• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
Hayat Aslında Metafiziktir
05/08/2012

 

Bakmayın siz uçağın metalden, binaların demirden ve tuğladan, ağaçların da odundan oluşuna! Hayat aslında ne fiziktir ne de matematik; o sadece ve sadece metafiziktir. Ancak çoğu kişi bu gerçeği göremez. Buradaki yanılgı nice insanın dağ gibi cüsselere aldanıp da fare kadar ürkek yürekleri göremeyişlerine benzer.

Hayat matematik olsa verilen her şeyin eksilmesi gerekir. Oysa zekat verdiğinizde malınız eksilmez, bilakis artar! Bunu zekat veren kişiler çok iyi bilir! Üstelik de bu artış verdiğiniz, en önemlisi de artması için görünüşte hiç bir nesnel neden olmadığı halde gerçekleşir.

Sözgelimi sadaka beladan korur. Hem de kuşanılan zırhtan, takınılan onca dikkatli tutumdan bile çok daha fazla. Hatta bunların bile işe yaramadığı yer ve zamanlarda! Hem de öyle bir korur ki o esnada yaşanılan şeyler aklınıza durgunluk verir, söz konusu kritik süreçte metafizik bir şeylerin olduğunu, bunun başka bir izahının bulunmadığını bir biçimde hissedersiniz de o an. Öyle ki madde ötesini tanımaz bir ateist bile olsanız!

En fazla, “Burada madde ötesi bir durum var” diyemezsiniz belki lakin, “Garip bir şeyler oldu ama ne bileyim işte…” demeye mecbur kalırsınız mutlaka! Bu tuhaf oluş biçimini doğru yere bağlayamasanız dahi olup bitenlerdeki enteresanlığın mutlaka ama mutlaka farkında olursunuz yani. Verdiniz sadakanın karşılığı olarak sadece sevap kazanmaz, ayrıca inancınıza kuvvet gelsin diye, ilahi bir lütuf olarak özellikle bu hissediş içine sokulursunuz!

Namaz kılarsınız, birden yüzünüz nurlanmaya başlar! Hayır hemen bunu alınan abdeste yani suyun temizleyici özelliğine bağlamayın! Bu yüzü günde beş kere yıkamakla izah edilemeyecek, tenin dışındaki temizlikten çok ruhtan yansıyan,  nurani nitelik taşıyan daha derin parlamadır.

Bereket meselesi de böyledir. Siz karı koca çalışırsınız! Her ay evinize yığınla para girer ancak tek maaşlı sıradan bir memur kadar rahat edemediğinizi, her ay sonunu güç bela getirdiğinizi görürsünüz! Bir çok kişi asgari ücretle geçinir lakin para sorunlarını ağzından bir kere işitemezsiniz ancak sizin konuşmalarınızın kahır ekserisi parasal yetersizlik kaynaklı olur! Bir alınan paraya bakarsınız, bir de ödemeniz gereken rakama. Matematiksel olarak sorun yok gibidir hatta elinizde önemli bir miktar da kalmalıdır ancak bir anda sürece gizemli bir el değer sanki. Yani yine açık açmış, yine bir sonraki aya sarkmıştır sıkıntılarınız! Normalde ödedikçe azalması gerekir lakin sizin ki ödedikçe adeta artıyor gibidir. Biri biterken diğer bir açık başlıyordur yaşamınızda! Bu arada o tek maaşlı dediğiniz sıradan memur ikinci evini almış, çoluk çocuk her pazar piknikten dönmeye devam ediyordur aralıksız! Sizin ise kazancınız biteviye artsa bile iki yakanız bir araya gelmiyordur hiç.  Dünya hayatında bunun normal olduğunu düşünmeye başlayarak kendinizi teselli ediyorsunuzdur ancak buradaki durum asla normal bir durum değildir. Tabi ki basiretli bir gözle görebilenler için!

Dediydi deyin ve deneyin isterseniz; sabahları çok erken kalkamaya devam ettikçe güneşin ilk ışıklarıyla işe koyulmasanız, evinizde boş otursanız dahi kazancınızın bereketinin arttığına, zinaya ve şükürsüzlüğe devam ettikçe de ne kadar kazanırsanız kazanın, ekonomik parametreler ne kadar lehinize görünürse görünsün, sonunda avucunuzdakilerin sıfıra sıfır elde var sıfır olduğuna mutlaka şahit olacaksınızdır!

Faiz de hakeza öyle! Bir kere elinizi verdiniz mi kolunuz, zamanla da gövdenizin gittiğine şahit olursunuz! Lehinize olan tüm matematiksel gerçeklere rağmen orta ve uzun vadeli sonuç her seferinde koca bir yanılgı ve hüsran olur! Ekonomisini yıllar önce rayına oturtmuş, üretimi son noktalara dayanmış, artık top atsanız etkilenmez dediğiniz koca koca ülkelere bir bakarsınız ki borç yükleri artmış, hatta iflas bayraklarını çekmeleri an meselesidir. Şaşırırsınız! Şu garip dünyada bu sefer de güçlü olanın zayıftan daha çabuk yıkıldığına şahit olursunuz. Bir kez daha zihinleriniz dumura uğrar böylece! Oysa mantıken zayıf olan güçlüden çok daha yakın olmalıdır yıkıma! Ama öyle olmaz! Yine gizemli el sahnededir sanki! Bu el yine meseleye görünmez bir biçimde el atmıştır!

Zulüm eden mutlaka zulme uğrar! Bu öylesine bir metafizik gerçekliktir ki halk kendi arasında bile bu gerçeği sürekli teyit ederler, “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” falan derler. Yani bu gerçeğe halklar asırlardır topluca şahittir. Bir zalime çevresinde yoksa bile uzaktaki (kişi ya da devlet), hiç umulmadık bir zalim musallat oluverir bir anda. “O zalimin bu zalimle ne işi olur ki” deseniz bile bunu da öyle aklınızla falan izah edemezsiniz kolay kolay.

Bir de sustukça sıranın susana gelmesi hadisesi vardır! Bu sloganı daha çok solcu ve sosyalist kişiler kullanırlar. Çünkü onlar da esasında bu metafizik gerçeğin farkındadırlar! Bu metafizik hakikate göre sadece zalim bir başka zalime musallat olmaz, öyle veya böyle, sonuç itibariyle zalimlik karşısında susanlara da mutlaka gelir zulme uğrama sırası. Suskun kalanlar kendilerine suskun kalınmasıyla bunu mutlaka tadarak yaşarlar!

Enteresandır, devletler en güçlü dönemlerinde yıkılmaya başlar mesela. Roma imparatorluğu böyledir. Üç kıtaya yayılmış cihan devleti Osmanlı da! Hatırlayın, yükselme devrinden sonra gerileme başlar! Yükselmeye başlamış hatta yükselmiş bir devletin birden gerileme aşamasına geçmesi ne kadar enteresandır. Sanki yine aynı görünmez el, “Gücümün tam zirvesindeyim artık” dediği anda ona aslında ne kadar güçsüz olduğunu hatırlatmak, göstermek istemektedir.

En büyük olan yahut ben en büyüğüm demeye çalışan hatta diyen kişiler veya devletler en küçükle vurulur örneğin. Firavun suyla, Nemrut sivrisinekle tadar güçsüzlük gerçeğinin şerbetini. ABD gibi kudret timsali bir ülke her yıl, elinizi uzatsanız yakalayamayacağınız, adeta üfleme kabilinden bir rüzgar afetiyle (kasırga vs) alt süt olur sürekli!

Gönül kaçanı kovalar. Oysa mantıken gönül kendisine koşanı kovalamalıdır! Yok, dedim ya, yaşamda esas hüküm süren gerçek nedensellik ve matematik yahut fizik değildir; metafiziktir.

Sustukça heybetiniz artar, konuştukça kaybedersiniz! Çözmeye çalıştıkça çözümsüzlüğü derinleştirir, aza kanaat ettikçe azın bir anda çoğalmaya başladığına şahit olursunuz!

Belki şaşırmazsınız bunlara! Ama bu ortada şaşılacak bir şey olmamasından değildir. Ünsiyet perdesi yüzündendir sadece.

Velhasıl örnekler çoğalsa da bir gerçek hiç ama hiç değişmez: Hayat madde değil mana; fizik değil metafiziktir.

Tabi ki görebilenler için!

Endama, boya posa kanarak alttaki esas gerçek olan fare gibi ürkek yürekleri ıskalamak türünden algılama hatalarına düşmeyenler için!

 Psikolog İzzet Güllü



3096 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı