• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
TELKİN Mİ TEBLİĞ Mİ
06/07/2013
Tebliğ ile telkin hep karıştırılır. Oysa ikisi arasında gerek yöntem gerekse sonuçları açısından büyük farklar vardır.

Tebliğde duyulmayanı duyurmak, bilinmeyeni bilinir hale getirmek esastır. Çünkü bilmek sağlıklı bir seçim için şarttır. Tebliğde irade özgür bırakılır, dayatma olmaz!

Oysa telkinde sonuç almak esastır. Bu yüzden ısrar, tekrar, uğraşmak, bir bakıma psikolojik baskı vardır. Telkin zoraki de olsa yönlendirme amacı güder. Bu ise samimi ve ihlaslı bir seçime manidir.

Tebliğ üzerimize düşeni yapmak, sonucun Allah'tan olduğunu bilerek arzu edilen neticeyi sadece Allah'a bırakmaktır. Çünkü dinimizde her sonuç sadece Allah'a aittir. Tebliğ bu gerçeğe sadık davranmaktır.

Telkinde sonuç almak esastır. Öyle bir markaj uygulanır ki mutlaka netice alınmalıdır, bu uğurda bıkıp usanmadan mücadele edilir. Telkin yöntemi değil sonucu hedefler. Oysa dinde sadece sonuç değil; süreç de önemlidir. Mesela sadece namaz kılıp kılmamak değil; namazı hakkıyla kılmak gibi. "Onlar namazı hakkıyla kılarlar" denir ayette. Demek ki nasıl yapıldığı önemli! Telkin bu gerçeği yok sayar.

Telkin ilahi imtihan olgusu için özgürce işlemesi gereken iradeye vurulan yönlendirici ve mecbur bırakıcı, çünkü şartlanma oluşturucu bir darbedir.

Çünkü irade ancak özgür bir ortamda sağlıklı olarak karar verebilir; telkin etkisi altında irade sağlıklı işlemez, telkin aldığı yönde hareket etmeye mecbur kalır.

Oysa dinde önemli olan, "Ne pahasına olursa olsun, yeter ki olsun" mantığı değildir; bir şeyin sadece ve sadece Allah rızası için, sırf ve saf Allah için olması makbuldür.

Günümüzde dine hizmet ettiklerini düşünen nice kişilerin ve kesimlerin yaptığı tebliğ değildir; telkindir.

Müslümanlara, özellikle de Müslüman yöneticilere düşen; sözgelimi dindar bir nesil yetiştirmek yani çocukları dini nitelikli telkinlerle iradelerini ve özgür seçimlerini devre dışı bırakmak / şartlandırmak değil; onlara her şeyi seçebilecekleri özgür bir ortamı yaratmak - hazırlamak olmalıdır. Dünyadaki ilahi imtihan olgusu için gerekli olan seçebilme hürriyetini tesis etmektir.

"Biz iyiyi ve kötüyü açıkladık. Dileyen iyiyi dileyen de kötüyü seçsin" manasındaki kutsal emir de bunu söyler bize. Her şeyi seçebilme imkanı varken, kişisel özgür iradeyle ve sırf Allah rızası için iyiyi - güzeli seçmenin kıymeti vardır Allah katında.

Telkin ve oluşan şartlanma, alışkanlık ya da başka seçenekler olmaması neticesinde iyiyi ve güzeli -zoraki- seçmenin Allah katında bir değeri yoktur.

O yüzdendir ki gençlikte kılınan namazın daha fazla değeri vardır. Çünkü yaşlılıkta seçenek azalmıştır, biraz da mecburiyet ve zorlama vardır. Oysa gençlikte seçenek fazladır. Haliyle de bunca seçeneğe rağmen yapılan ibadet daha makbuldür.

SONUÇ

Allah'ın inananlardan istediği telkin değil; tebliğdir.

Tebliğ telkin değildir; sadece duyurmaktır, beyan etmektir. Peygamberimiz de öyle yapmıştır. Yirmi dört saat din anlatarak, illa ki dindar olsunlar diyerek beyinleri şartlamaya çalışmamış, iradeler üzerinde samimiyeti budayan bir baskı kurmamıştır. Beyin üzerinde onun fıtri işleyişini bozan telkin baskısı kurmamış, beyni inanıp inanmama hususunda özgür bırakmıştır. Sadece bilmeyenleri bilmedikleri hususlarda bilir hale getirmiştir. Çünkü doğru bir seçim için bilmek şarttır.

"Senin dinin sana, benimki bana" ayeti de bunu anlatır. Peygamberimiz bu gerçeğe uygun olarak sadece tebliğ etmiştir. Duyulmayanı duyurmuştur. Sonucu ise sadece Allah'a havale etmiştir. Sonucu önemsememiştir.

Dediğim gibi, telkinde sonuç almak esastır. Zaten telkin yani ısrar bu yüzdendir. Bu ise Allah'ın yetkisinde olan sonucu gasp etmeye çalışmaktır, yetki gaspıdır, haddi aşmaktır.

Tebliğ; ihlasın ve samimiyetin önüne engel koymak değil; bilakis bu manileri kaldırmak, kişilere; öğrendikleri gerçekle zıddı olan yollar arasında özgür bir seçim imkanı yaratmaktır.

Allah da bizleri içimize hem nefsi hem vicdanı vererek, yine bir yanımıza melek öbür yanımıza şeytan koyarak, yeryüzünde hem iyileri hem kötü şeyleri yaratarak kişisel seçimlerimiz hususunda özgür bırakmıştır.

Özgürlük olursa seçmenin bir anlamı olur. Telkinin yani dayatmanın olduğu yerde ihlaslı bir seçime olanak yoktur.

Çoğu dindar kişiler ve kesimler özgürlüğü dinin aleyhine bir gelişme zannederler. Ellerinden gelse bu özgürlükleri alabildiğince daraltmak isterler. Oysa tamamen özgür bir ortam yoksa samimiyete dayalı bir seçime de olanak yoktur. Sırf Allah hatırına yapılmayan seçimlerin de Allah nazarında kıymeti yoktur. İhlas yani samimiyet (samimi, özgür tercih) dinin özüdür.

Tebliğ çeker, haliyle samimi inananları çoğaltır; telkin ise savunmaya iter, en fazla yeni ve daha sinsi münafıklar üretir.

Günümüzde din hizmeti adına yapılanların tamamına yakını telkindir.

Kişisel seçime / tercihe dayanmayan, başkaları istedi diye alınan yahut verilen tüm dini eğitimler de özünde telkindir.

Telkin yollu dini eğitim seçimi kişilere bırakmayan, dayatmacı bir mantıkla verilen, "Dindar ol da nasıl olursan ol" mantığı güden, özünde dinin ilkeleriyle ve yaşamın temel gayesi denilen ilahi imtihan gerçeğiyle çelişen bir eğitimdir. 



2331 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı