıkıntının varlığı da yoğun olması da ortada bir hastalık olduğunu göstermez. Hastalık tahlille, tetkikle ispat gerektirir.

Hastalık olmazsa ne olur peki?

Algınız, inancınız değişir en başta! Bu ise sizi zaten başlı başına tedavi eder!

Ben hasta değilim demek, yola bu algıyla çıkmak sıkıntı vb. sorunlara karşı maça 1 - 0 önde başlamak demektir. Sıkıntıya ilişkin algınız daha fazla değiştikçe bu maçta fark sürekli olarak açılır. Tabi ki lehinize olarak!

Hastalık olmazsa ne olur peki? Ne değişir?

Dedim ya! Çok şey değişir! Tanımlama çok hayatidir. Hastalık olmazsa bilinçaltında uyuyan hastalık korkunuz aktive olmaz. Zaten sizi esas etkileyen budur. Bir hasta olduğunuzu zannetmeniz. Hastalığa hangi bilinçaltı ilgisiz ve tepkisiz kalabilir ki! Belirtilerle hastalık arasında bağ kurdular çünkü. Belirti çoğu zaman hastalık işareti olmadığı halde. Halsizlik her zaman hastalık işareti midir? Hayır. Çoğu zaman yorgunluk işaretidir. Psikiyatriye göre ise varsa mutlaka semptomdur, bir hastalık işaretidir.

Hastalık yoksa "İlaç alınması gerekiyor, bu şart" demenin mantığı kalmaz! Psikiyatri aklın ve bilimsel gerçeklerin imhası pahasına bu sorunlara hastalık demekte bu yüzden ısrar eder biraz da. Başka türlü milleti ilaç kullandırmaya ikna edemez çünkü! Hastalık olmayınca ilaç, ilaç olmayınca hekimlik olmaz! Ya da zorlaşır işler!

Hastalık değilse, "O zaman ilaçsız da olur" gerçeği çıkar ortaya! Ki böyledir! İlaçsız da olur hakikaten de! Çünkü ortada hastalık yoktur! Tıpkı 100 sene öncesine dek yani bugünkü antidepresanlar yokken de olduğu gibi. "İlaçsız olmaz" bir propagandadır, amaç sizleri ilaca mecbur ve mahkum etmektir. Oluşturulan bu algı ilaç dışı yolları önleyerek ve sizi sadece ilaca mahkum kılarak en büyük zararı yine size verir!

Günümüzde anksiyete denilen sıkıntı işarettir (belirtidir) dedim. Çoğu zaman bize mesaj verir. Öksürük gibidir... Koruyucu işlevi vardır. Yönlendirir bizi. Tedavi yani ilaç almak bize haber getiren elçiyi kesmek, öldürmek, yoldaki işaret levhasını sökmek demektir. Ortada elli çeşit sebep dururken anksiyeteyi azaltmak apandist altta ilerlerken ağrıyı kesip uykuya yatmak gibidir. Size tedavi adı altında yapılan budur!

Sıkıntı mesaj verir bize. Algılarında, hayatı yaşama şeklinde, iş hayatında, velhasıl bir şeylerde sorun var der. Bize yol gösterir. İlaç alıp uyuşarak sıkıntıyı baskılamak tedavi değildir. Bu, yoldaki işaret tabelasını sökmektir. Bu, içki içerek dertleri unutmanın hekim marifetiyle yapılan farklı bir türevidir.

Sürekli gözardı edilen yahut pek bilinmeyen ciddi bir yan etkisi de kafamızdaki, "Bizi sıkıntı etkiliyor" hatalı algısını pekiştirmesidir.

Bizi yağmur ıslatıyor demekle aynı mantığa sahip olan bu hatalı algı bizi sıkıntılara karşı daha duyarlı / hassas bir hale getirir. Duyarlılık arttığında ise etkilenme de artar. Böylece en ufak sıkıntılar bile bizi gereğinden daha fazla etkilemeye başlar. İlaç o anki sıkıntılarınızı baskılayabilir; bu gücü vardır lakin bu durum beni sıkıntı etkiledi hatalı algısını pekiştirmesi dolayısı ile sonraki olası sıkıntıların tohumunu zihninize ekmek olur. İlaç bazen sıkıntıyı giderir; doğrudur ama bir şartla: Bu tohumu ekmek şartı ile...

Çözüm sıkıntıyı işaret kabul edip verdiği mesajı doğru okumak ve sıkıntı algımızı ve inancımızı İKNA ve TELKİN metoduyla kökünden değiştirmek...

İkna ve Telkin kolay değildir; sabır ve gayret ister. Yeterli argüman, detaylı bilgi, gerçekçi yaklaşımlar, belki defalarca tekrar gerektirir.

Web sayfam bu amaca fazlasıyla hizmet ediyor. Web sayfam tüm bunları fazlasıyla barındırıyor bünyesinde. Bu ve daha birçok yönüyle alanında öncü ve özgün bir rol oynuyor.

Mutlaka takip ediniz. Mutlaka tavsiye ediniz! Bu site gün gelecek bu alanda bir devrim gerçekleştirecek, nice algıları değiştirerek nice zihinleri dönüştürecek diye tahmin ediyorum! İnşaAllah yanılmam! Gelen geri dönüşler bunu fazlasıyla gösteriyor!

Not: Ben ilaca karşı değilim! İlaçların etki ettiğini ama kalıcı tedavi etmediğini, gereksiz yere ve her soruna, özellikle de "sadece ilaç" şeklinde yanlış kullanıldığını gözlemliyorum; bunlara karşıyım! İlaç kullanmayın demiyorum; hekim değilim; buna yetkim de hakkım da yok! Sadece söylenmeyen, dile getirilmeyen, unutulan, bile bile unutturulan noktaları bilginize sunuyorum.

Çok yönlü bilgilenme ile daha doğru bir tercih yapasınız ve bu hatalı işleyen süreçlerin zararından korunasınız, bütüncül ve daha nitelikli bir yardım alabilesiniz diye!



1730 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı