• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
İNSAN İLİŞKİLERİNDE SURETİ HAK KILIKLI EKSEN KAYMASI
01/06/2013
İnsan ilişkilerinde "dindarlık" değil; sadece ve sadece "insanlık" belirleyici olmalıdır. Zaten adı üzerinde; insan ilişkileri...

Yani muhatabınıza olan tavır, tutum ve yaklaşımlarınızı muhataplarınızın dindarlık düzeyi ve nitelikleri değil; insanlık vasıfları belirlemelidir.

Aksi bir tutum dindarlığın iletişimde geçer akçe olduğunu düşünerek kuzu postuna bürünecek nice vahşi kurtlar meydana getirecektir. Yani insan ilişkilerindeki bu "sureti hak" görünümlü eksen kayması münafıklığı çoğaltacaktır. Münafığı müslümandan ayırt etmek ise çok zordur.

Her ikisi de dilinden dini sözleri düşürmez, her ikisi de ibadet eder vs. Ancak münafık samimi değildir. Samimiyet ise bir kalp hadisesidir. Kalpte olanı da sadece Allah bilebileceğinden bu kişileri saf Müslümanlardan ayırt edebilmek adeta imkansızdır.

Gerçi bu konuda dinimiz bize bazı ipuçları vermiştir. Bunlardan ilk aklıma geleni müslümanın parayla olan münasebetidir.

Mesleğim gereği kendi alanımdan örnekler verecek olursam:

Mesela ünlü oldum diyerek hastalarından hakkaniyetle bağdaşmayacak fahişlikte, söz gelimi 300, 500, hatta 700 TL muayene ücreti alabilirler.

"Mevlana, Yunus Emre, bizim kültürümüzde, inancımızın gereği..." laflarını ağızlarından hiç düşürmeyebilirler lakin kendi alanlarındaki cinayete eş değer sorunlara sessiz kalabilirler.

Oysa inancımız sessiz kalmayı dilsiz şeytan sıfatı olarak takdim eder bize. Yani sizin halis muhlis bir mü'min dediğiniz nice kişilerin bırakın halis - muhlis olmayı, şeytan olma olasılığı bile vardır. İlişkilerinizde doğru bir ölçüm aleti kullanmazsanız şeytana ehli takva dememeniz için hiçbir neden kalmaz.

Buradaki hatanız kalbe değil; kabuğa bakarak hüküm vermenizdir. Mü'min ile münafığı dışarıdan ayırt etmenin çok zor oluşunu unutuyor olmanızdır.

Münafığın ve müşrikin sadece peygamberimiz döneminde Mekke'de ve Medine'de yaşadıklarını, uzun asırlar önce de öldüklerini, bu kişilerin artık kalmadığını, günümüzde inananlar ve inanmayanlar diye sadece iki kesim bulunduğunu zannetmenizdir.
 
Allah zaten "onlar zanna uydular" buyuruyor.
 
Oysa samimi iman eden, samimi olmadan iman eden yani münafık, şirk koşan yani müşrik (ki o da inanır aslında, sadece yanlış bir inanç içindedir) şeklinde bir sürü inanan kategorisi vardır.

Evet hatanız kabuğa bakarak kalp hakkında hüküm vermeniz, sonra da beşeri münasebetlerinizi bu zanna göre şekle sokmanızdır. 

Allah Kur'andaki çoğu yerde "ey insanlar" diye insanlığı baz alarak hitap eder. Yine yüce Allah Müslümanlar sıfatı yerine genellikle "ey iman" edenler şeklinde daha kapsayıcı bir tabir kullanır.

"Müslüman mı, müslümansa, Müslüman değilse..." diyerek hemen her gündelik işimizde "bizim gibi olduklarını sandığımız kişileri öne çıkarma" eğiliminde olmamız, bize her şeyimizi sureti haktan gibi gösteren nefsimizin şeytani fısıltısıdır sadece. Bu anlayış kuzu kılığına girmiş yaban kurdudur.

Siz kabuğa bakarak kalp hakkında hüküm verirseniz içinize bir sürü Truva atı sokarsınız. Böylece kurtlar kuzu pustuna girer, her şeyinizi telef eder. Buna ya destek olmuş ya da -en kötü ihtimalle- çanak tutmuş olursunuz!

Sözgelimi siz daha çok bu kişilerin kitaplarını okumaya - tavsiye etmeye, sadece onların görüşlerini önemsemeye başlarsınız; onlar da bu fırsatı tepe tepe kullanırlar; sırtınızın üzerinde.

TEKRAR EDİYORUM

Bu kişilerin ağızlarından damlayan ballara saf çiçek balı derseniz, yer aldığı camiaya bakarak her dediğini -haşa- "yarı ilahi buyruk gibi" koşulsuz kabul ederseniz nice uzmanların artık ünlü oldum diyerek her bir hastasından 300, 500, hatta 700 TL muayene ücret aldığını yok sayabilir; bu tutumu bir kriter olarak görmez hale gelebilirsiniz.

Böylece, "Müslümanı tanımak için parayla olan münasebetine bakın" hadisine ters hareket etmiş olursunuz!

Hatta daha da ileriye gidebilir, "Yunus, bir hadiste, Mevlana, kültürümüzde, inancımızda... laflarını dillerinden düşürmeyip içinde bulundukları mesleki sahadaki cinayet boyutlu sorunlara çıt bile çıkaramayan "ehli dilsizlere" ehli takva yahut tasavvuf ehli muamelesi çekebilirsiniz.

Nitekim de öyle oluyor! 



1948 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı