• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi
22/01/2023
Heyhat!

Sorunlar Uzman Sayısı İle Paralel Artıyor!

Hastane Sayısı Çoğalıyor, Hasta Sayısı Azalmıyor!

Üstelik Sektör Baktığı Hasta Sayısı İle Övünüyor!

Birçok antidepresanın üzerinde alenen "intihar eğilimini artırabileceği" notu bulunuyor lakin üç - beş dakikalık ayaküstü teşhislerle binlerce insana bu ilaçlar adeta peynir ekmek gibi reçete ediliyor.

Psikiyatri kliniklerine başvurup da hastalık teşhisi almayan kişi neredeyse yok gibi! Psikiyatri kliniklerine başvurmak bile, adeta hasta sayılmanın gizli bir tanı kriteri haline gelmiş durumda!

Diğer yandan FDA tarafından onaylanan ilaçlar her yıl yaklaşık 160 bin kişiyi öldürüyor. Dünyada her yıl 2 milyon insan ilaçların yol açtığı hastalıklara yakalanıyor.

Birileri de kalkıyor ve bizden bu trajik gerçekleri gözgöre göre yok saymamızı bekliyor! Yazılara yazı, düşünceye düşünce, bilgiye bilgi yoluyla karşı koyamayanlar engizisyon türü yöntemlerle bizi susturmaya çalışıyor! Bu sebeple sayısız kere şikayet eeildim, birçok kez  soruşturma geçirdim.

Kitle imha silahıyla karınca ısırığı arasında kalındığında karınca ısırığı tercih edilir! Birileri ise bizlere sağlığımıza yönelmiş bu kitlesel saldırıyı görmezden gelelim, milleti -tabiri caizse- karınca ısırıklarına karşı koruyalım diyor!

Yukarıdaki trajik gerçeklerden çıkan en kritik sonuç şudur:

Şu zamanda en büyük halk sağlığı hizmeti insanların aklına kurt düşürmektir. Çünkü dünya hayatının şu puslu zamanında zihinlere ufacık bir kurt düşmez ise sağlığın içine bir sürü kurtçuk düşer. Ben tüm yazı ve çalışmalarımla bunu yapıyorum! Kimseye bireysel ilaç, reçete önermiyorum. Kitleleri bu alandaki cinayete eş değer yapısal yanlışlardan ve suistimallerden korumaya çalışıyor; bilinmeyenleri, görmezden gelinenleri, unutturulanları açığa çıkararak farkındalıkları artırıyor, insanları daha tedbirli ve dikkatli olmaya davet ediyorum.

Sizler de az çok takip ediyorsunuzdur! Gün geçmiyor ki tıpta ve ilaç mevzusunda yeni bir suistimal gün yüzüne çıkmasın!

Sonra hemen başlıyor bazı hekimler, "Halk ya ilaçları bırakırsa bunun sorumluluğunu kim üstlenecek" demeye! Zaten bu suistimalleri vs. yazarak halka duyuran çok az kişi var ülkemizde. İstiyorlar ki onlar da olmasın, onlar da vazgeçirilsin bir şekilde. Böylece bu kirli sömürüler ve yanlış işler kırılan kol misali ilelebet yen içinde kalsın! Bunları hekimler vs. bilsin sadece. Halihazırdaki hastalar ve bir gün hastalanabilecek kişiler kesinlikle öğrenmesin!

Tedavi eşittir sadece ilaç mıdır ki ilaçlar hakkında olumsuz yazılar yazınca hastalar tedavisiz kalsınlar?

Asırlar boyunca insanlar şuanki ilaçlarla mı tedavi ediliyordu?

Yıllardır tedaviyi eşittir ilaç sanarak hastaları başka tedavi seçeneklerinden mahrum bırakan yığınla hekimin doğurduğu daha geniş spektrumlu mağduriyetler ne olacak peki?

Halk bir yığın ilaç ve tedavi adı altındaki suistimalle zarar görebilir; bunun hiç bir zararı yoktur lakin ilacı bırakarak zarar görürlerse işte o zaman kıyamet kopmuş demektir, öyle mi!

Bunca suistimale yıllardır çıtını dahi çıkarmayanların sıra kendi branşlarına, özellikle de ilaca gelince birden halk sağlığı kahramanı kesilmeleri çok manidardır. Bu biraz da komik duruyor tabi!

Şu zamanda halkı gerçeklerden hala tehdit ve korkutma yoluyla uzak tutabileceklerini sanan hekimleri görünce aklıma 1970 model Rus yapımı LADA arabalar geliyor nedense! Bilmiyorum, sahiden de bu araba geliyor gözümün önüne. Muhtemelen onun kadar demode duruyor bu mantık, ondandır!

Halk sadece ilacın vs. müthiş faydalarını okusunlar ama bir kısım ilaçlar ve yığınla insan için söz konusu olabilen diğer riskli boyutundan, ilaç işindeki yapısal ve sistemsel yanlışlardan habersiz kalsınlar. Böylece kendi tedbirlerini alma hususunda savunmasız bırakılsınlar, hekimlerine gözü kapalı teslim olsunlar!

Niye teslim olsunlar ki?

Hekimler asla yanlış ve hata yapmayacak kadar olağanüstü varlıklar mıdır?

Onların istisnasız tamamı toplumun en erdemli kişileri midir?

Hekim eşittir yüzde yüz güven demek midir yani?

Bunun en azından yüzde yüz olarak böyle olmadığına, iki kalemle bir defter eşantiyon için bile belli ilaçları daha fazla yazan hekimlere defalarca şahit olan halk her konuda hekimine neden yüzde yüz güvensin ki?

Sağlık benim sağlığım olacak!

Bileceğim ki bir yığın suistimalin içinde yüzen hekimler de bulunacak piyasada!

Ama ben hastayım, o da hekim diye yüzde yüz teslim olacağım yine de!

Hayır! Hiç kimse tedavi almak için teslim olmak zorunda değildir.

Öyleyse niçin okuyarak bazı gerçekleri öğrenmek onlara yasak olsun?

Hekimlerin yahut bilim insanlarının bildikleri her gerçeği kendilerine açıkça söylebileyeceklerine inanmıyorlarsa bu sadece hastaların kabahati midir? Bu sebeple elbette ki bilgilenecekler ve kendi tedbirlerini kendileri alacaklardır.

Düne kadar tereyağı zararlı, margarin yiyin diyenler tıp ve bilim insanları değil miydi?

Ya yumurta zararlı diyenler?

"En iyi marka bu" babında her birisi ayrı bir diş macunu reklamında oynayanlar hekim değil mi?

Düne kadar kolesterol zararlı diyenler hekim ve bilim insanları değil miydi?

Birkaç kişi çıkıp da bu gerçeğin koca bir yalan olduğunu söylemeseydi halk aldatılmış olarak yaşayıp gitmeyecek miydi hala?

Gerçek böyle ise vatandaş hekime ve uygulanan tedavilere neden yüzde yüz güvensin?

Hayır! Güvenmesinler!

Güvenerek değil şüphe ederek tedavi olsunlar!

Şüphe zinde tutar! Şüphe öğretir. Şüphe kötülükleri önler. Şüphe suistimallere mani olur! Aksi olan itimat ve koşulsuz güven ise suistimallere açık davettir.

Koşulsuz itimat eskiden geçerliydi. Ancak her şeyin hızla metalaştığı, çoğu işin çıkara ve menfaate evrildiği günümüz dünyasında halkın kendisini koruması itimatla değil; ancak ve ancak şüpheyle mümkündür.

Halkın sağlığını korumanın yolu onların zihnine kurt düşürmekten geçer. Çünkü zihinlerine kurt düşmeyenlerin sağlıklarına kurt düşer!

SONUÇ

Bırakalım da her meselenin tüm boyutları açık açık yazılsın! Halk öğrensin, öğrendiği nispette sorsun, araştırsın, sorgulasın! İnsan bildiği ölçüde soru sorar, soru sorabildiği nispette sorgular. Çünkü sadece cevap değil, soru da bilgiden doğar!

Sorgulanmayan bir hekimlik uygulaması hastalıkların bizatihi kendisinden bile daha tehlikelidir. Çünkü böyle bir hekimlik hasta karşısındaki orantısız bir güç demektir. Bu tür yazılar halkı tıbbın orantısız gücü karşısında dengeleyici bir fonksiyon icra etmektedir!

Sözkonusu farkındalıktaki artış süreci fırsatçı bazı hekimlerin uykusunu kaçırsın! Onları tedirgin etsin ki halkı bir kısım pervasız suistimallerden korusun!

Hekimler artık bilinçlenmiş hastadan korkmasın! Korkunun ecele faydası olmadığını artık öğrensinler!

Hasta tedavinin faydasını da yan etkisini de bilsin! Tercihini kendisi yapsın! Çünkü sağlık kendi sağlığı!

Bir kısım hekimler artık hastaları kendi sorumluluklarının farkında olmayan birer kara cahil kişiler olmadıklarını, onların her şeyleriyle kendilerine amade bir nesne olmadığını artık kabul etsinler.

Hasta okur, öğrenir. Gerekirse kendi hayatı üzerindeki özgür iradesini kullanır ve ilacını da keser. Hekimin kraldan çok kralcı olma devri bitmelidir artık.

Hekimler hastalarının sağlıklarını özgürce ve çok yönlü bilgiye dayalı olarak yönetebilmesine artık eyvallah demek zorundadır.

Hekimler; hastalarının kendi öz sağlıklarını hekimlerinden daha fazla düşünecekleri gerçeğini görebilmelilerdir.

Bir de bu tür yazılar yoluyla halk, tedavi ve ilaç gibi hususlar konusunda, artı ve eksi yönleriyle bir bütün olarak bilgilendirilmez ise sadece ilacını kesebilecek birkaç insanın değil; milyonlarca insanın mağduriyete açık hale geleceğini de tabi ki...

Kimse "ya birileri ilacını keserse" vs. diyerek bir yeri yaparken başka yerleri yıkan kimyasal ilaç işini adeta nefesini kesecekmiş gibi yansıtma uyanıklığına tevessül etmesin!

İlacın tıbbi bir tedavi ajanı olduğunu, ruhsal sorunların ise tıbbi bir hastalık değil; mesleki kitaplarda dahi bozukluk olarak geçtiğini, dolayısı ile hastalıklardan ve hastaların tedavisinden / ilacından bahsetmenin abes olduğunu görmeyi, hastalık varsa tedavi vardır ilkesini hatırlamayı ve yıllardır olmayan hastalıkları sadece ilaçla tedaviye çalışmak gibi bir garabete tavır almayı denesinler!

Bu kişilere tavsiyem önce kafalarındaki ilaç = tedavi kalıbını değiştirsinler! İlacın, ilaca indirgenmiş bir tedavinin yüzde yüz tedavi demek olmadığını herkes biliyor, onlar da artık bilsinler! Hele hele hastalık niteliğinde olmayan, bozukluk adlı sorun türünde!

"Ya ilaçlarını bırakırlarsa" kaygısı yerine yıllardır tedaviyi sadece ilaca indirgeyerek, ilaç dışı birçok tedavi prosedürünü ise dışlayarak milyonlarca insana verdikleri daha büyük zararı düşünsünler! Bir - kaç münferit olasılıkla değil; bu kesinleşmiş daha büyük sonuçla ilgilensinler!

İlaç yokken de insanların yaşadığı ve o zamanlar ruh sağlığının daha iyi olduğu gerçeğini görmeye çabalasınlar!

Kimse benden daha geniş kitlelerin daha büyük sorunlar yaşaması manasına gelen yanlışların ve suistimallerin halka ilan edilmesine karşı kayıtsız kalmamı beklemesin!

Yıllardır bir şekilde dogma haline getirilmek istenilen tıp ve sağlık sektörü şu bilişim çağında engizisyon mahkemeleri kurmaya kalkışmasın! Birçok konuda trajik duruma düşüyor zaten, bari bir de komik duruma düşmesin!

Tekrar ediyorum:

FDA tarafından onaylanan ilaçlar her yıl yaklaşık 160 bin kişiyi öldürüyor. 2 milyon insan, ilaçların yol açtığı hastalıklara yakalanıyor!

Önce kitle imha silahından daha fazla korkunç olan bu rakamlar üzerinde kara kara düşünün! Belki bir kişi ilacı bırakır zannıyla halk sağlığı bekçisi kesilenler neden sıra bu korkunç rakamlara gelince suspus?

Bu gerçeği görün ve sonra da bu "kitlesel kıyıma" çıtını dahi çıkaramayanların bizleri hala ilaçsız kalmakla, birkaç kişide tedavinin yarım kalmasıyla vs. korkutmaya çalışmalarındaki çarpıklığı ve derin samimiyetsizliği anlamaya çalışın!

Sağlık işi ciddi ciddi suistimal edilir hale geldiğinde münferit arı sokması vakaları değil; kitleleri kitlesel nitelikli kimyasal kıyımlardan korumak daha öncelikli hale gelir.

Bu durumda ortaya çıkabilecek münferit mağduriyetlerin sorumlusu toplumu kitlesel saldırılardan korumaya çalışanlar değil; sağlığı suismal ederek insanları bu zorunlu tercihe mahkum edenlerdir.

Din de artık bir sektör sağlık da! Bir şey sektör haline geldiyse aman dikkat! Sorunlar üzerine kurulan her sektör bir süre sonra sorunların kendisinden bile daha büyük bir sorun haline geliyor.

Psikolog İzzet GÜLLÜ
www.izzetgullu.net 

 



405 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
Tevhid, Tağut ve Beşeri Aldatmacası - 17/01/2023
Davetçilere Davet
 Devamı