• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
İnisiyatif Kullanma Psikolojisi
09/07/2012

İnsan egosu çok güçlü olan bir varlıktır. O yaptığı her işte bu yönünü baz alan bir dizi eğilimler ve yaklaşımlar içersine girer. Egoyu önemsemek ve bu yönde bir eğilim ve yaklaşım içersine girmek bazen bilinçli ama çoğu zaman bilinç dışı bir şekilde olur. Egosu yok ya da çok zayıf dediğimiz nice kişide bile bu yapının belli oranlarda etkisi vardır. Sadece bu yapı kendisini biraz örtük olarak ve daha farklı kanallardan ifade etmektedir.

Ego temelde algılanan bir eksiklikten beslenir.  Eksikliğin derinliği ve önemi nispetinde ego güçlenir. Bu yönü itibariyle ego aslında bir savunucu tutum biçimidir.

Egonun en bariz göstergesi daha ziyade halk arasında “kasılma” şeklinde ifade edilen, sıcaklıktan ve samimiyetten uzak olan yüz, jest ve mimik hareketlerdir. Egonun pek bilinmeyen diğer çok önemli bir göstergesi ise inisiyatif kullanma eğilimindeki abartılı artıştır.

İNİSİYATİF KULLANMA EĞİLİMİ

İşi bir kaşeyi alıp önündeki kağıda basmak olan bir memur yaptığı işi bir süre sonra basit olarak görebilir. Bu basit görme eğilimini çevredeki kişilerin muhtelif yaklaşımları da besleyebilir. Böylece derinleşen eksiklik ve değersizlik duygusu egoyu besleyebilir, beslenerek güçlenen ego ise inisiyatif kullanarak telafi etme savunucu yaklaşımına neden olabilir. Bu sebeple basit bir kaşe basma işini bile geciktirme, kişileri tersleme, kağıdı lüzumundan fazla inceleme gibi yollarla ifadesini bulan inisiyatif kullanma arayışlarına sevk edebilir.

Belli meslekler haddi zatında sadece bir meslek oldukları halde o kadar öne çıkar ki o mesleğin sahiplerinin meslek dışı yanlarını ve yönlerini ihmal etmelerine neden olabilir. Sözgelimi her yerde işini tek bir doktorluk etiketiyle bile kolayca halledebilen, sırf bu tek bir etiketle bile kabul ve ilgi görebilen bir doktor kişiliğini muhtelif yönlerden zenginleştirme gereğini fazla duymayabilir. Çünkü buna gerek görmeyebilir. Ancak kişi bunun bir eksiklik olduğunu, dolayısı ile birçok alanda, pek çok açıdan kendisine sorun yarattığını kısa sürede fark eder. Bu fark edişin oluşturduğu eksiklik duygusu egoyu beslemeye, ego yoluyla dış dünyaya karşı bir bariyer oluşturma arayışına sevke edebilir. Sonuç itibariyle daha çok böylesi bir mekanizma ile gelişen ego, kurduğu bu bariyerleri sürekli ayakta ve dik tutma adına özellikle inisiyatif kullanma şeklinde görülen bir savunucu tepkilere yol açabilir.

MESLEKLER VE İNİSİYATİF KULLANMA

Meslekler inisiyatif kullanma araçları değildir. Dolayısı ile de meslek mensupları aslında sadece yapılan işin sadık uygulayıcıları yahut aktarıcıları olmalıdırlar. Ancak pratikteki gerçekler hiç de böyle değildir. Sadece mesleğinden ibaret olmayan, ancak meslek dışı yanlarını ve yönlerini zenginleştirmedikleri için sadece mesleki unvanlarıyla var olmaya / varlık göstermeye çalışan kişiler işlerinin sıradan ve basit rutinlerini yaparken bir süre sonra içine düştükleri değersizlik duygusundan işin içine bir yığın inisiyatif katarak çıkmaya çalışırlar. Şimdi bu eğilimin hangi meslek mensuplarına nasıl yansıdığını ele almaya çalışalım.

Din görevlileri

İmamlar ve din adamları denilen kişiler aslında ilahi kaynaktan gelen mesajları halka aktaran kişilerdir. İşlevleri esasında bu kaynaktan aldıklarını kaynağa bağlı kalarak halka taşımaktır. Ancak bu aktarıcılık meslek algısı çok gelişmemiş kişilerde değerli olma duygusunu beslemeye yetmez. Böylece kişiler dini bir meselede bile çok az dini argüman kullanırlar ama daha çok kişisellik kokan sözler etmeye başlarlar. Örneğin dini açıdan yardım etmenin öneminden bahsederler ancak bu meseleyi dini ayet, hadis ve kıssa ağırlıklı olarak kaynaktan aktarmak suretiyle değil; kendi ifadelerinin ön planda olduğu, adeta bu konuda yazdıkları bir kompozisyonu okurcasına ele alırlar. Konu hakkındaki detaylı bilgileri değil de kendi sözlerini, şikayet, eleştiri, öneri veya tespitlerini öne çıkaran bu anlayış bahsini ettiğim inisiyatif kullanma eğiliminin bir ürünüdür.

Bilim adamları

Televizyonda görürüz, konunun uzmanı sıfatıyla ekranlara çıkan kişiler gündemdeki konuları bilimin nesnel ilkeleri çerçevesinde değil; kendi öznel görüşleri ağırlıklı olarak ele alırlar. Mesela Suriye’nin askeri gücünü konuşurken ortaya bu konuda uzman olduklarını da teyit edecek nitelikte ve yeterince nesnel veriler ortaya koymaz, en fazla herkesin bildiği kadar bilgiyle analizler yaparlar. İlgili konudaki tüm verileri tek tek ortaya dökmek kendilerini basit bir taşıyıcı – aktarıcı gibi görmelerine yol açar, bu ise ego için çok doyurucu bulunmaz.

“Bana göre, kanaatimce, kişisel düşünceme göre…” diyerek konuyu kişisel görüş ağırlıklı olarak ele aldıklarını açık açık ortaya koyarlar. Oysa bu “uzman” sıfatı taşıyan kişilerden beklenen doğru veya yanlış olabilen kendi kişisel görüşlerini aktarmaları değil; ilgili konuda bilimin dediklerini ifade etmeleridir. Hem bilimin ne dediği ortaya konulsa aynı konuda birçok farklı tespit de ortaya çıkmayacaktır. Ancak her konuda bilimsel bir yaklaşım sergilemek ciddi bir birikim, bu da yoğun bir emek gerektirir. Kişisel görüşleri bilim kılıfı altında ileri sürmek ise fazla bilgi - birikim gerektirmediği için daha kolaydır.  Çünkü bunun için biraz düşünmek, düşünülenleri de etkili ve alengirli bazı söz ve cümlelerle ele almak çoğu zaman yeterli olur.

Yönetici

Bahsini ettiğim ego odaklı zaafı ve bu zaaftan kaynaklanan eğilimi olan yöneticiler her şeyin yasa ve yönetmeliklerle tanımlandığı bir işleyişten fazla haz etmezler. Çünkü böylesi bir yapıda inisiyatif kullanamazlar. O sebeple en açık ve net olması gereken konularda bile her zaman için farklı algılamalar ve uygulamalar doğar. En ilginci de böylesi konularda hukuk ve mahkemeler dahi çoğu zaman birbiriyle çelişen kararlar verebilir. Çünkü yasalar da inisiyatif kullanmayı mümkün kılacak boşluklarla doludur.

Sıradan vatandaşlar

Sıradan denilen (ki esasında herkes sıradandır), fazla yetkisi bulunmayan vatandaşlar bile sıklıkla inisiyatif kullanma eğiliminde olur. Mesela en basitinden verilen selamı almamak, “Verilen selamın alınması gerekir” toplumsal kuralına karşı inisiyatif kullanmaktır. Terslemek iyi davranma insani görevine, reddetmek kabul etme yerleşik toplumsal anlayışına karşı inisiyatif kullanmaktır. Çocuk asi davranarak, kadın sıradan bir akşam yemeğini geciktirerek, koca hiç  bir mantığı olmadığı halde eşine izin vermeyerek inisiyatif kullanır.

  


2386 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı