• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
RKB Hastalığı
28/01/2013

Merak ettiniz biliyorum. 
 
Hemen söyleyeyim de rahat edin:
 
RKB "Hastalığı!"
 
Yani Rahatı Kendisine Batan "Hastalığı"
 
Yıllardır klinikte çalışıyorum.
 
Her türden binlerce vaka ile uğraşıyorum!
 
En önemlisi de vazifemi özellikle köy ve köylü kesiminin daha yoğun olarak yaşadığı bir taşra şehrinde icra ediyorum.
 
Zorluyorum zihnimi, yokluyorum hafızamı; olmuyor. Numune olarak dahi olsa depresyon yaşadığı için gelen yahut panik atağım var diye kapımızı çalan "tek" bir tane bile köylü vatandaşı hatırlamıyorum.
 
Dahiliye vb. kliniklerin önü hep kırsal kökenli vatandaşlarla dolu. Ama nazarınızı psikiyatrinin önüne çevirince bambaşka bir tablo çıkıyor karşınıza. Şık giyimli, temiz, bakımlı, modern, muhtemelen iyi de eğitimli olan yani şehirli bireyler...
 
Bu neyi gösteriyor bize?
 
Ruhsal hastalık denilen sorunların, özellikle de depresyon denilen uyduruk "hastalığın" öyle serotonin düşmesi veya beyindeki anomali meselesi olmadığını ...
 
Sadece bunu mu?
 
Elbette ki hayır!
 
Bu sorunların tamamen tembellik ve rahatı batan hastalıkları olduğunu da... 
 
("Saçmalamayın hocam; ne ağır depresyonlar var" demeyin bana! Bana kül yutturamazsınız. Onlar ya aldatılmaya ya ağır bir hastalığa ya ciddi borç yüküne ya da başa gelen daha başka bir "ağır yaşam olayına" verilen gayet insani nitelikli duygusal tepkilerdir. Adı da depresyon yani hastalık değil; hüzündür, acıdır, elemdir, kederdir, yastır. Şiddetine bakarak hastalık denilemez bunlara. Elem yahut keder zaten ağır olan hüzün demektir. Olay ağır olunca yaşattığı duygular nasıl hafif olabilir!)
 
Şehirde yaşayan ama evinde oturan, yahut çalışan lakin (bu sefer de) iş yerinde oturan (yani çok yoğun bir meşguliyeti olmayan)
 
Beynini daha gerçekçi ideallerle, bedenini ve zihnini de yoğun meşguliyetlerle dolduramayan, derken can sıkıntısından bunalan, sıkıldıkça piyasadaki "balık avcısı" işlevi gören, çünkü bol bol ve sadece hastalık belirtileri propagandası yapan popüler psikoloji, NLP, Kişisel Gelişim, Yaşam Koçluğu türü kitaplar okuyan, arta kalan vakitlerinde de ekranlarda arzı endam eden psikiyatri uzmanlarını falan dinleyen, sonra da, "Aaa, kız Ayşe, valla bundan bende de var" diyenlerin, böylece kendisine daha fazla yoğunlaşmaya başlayarak kliniklere koşanların derdi daha çok bu sorunlar...
 
Hiç hareket etmeyen, sürekli yemek yiyen bir kişinin günden güne kilo alması son derece olağan bir süreç midir yoksa bedendeki anomali yani hastalık meselesi midir?
 
Ama benzer bir sürecin bizim çivisi çıkık alandaki adı hep hastalıktır. Açıklaması da sürekli serotonin düşüklüğüdür ne hikmetse.
 
Oysa her titreme sara nöbeti değildir. O yüzden Nöroloji soğukta kalmış bir kişinin "bedenindeki titremeye" bakarak epilepsi nöbeti geçiriyor demez. 
 
Ancak psikoloji - psikiyatri sevdiğini kaybetmiş bir kişinin "ruhundaki titremeye" bakarak depresyon geçiriyor der!


2106 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı