• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
İKİLİ VE EŞLER ARASI İLİŞKİLERE DAİR
17/07/2013
Her toplum, özellikle de ülkemiz kendisini yeterince sevmeyen, kendisiyle yeterince barışık olmayan sayısız insanla doludur!

Bunun hayatın içinde yer alan ve doğası zaten nakıs (noksan) olan faktörlerden tutun yetişme şartlarımızdaki sıkıntılara varıncaya dek bir yığın nedeni vardır.

Dolayısı ile insanların, özellikle de erkeklerin büyük bir çoğunluğu bilinçaltı olarak kendileriyle kamil manada ve kompleksiz denebilecek ölçüde barışık değildir.

Bu kazanımın tabii bir neticesi olarak:

İnsanlar, pek tabi ki erkekler kendilerine fazlaca düşkün olan / aşırı seven kişilerden kısa sürede sıkılır ve soğurlar.

Ayrıca ölçüyü aşan bu ilgi kadınların; erkek bilinçaltı tarafından "anne" figürü ile özdeş algılanmasına da yol açabilir! Yine kadınların kendi anneleriyle olan aşırı ilişkileri - bağları da erkeklerce eşlerinin kayınvalideleriyle aynı / özdeş algılanması sonucunu doğurabilmektedir. Sonuç olarak bu iki algı bir soğuma ve uzak durma nedeni olarak işlev görebilmektedir.

Görünen pek çok duygu, düşünce, eğilim ve davranışlarımızı sadece bilinç dediğimiz yapı değil; bilinçaltı süreçlerimiz de belirlemektedir. Bilinçaltı genellikle elimizde ve kontrolümüzde değildir; onu bazı yaşantılar otomatik olarak belirler - şekillendirir.

Bilinçaltı bu kişilerde, "Bu kadarını hak etmeyen birini (yani beni) bu kadar çok seven kişi muhtemelen benden daha fazla noksanı olan, benden daha çok "basit" birisi olmalı" gibi düşünür, böyle işler...

Bu nedenle ikili ilişkileri her zaman için duygular değil; akıl yönetmelidir. İfrat tefrit ölçüsü burada da yol gösterici olmalıdır.

Oysa yapısını kulaktan dolma bir yığın bilgiyle inşa etmiş toplum ve kültür kodlarımız, hatta kişisel gelişim ekolleri vs. duygulara, özellikle de hislere gerçek dışı bir anlam yüklemeyi telkin eder bizlere!

Şöyle hissettim...

Hislerimde yanılmadım...

Aslında hissettmiştim...

şeklinde dışa yansıyan "hislere yol gösterici işlevi yükleme yanılgısı" da bu hatalı algısal süreçte ana belirleyici unsurlardandır.

Kaldı ki hislerin psikolojik doğası ve yapısı bugün çoğu uzman tarafından bile unutulmuş durumdadır.

Onların dahi çoğu, "Hisler irrasyonel bir yaşantıdır, gerçeği yansıtmazlar" temel bilgisine rağmen çoğu kişiye hislerinin sesini dinlemeleri gerektiği önerisinde bulunabilmektedirler.

Böylece hislerini yanlış algılayan, onu içimizdeki temel yol gösterici olarak kabul eden nice kişi eşleriyle olan ilişkilerinde içlerindeki hisleri baz almakta, ona göre bir yaklaşım şekli içine girmektedirler. Bu da haliyle başta yukarıda zikrettiğim husus olmak üzere bir dizi sıkıntılara neden olabilmektedir.

Hisler gerçeği yansıtmaz dedim. Hislerin ikinci temel özelliği değişken olmasıdır. Bu sebeple hisler üzerine bina edilmiş yaklaşımlar değişkenlik arz etmeye mahkumdur. Halbuki ikili ilişkiler değişkenlikle değil; tutarlılık ve istikrar ilkesiyle yürür ve gelişir.

HİSLER ÇOK AZ KİŞİDE VE NADİREN GERÇEĞİ SÖYLEYEBİLİR

Hisler ilahi uyarı ve yönlendirme anlamında çok az kişide zaman zaman pusula işlevi görebilir.

Evet, his bölgesi çok az insanda ilahi ikaz ve yönlendirme yardımının bize iletildiği özel alan olabilmektedir. Ancak sizler, bizler, yani ortalamayı oluşturan çoğumuz bu düzeye ulaşmış kişiler değiliz.

Bizim hislerimiz bir çok hata ve günahla kirlenmiş, haliyle ilahi uyarıcı ve yönlendirici mesaj iletebilme özelliğini büyük ölçüde kaybetmiş sıradan hislerdir ve onların da doğası yukarıda anlattığım gibidir; hem tutarsızdırlar hem de (çok az istisna dışında) gerçeği yansıtmazlar.

Gerçeği yansıtmayan, abartılı ve alakasız olabilen hislere bakarak yaklaşım, yol ve tarz - ilişki belirlemek özellikle eşler arasında ifrat ve tefrit ölçüsünü kaçırmaya, hatalı yapılanmış olan bilinçaltı programını devreye sokmaya, böylece yazımın başında arz ettiğim soğuma ve kaçınma yaklaşımlarına neden olabilmektedir.

SONUÇ

İlişkilerinizi duygular değil; akıl belirlemelidir. Duygular bilinçaltından etkilenir ancak akıl daha çok gerçeklik ve mantıksallık ilkesiyle işler.

Eşler arası veya diğer ikili ilişkileriniz; bazı özel durumlar ve istisnaları olabilmekle birlikte itidalli - dengeli olmalı, ne çok boğucu - bıktırıcı ne de iyice uzak tutup soğutucu - dondurucu olmayan bir ana yörüngede seyretmelidir.

Eşlerinize karşı duygu ve hislerinizden asla etkilenmeyecek sağlıklı bir ilişki - iletişim kalıbı - şablonu belirleyin ve iç dünyanızın fısıldadığı hiç bir sese asla takılıp kalmadan sürekli bunu hayata geçirme prensibi edinin!

Nasıl ki bir misafir geldiğinde sergilenmesi gereken ev sahibi yaklaşımlarını duygularınız değil; kurallar yani olması gerekenler belirliyor; eşler arasında da bu böyle olmak zorundadır!

 



1878 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı