• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
AL ŞU PARAYI CEBİNE KOY, GİT İLACINI AL
15/04/2013
Hemen siyasi şov vs. diyerek kolayca kurtulmaya çalışmasın kimse; bu kahredici, bu vicdan paralayıcı vebalden. 
 
Kız siyasi şov falan yapmıyor. 
 
Öyle olsa bunu herkes gibi ben de gözünden anlarım. 
Genç kız son derece samimi olarak, "Sayın bakanım, ülkemde ilaçlarımı bulamıyorum, ithal edilmesi gerekiyor, sorun yaşıyorum" diyor özetle.
 
Fakir fukara için ev yapıp satan TOKİ işiyle ilgilendiği için sayın bakanımızı seçmiş olmalı... 
 
"İlaç evden daha az önemli değil sonuçta" diye düşünmüş olmalı.
 
Sayın bakan cebinden bir miktar para çıkarıyor, "Al bu parayı, sakın kaybetme ha, epeyi para var orada, git ilacını al" diyor.
 
Sadece aleni nitelikte bir "hayır" yapmakla kalmıyor, paranın miktarını da çaktırmadan sıkıştırıveriyor, kaşla göz arasına.
 
Muhtemelen sayın bakanımız para gördü mü üzerine balıklama atlanılan bir çağda yaşadığını düşündü, "Ben dilenci değilim, alın paranızı, hastalığımdan ölürüm daha iyi" diyecek kadar onurlu birilerinin hala bulunabildiğini, velev ki bulunsa dahi bu kişilerden birisinin bir gün kendisine denk gelebileceğini hesap edemedi.
 
Dilenci muamelesi çekmek, onurları ayaklar altına almak, duyarsızlık, lakaytlık vb. görüntüler meselenin sadece bir yönü. Diğer yönü ise daha tuhaf. 
 
Hasta kız yurt içinde bu ilaçları bulamıyorum diyor; sayın bakan al parayı ilaçlarını al diyor. 
 
Sanki karşı markette satılıyor bu ilaçlar... Sanki bakanın verdiği parayla ilacı bir kereye mahsus alınca ömür boyu bu ihtiyaç ortadan kalkıyor. 
 
Ne garip! Sonra? Sonra istersen öl... 
 
Bakandan beklenen, "Önce gözlerini bir kaç kez yumup açmak, sonra rüyada değilim değil mi diye etrafına sormak, ardından da ne demek, hangi çağdayız, ilaç bulamıyorsun ha, paran yoksa ve temin edemezsen öleceksin ha" diyerek ortalığı ayağa kaldırmaktı oysa!
 
Düşünün:
 
Kanser gibi en ağır, en ölümcül bir hastalıkta hastanın durumu ulusal basına falan yansımasa da maazallah ehli hayırsever birileri devreye girmese hala ölebiliyoruz demek ki! 
 
Hala diyorum çünkü yıl 2013...
 
Depresyon, stres, grip, nezle, ciltteki ben - leke gibi en uyduruk sorunların ilaçlarını bile anında ödeyen bakanlık gerçek hastalıklarda niye bu kadar bonkör değil acaba!
 
Bu uyduruk sorunlardaki ödeme denizi tüketiyor da gerçek hastalıklara gelince bütçe mi elvermiyor yoksa!
 
Bu manzara eski Roma'da bazı mahkumların arenada aslanların önüne atılmasından daha az korkunç değil bence.
 
Yine düşünün:
 
Ana haber bülteni spikeri böylesi durumlarda, "Sayın seyirciler Arzu'nun yaşaması için gereken ücret duyarlı halkımızın desteğiyle toplandı" derken ne kadar da tebessüm içinde görünüyor. Biz de aynı spiker gibi -esasında kahrolmamız gereken bir manzara karşısında para toplandı diye seviniyoruz toplumca!
 
Demek ki bu tür manzaraları eski Roma dönemi Arenalarında alkış çalan göstericiler kadar kanıksamışız artık. 
 
Onlar da ağlamaları, kahrolmaları gereken bir şeye seviniyorlardı, bizler de.
 
Böylesi olguları kanıksamak manzaranın bizatihi kendisinden daha az düşündürücü değildir.



2675 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı