• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
ONLAR ÜLKEYİ SATIYOR, ÖYLEYSE GELİN BİZİM PARTİYE
16/05/2013
Cehalet çok kötü bir şey!
 
Hele diplomalı cehalet daha da kötü. 
 
Diplomasız cehalette -tıpkı yeni doğan çocukların suda yüzebilmesi, öğrenebilecek çağa gelince bu doğal yetinin birden kaybolması misali- en azından içgüdüler devrede oluyor; feraset, basiret, sezgi yolu açık oluyor.
 
Bu yetiler yalan yanlış girdilerle baskılanmıyor. Haliyle pek çok "cahil" kişiyi bunlar kısmen koruyor. (Birilerine göre cahil olanlar demek istiyorum aslında. Bence herkes en az bir - iki alanın alimidir; yine istisnasıs herkes başka alanların cahilidir. Cahillik birilerinin zannettiği gibi sadece bir kesimin yitik malı değildir yani). Bu sebeple birçok "cahilin" görüşleri, saptama ve tespitleri bu yetilerin tazyikiyle zaman zaman da olsa isabetli olabiliyor.
 
Oysa eğitimli cehalette durum böyle değil. Eğitim girdisi bu doğal yetileri söndürerek devre dışı bırakıyor.
 
Bilgi girişi arttıkça hisler ve sezgiler zayıflar.
 
Genellikle yerine yeni ve daha sağlıklı bir zihin inşası ve kodlaması da yapılamadığından ortaya her tarafı sapır sapır dökülen anlayışlar, mantıklar, kavrayışlar, sonuçlar çıkıyor.
 
İşte bu yüzden nice eğitimlinin konuşmaları ve saptamaları sürekli koca dağların fare doğurması şeklinde tahakkuk eder sürekli. 
 
BU BAĞLAMDA
 
Bu sakat ve çarpık gerçeklikten pek çok şey gibi siyasi partilere bakışımız da nasibini alıyor.
 
Mesela iktidarın icraat makamı olduğu ya baştan kavranamıyor yahut kavranıyor belki lakin çabucak unutuluveriyor. Dolayısı ile bir iktidar icraatlarıyla değil de Allah'a inancının samimiyetiyle vs. sorgulanır hale geliveriyor.
 
Hiç kimse düşünmüyor bu durumda:
 
Allah'a inancın samimi olup olmadığı hususu yüce Allah'ın ilgi ve sorumluluk sahasına girer. Aklı daha kendisine bile yetmeyen bir varlık olarak bizler, "Bir icraat makamı olan iktidarı ve işlerini "zan" sonarıyla kalplerine değil; vicdan nazarıyla somut icraatlarına bakarak değerlendirmeliyiz" demiyor, daha doğrusu diyemez oluyor. 
 
Katı mezhepçilik saplantısı, takıntılı ve bağnaz siyasi tutum aklı perdeliyor. Basiretleri bağlıyor, ferasetleri buduyor, vicdanları gölgeliyor. 
 
Bu durumda istiyorlar ki bu ülkede herkes kendileri gibi olsun. Ve bundan daha da önemlisi kendi siyasi partileri iktidarı hak ediyordur sadece. Onlar ne pahasına olursa olsun; mutlaka ama mutlaka iktidar olmalı. Bu yetmez, ayrıca bu iktidarları ilelebet sürmeli de!  
 
Karşı taraf eliyle kuş tutsun isterse. Hiçbir kıymeti yoktur bu nedenlerle! Allah'ın Kur'anda söylediği, "Sizler onların dinine (inanç ve değerler sistemine) girmediğiniz sürece sizden asla hoşnut olacak değillerdir" ayetindeki (mealen) ilahi sır ve mucize bir kez daha onca haşmetiyle teyit ediliyor esasında.
 
Günümüzün "modern" ve "çok ilerici" insanlarının bir bölümünün temel zihniyeti bu vb. sebeplerle hep şu:
 
Bizim partinin her şeyi doğru!
 
Öbür partinin ise her şeyi yanlış!
 
Bizim parti ülkenin can damarı!
 
Öbür parti ise ülkeyi satıyor!
 
Buna kendileri de inanmıyor. Şayet inansalardı ülke "satılırken" böyle oturdukları yerden sızlanmakla yetinirler miydi hiç!
 
Bak şu işletmeyi Rus, şunu da İngiliz aldı!
 
Sanki içimizdeki Ahmet alsaydı aynı toprakların birbaşka evladı olan Mehmet'e asgari ücretten fazlasını verecekti! Hiç olmazsa bu sefalete elin yabancısı eliyle maruz kalırız; bari ciğerimiz yanmaz! "Elin gavuru, ne bekliyorduk ki" der, içimizi rahatlatırız hiç olmazsa!
 
Kaldı ki İngilizler, Ruslar, Almanlar içimizdeki çoğu Ahmet'ten - Mehmet'ten daha empatik, daha ilkeli, daha adil, daha insaflıdır! Hiç olmazsa 10 - 12 saat çalıştırıp da 8 saat için bile içler acısı olan bir rakamı reva görmez. Bunu kabul etmeyene de küstahca, "Dışarıda bu şartlarda çalışacak çok, sen bilirsin" demez!
 
Bu sakat zihinsel yapının adı modern olmak; diğer lakabı da çağdaşlık.
 
Biz iktidar olunca her yerde kadrolaşalım.
 
Onlara zırnık bırakmayalım hıncı temel duygu!
 
Ama şu parti kadrolaşırsa kıyameti koparalım; bu da ortak düşünce ve ideal! 
 
Bu tutarsızlık ve samimiyetsizlik temel şiar!
 
"Biz ilericiyiz, onlar gerici" klişesi de temel yaklaşımları!
 
Hem kendilerini kendileri tanımlarlar, hem de başkalarını! Bari birini onlara bırakalım demezler! Bunlar dünyanın merkezi olan şahsiyetlerdir!
 
Sadece eğitimleri değil zekaları da çok parlaktır! Sözgelimi tıp eğitimi almışlardır ama psikolojiyi, sosyolojiyi, hatta ekonomiyi bile en iyi kendileri bilirler.
 
Bir alanda az çok eğitimli olmayı her alanda bilgili olma zannederler çoğunlukla!
 
Komunist onlar; uzaklaşın!
 
Laiklik elden gidiyor; yaklaşın!
 
Şimdi de ülkeyi satıyorlar tavır alın umacılığı! Korkan bir yerden kaçar bir yere de  sığınır, malum. Rakiplerinden kaçsın, kendilerine sığınsın isteniyor millet! 
 
Toptancılık, zihinsel çarpıtma, karşı tepki geliştirme, inkar ve seçici algılama gibi yaklaşımlar sadece depresyonda ya da sorunlar karşısında başvurduğumuz savunma mekanizmaları değil aslında, görüyorsunuz! 
 
"En çok cehaletten korkarım. Çünkü sürekli zehirli duygular ve fanatik öfkeler üretir" (Zülfü Livaneli) 


2286 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı