• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
YENİ DİN ALGISI: SUİZAN VE GIYBET IN MAKYAJ VE BAKIM OUT
03/08/2013
Mütedeyyin kesim arasında Adnan Oktar tepkisi çok yaygın!
 
Arakan'da diri diri yakılan müslümanlardan bahsederken bile duyulmayan kin ve öfke bu hizmet erbaplarına gelince aniden tavan yapıyor birilerinde!
 
İslami denilen bazı kanallardaki banka ve erotik mesajlı dondurma reklamlarını, şarkılı - türkülü sohbet vb. programları, mahrem kişiler arasında karı - koca rolü ile icra edilen ve kişileri ekran başına bağımlı kılmaktan başka bir sonucu bulunmayan bayat dizileri, yüzde kaçının açlık, yüzde bilmem kaçının da yoksulluk sınırının altında yaşadığı, milyonlarca ailenin de asgari ücretle geçindiği bir ülkede sabahtan akşama dek yemek - içmek programları yayınlanmasını, çoluk çocuğun, fakir fukaranın gözü önünde süreki ve çeşit çeşit, pahalı malzemeli - lüks yemekler pişirilmesini görmeyip Adnan Oktar'ın başı açık ve makyajlı kızlarla evrim teorisi ve teröre çözüm sohbetine gelince birden hamilik duygularının depreşmesi, din adına denilerek karşı çıkılması ne garip!

Halbuki birisi empati yoksunluğu, duyarsızlık vb. türden ve en hafifinden insani bir sorundur; öbürü Allah ile kul arasında olan, hesabının sadece Allah'a verileceği fıkhi ve ameli bir mevzu!

Malum, sayın Oktar açık ve makyajlı kızlarla dini sohbet yapıyor diye eleştiriliyor. Birileri açıklığa ve makyaja zulme sessiz kalmaya ve gıybete bile vermediği şiddette tepki veriyor.

Oysa birisi hakkında dinde kişileri dilsiz şeytan yaptığı söylenir, diğeri ise zinadan bile daha beter diye anılır. Demek ki burada samimi ve tamamen din kaygısı taşıyan bir tepki yok! Öyle olsa bunlara çok daha fazla karşı çıkılması gerekirdi. 

Evet birincisi samimiyet yok bu yaklaşımlarda!

İkinci olarak da bu tepkiler bir algı yanılgısı içeriyor.

Çünkü burada yapılan dini bir program değil! Evrim teorisiyle mücadele ve müslüman aleminin birliğini sağlamaya dönük hizmet yürütülüyor. Ayrıca dinde yeri olduğu halde hakkıyla dile getirilmediğini düşündükleri Mehdi AS. konusunda farkındalık oluşturma ve terör gibi sosyal sorunlara çözüm reçetesi sunma konularında faaliyet gösteriliyor.

Bunlardan bahsederken Allah, ayet, din geçmesi bu gerçekleri değiştirmez, bu kişileri tamamen dini bir cemaat yapmaz.

Zaten kendileri de bunu sürekli söylüyorlar. Dini bir cemaat olmadıklarını, çoğalma gibi bir kaygı gütmediklerini, dini en doğru yaşayan kişiler olduklarını iaddia etmediklerini, bu konuda ölçünün belli olduğunu, herkesin kendilerini değil o ölçüyü baz alması gerektiğini, toplam 300 - 400 kişilik bir grup olduklarını ve büyük ölçüde imani çalışmalar yaptıklarını sürekli beyan ediyorlar.

Onları klasik manada dini bir cemaat gibi algılamak bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların ve mektuba değil de zarfa bakarak hüküm vermeye alışmış bulunanların yani duygularının sesini rehber edinmiş olan bizlerin yanılgısı!

Kaldı ki baş açık ve makyajlı dinden, imandan, Allah'tan, Kur'andan bahsedilemez mi?

Yani ameli noktada "günah işleyenler" ağızlarına bu sözleri alamazlar mı?

"Bir yerlere gelinceye dek baş açılabilir" diyenler ve bunda bir sakınca görmeyip makul bulanlar bu kişilerin dünya çapında yaptıkları işi bir kişinin kendisi için doktor, öğretmen olmasından daha az önemli mi görüyorlar yoksa? 

Evet...

Başını kapamayan yahut makyaj yapanların illa ki bu alanın dışında durmaları, tamamen ve yüzde yüz takva olduktan sonra bunları telaffuz eder hale gelmeleri mi gerekmektedir?

Bu hakka, kabul etme - dışlama yetkisine kim sahiptir?

Her inananın vazifesi olması gereken bu meseleler sadece başı kapalılara ve makyajsız insanlara özgü işler midir? 
 
Dinle ilintili her şeyde tüm işleri onlar yapmalı yahut yapmamalı, geri kalan herkes seyirci mi olmalıdır en fazla?

Yine Kur'ana abdetsiz kimse el sürememeli,  aslını tutmaz diyerek Kur'anın meali okunmamalı, Kur'an sadece sevap kazanma / hatim indirme yahut ölülerin arkasından okuma kitabı olarak mı kalmalıdır!
 
Buna ve çok daha fazlasına sebep olanlardan yahut bildikleri halde suskun kalanlardan hesap soramayanlar hangi hakla kime hesap sormaya kalkıyorlar böyle!
 
Dinden bahsetmek onların tekelinde midir, öyle mi olmalıdır? Bu hakkı onlara kim vermektedir? Kendileri mi? Hangi dayanakla?
 
Din sınıfını kabul etmeyen, inanan herkesin sorumluluğunda olan / olması gereken din işi sadece kilise papazlarının el sürebildiği kutsal bir kase olarak kalsın, öyle mi! 

Peki dedikodulu bir dille, duyarsız bir kalple, kibirle, öfkeyle, kinle, hasetle, yamuk yumuk bir itikadi yapıyla ve tuhaf bir islami anlayışla yıllardır dinden - imandan bahsedenlere ne diyeceğiz? Bunlar dışarıdan ilk bakışta hemen görülmeyince sorun olmuyor mu?

Bu durumda sakallı veya çarşaflı olup da aslında farklı amaç güdenlerin olabilmesini, örneğin zaman zaman misyoner dahi çıkabilen kişiler gerçeğini nereye oturtacağız?

Birileri gibi bırakın faiz / banka ve şus sesli kadınların baş rolde oynadığı dondurma / sarelle reklamlarını, kendi kanallarında en ufak bir reklam dahi yayınlamıyorlar. Sabahtan akşama dek hep islami çizgide faydalı bir içerikle yayın yapıyorlar. Ne tuhaftır ki yine de başkaları değil de kendileri sorgulanıyorlar en fazla. Yavuz hırsız hep ev sahibini bastırır zaten bu topraklarda! Hem de din adına diyerek böyle yapılıyor! Yoksa nefsimizin fısıldadıklarını din mi sanıyoruz?

Açık, dürüst, samimi, net ve şeffaf olmaya, olduğu gibi görünmeye, görüntü ile uyuşturmayanlara, verdikleri hal dillindeki mesajla, "Biz böyleyiz, size farklı görünmek gibi bir derdimiz yok, her söylenileni ölçüye vurun, doğru ise alın" demeye çalışanlara neden bu derece tavırlıyız?

Bu insanların amacı bozuk olsa, gayeleri dini bozmak olsa daha kapalı, daha farklı görünürler, öyle enjekte ederler zehirlerini bu topluma! Nitekim dindar geçinen, yüz doğru içine bir yanlış koyup bir çırpıda milyonlara zarar veren bazı anlı - şanlı hocaların yaptığı gibi!

Öyle olsa suyu üfleyerek içerler, şarkı - türkü yerine ilahi çalarlar, kendilerinden geçer bir eda ile zikirler çekerler! Hedef kitlede bunların daha fazla prim yaptığını bilmiyorlar mı sanıyorsunuz! 

Oysa bu kişiler dini bir fetva vermiyorlar. Biz dini bir cemaatiz demiyorlar. Bizim dindarlığımızı takip edin şeklinde asla söylemiyorlar. Sadece Kur'anı ve peygamberimizi örnek alın diyorlar her seferinde. "Ben hocayım" dahi demiyor sayın Adnan Oktar. Hatta hoca değilim diyor. Biz sadece üç - beş kişinin bir araya gelmesiyle oluşmuş, ilmi çalışmalar yapan bir grubuz diyorlar.

Onların gayesi ve derdi bu. Bizlerin bakış açısı ise şu:

"Siz bize göre tam dindar değilsiniz, öyleyse ilmi çalışma da yapamazsınız!"

Siz niye yapmadınız, biz neden yapmadık o zaman yıllardır; bu kapsamda ve nitelikte bir faaliyet?

Niye dini sadece müslümanlara tebliğ etme meselesi zannettik yahut bu işi sadece fıkhi hüküm problemi olarak gördük? 

Neden dini belli bir kesimin yitik malı yahut meselesi gibi algılanır hale getirdik?

Bazı kesimlerin kendilerini sırf siyasi görüşleri yahut kılık kıyafetleri farklı diye bu kapsamın dışında hissetmesine niçin biz çare aramadık o halde? 

Elimizi mi tuttular?

Yapmayıp yapanlara laf atma huyumuzu ne zaman terkedeceğiz?

Hiç takdir edemeyen, sadece ve toptan eleştirenler, Kur'ani ifadeyle bir topluluğa olan kinleri adil düşünmelerine mani olanlar ne derece samimi olabilirler? 

Oysa onlar bu hastalıklı huyları ve örülen katı blokları aşıyor, herkesi Allah sevgisine çağırıyorlar. Hepimiz Allah'ın tertemiz kullarıyız diyorlar. Sadece kendilerini Allah'ın öz kulu sayan, kendileri dışındakileri ise üvey kul kabul edenler bundan rahatsız!

İtikadi bir sıkıntıları yok. Mesela, "Örtünme teferruattır" falan diyerek pragmatik yani amaca giden her yol mübahtır felsefesi gütmüyorlar, böyle riskli izahlar yapmıyorlar. Bilakis dinde esas örtünme omuzdan aşağı bırakmaktır, çarşaftır diyorlar! 

"Allah'ın murat ettiği esas ve doğru örtünme şekli aslında çarşaftır" diyebilen kaç hoca tanıyorsunuz?

Din ilminden para kazanılmaz diyen ve bunun gereğini yapan kaç alim biliyorsunuz peki? 

Bunları hoca / alim dahi olunsa alenen diyememek kusur değil ama, "Biz ne hocayız ne alim, hatalı, kusurlu sıradan kullarız" diyen gencecik kızların makyaj yapması büyük kusur, öyle mi!

Dini - fıkhi konularda en muteber hocaları referans gösterip onlara yönlendiriyorlar.

Hiçbir gruba veya cemaate bazıları gibi kinle, nefretle bakmıyor, hepsini seviyor, hepsini savunuyorlar.

Unutulan ve adeta kapalı tarikat / cemiyet / cemaat içi bir olgu haline ingirgenen klan / hizip kardeşliğini reddediyorlar.

Toplumsal hatlar arasında mezhep vb. nedenlerle koparılan ortak köprüleri tamir ediyorlar. Kardeşliği layık olduğu kapsayıcı - kuşatıcı anlamına tekrar geri kazandırıyorlar.

Gruplar ve partiler arası ön yargıları buduyorlar; hepsine sil baştan ve daha rasyonel, daha saygılı, daha sevgi dolu bakan yeni bir anlayış inşa ediyorlar.

Kendi içine kapalı, silik, dini fıkha indirgemiş, ürkek, tarafgir, kin dolu değil; tarafsız, net, sevgi dolu, kin ve öfkeden uzak, kibirsiz, fedakar, çalışkan, duyarlı, temiz, modern, cesur bir müslüman algısı oluşturuyorlar!

Tıpkı Kur'anda olduğu gibi.

Müslümanların beyinlerini ve ruhlarını ara yol ve yöntemlerin bozucu etkisinden arındırıp Kur'anla yeniden inşa ediyorlar!

"Sahabe islamı" diyorlar sürekli. "Onu model alın" diye öğütlüyorlar.

Başka cemaatlerden veya tarikatlardan kendi gruplarına geçecek olanlara, "Yerinizde kalın, en hayırlı halkaya tutunmuşsunuz" diyorlar. Çoğalma, daha fazla güçlenme vb. bir kaygı gütmüyorlar. 

Dediğim gibi sadece gece gündüz ilmi çalışma yapan, asrın belası olan imansızlıkla savaşan, müslüman aleminin dağınıklığına ve bunun sonuçlarına, çözüm yollarına kafa yoran kişiler.

Bu kişiler de herkes gibi bireysel hayatlarında az dindar - çok dindar olabilirler. Bu her dini denilen cemaatte de böyledir. Bunun hesabı bizlere değil, Allah'a verilir. Kimin hak yolda olup olmadığını bizler değil, sadece Allah bilir. Çünkü kalplerde olanı en iyi O bilir.

Dini yaşantıyı insanlar hakkında hüküm verme aracı görmek, değer ölçüsü kabul etmek ancak münafıkları çoğaltır. Dini yaşantı Allah katında bir değer ölçüsüdür sadece. Kul katında insani vasıflar belirleyici olmalıdır.

Ayrıca toplumların asırlık birikimi de benzer şeyi söyler: "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz." diyerek!

İnsanları kişisel yaşantılarıyla değil; yaptıklarıyla - yapmadıklarıyla, ürettikleri ile - üretemedikleriyle değerlendirmeliyiz.

Yaşantısı çok takva olup toplum için kayda değer fazla bir tasası ve çabası olmayanlara değil; yaşantısı ne olursa olsun, bunun hesabı sadece Allah'a aittir diyerek, insanlar için yapıp ettiklerine bakmalıyız.

Bireysel hayatında çok dindar yaşayıp, kişisel misyon olarak alim yahut hoca görünüp topluma zehir saçanların da olduğunu görmeli, kişileri özel yaşamlarıyla değil; üretimleri ile değerlendirmeliyiz.

İyi ağaç meyvesinden belli olur derler. 

Kişisel yaşamları değil; üretimleri ölçüye vurmalıyız. Biz tam tersini yapıyoruz. Kendi işimizi ihmal ediyor, Allah'ın işine karışıyoruz böylece.

Dinimiz en hayırlı olanınız çok dindar olanınızdır demiyor, insanlara en çok faydalı olanınızdır buyuruyor.

İnsanlara en çok faydası bulunan dindarlarınız dahi demiyor. İnsanlara en faydalı olan kimse onlar diyor.

Dindarlığı ölçü alanlar münafıkları çoğalttığını artık görmeli. Açık, net, şeffaf olanlardan korkmamayı öğrenmeli. Çünkü bu dine en büyük zararı yaşantısı alenen zayıf görünenler değil; dindar görünen bazı kişiler vermektedir. Çünkü ağacı çürüten dışarıdaki değil; içindeki kurttur!

Görüntüye ve bireysel yaşantıya itibar ederek ağacın içindeki kurtları daha fazla çoğaltmayalım!

İnsanları sadece yaptıkları işlerle değerlendirelim.

Bir ölçüye vuracaksak şayet kişisel kusurları değil; yapıp ettikleri işleri vuralım!


NOT: "A9'DAKİ UYGULAMANIN FAYDASI" başlıklı benzer bir diğer yazının linki: http://www.izzetgullu.net/?Syf=22&Mkl=490458 



3639 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı