• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
ÖNEMLİ BİR TESPİT DAHA
12/08/2013
Din tüm emirlerine harfiyen uyulması, bu mümkün olmadığı takdirde tamamen dışında kalınması gereken, aksi halde insanları çarpacak olan kompleks ve çok ağır bir sistem değildir.

Dinin tüm emir ve yasaklarının hepsini bir bütün halinde kabul etmek inanan birisi olabilmek için kuşkusuz ki gereklidir. Ancak hepsini birden yahut bir bölümünü yaşayıp yaşamamak amel kısmına girer ki bu alandaki eksiklikler kişileri günah işlemiş yapar sadece, lakin din dışına çıkarmaz.

ESAS AMİL: SEBEP OLUNAN HATALI DİN ALGISI

Ünlülere uyuşturucu operasyonu bu günlerde basında iyiden iyiye tartışılmaktadır.

Elit, sosyete ve sanatçı kesimdeki uyuşturucu kullanımı vs. maneviyat boşluğuna bağlanır hep. Bu yönelimde sözü edilen hususun elbette ki rolü büyüktür. Lakin bu tür sorunlarda; sebep olunan hatalı din ve dindarlık algısının da, yani mütedeyyin kesimin, özellikle de bazı kritik noktaları yeterince ve doğru olarak vurgulamayan, en hassas yerleri sürekli muğlak bırakan din adamlarının kabahati hiç de az değildir.

Zaman içinde toplumda öyle bir dindarlık algısı oluşturulmuştur ki bu algıya göre sanatçıların, artistlerin, elit kesimin dindar olabilmesi adeta imkansızdır.

Onların dindar olabilmesi, hatta dinin kapsamına girebilmeleri için başta hayatlarını adadıkları ve yıllarını verdikleri işleri olmak üzere tüm yaşantılarını terk etmeleri gerekmektedir.

Sözgelimi başlarına takke örtmeleri, özensiz ve basit giyinmeleri, dünyaya ait tüm zevklerden el çekmeleri, bir mürşidi kamile bağlanmaları, düzenli sohbetlere katılmaları, sürekli namaz kılmaları vs. gerekiyordur. Yani bu kesimde sebep olunan dindarlık algısı böyle bir şeydir.

Böylesi köklü bir değişim gerektiren dindarlık algısı bu kesimleri ürkütmekte, ağır ve taşınamaz gibi algılanmakta, böylece bir yerden sonra ister istemez oluşan, "Zaten biz işimiz ve yaşantımız gereği dinin tamamen dışında kaldık" duygusu dinle olan bağın tamamen kopmasına yol açmaktadır.

Oysa bir şey büsbütün yapılamaz ise büsbütün de terk edilmez dinde! Bu gerçek; ayda yılda bir kere, kapalı kapılar arkasında ve yarım yamalak bir ağızla söylenip geçilecek bir husus değildir.

Allah, "Beş vakit namaz kılmayan Cuma da kılmasın" demez, dememiştir. "İyilik yapamıyorsan bari kötülük yapma. Allah buna bile sevap yazar" gibi prensipler esastır gerçek dinde. İnsanların en hayırlısı en çok ibadet eden, en mazbut yaşayan vs. değil; insanlara en çok faydası dokunandır dine göre. Bu hayati noktalar yeterince vurgulanmaz nedense.

Oysa bu kesimin ve toplumun nezdinde, "İyilik edemedikten, ibadet yapmadıktan, kapalı ve mazbut yaşamadıktan sonra kötülük de yapsan olur, zaten mahvolmuşsunuz" gibi bir algı oluşturulmuştur din hakkında.

Gerçek dinin ne olduğu değil; nasıl algılatıldığı önemlidir insanlar için. Çünkü insanlar algıladıkları dine göre tavır ve tepki belirlemektedirler.

Velhasıl kelam dinin psikolojik, felsefi ve pedagojik yönleri yeterince ortaya konulamamıştır.

"Bir şey büsbütün yapılamazsa büsbütün de terk edilmez. Allah'ın rahmetinden ümit kesmek en büyük günahlardandır. Din her koşulda, mesela şarkıcı - türkücü - sanatçı olarak da yaşanabilir. Hiç yapmamaktansa yapabildiğiniz kadarını yapın" vs... Tüm bunlar başta bu kesime olmak üzere halkın geneline yeterince vurgulanmamıştır.

Bu hatanın sonucunda; modern düşüncelerine, zengin yaşayışlarına, açık - saçık giyinişlerine, şarkı türkü söyleyişlerine vs. bakan birçok ünlü, elit ve sosyetik kişi ve kesim (ki bu kesim toplum ve gençlik için çok önemlidir; rol model değeri taşırlar çünkü) dinden tamamen uzak düştüklerini düşünür hale gelmiştir. Böylece dinle aralarındaki zaten zayıf olan bağın her geçen gün daha da kopmasına yol açılmıştır. Nihayetinde de iyice maneviyat boşluğu yaşayarak uyuşturucuya vs. açık hale gelmelerine sebep olunmuştur.

Aslında bu kesimdeki uyuşturucu yaygınlığının esas nedeni maneviyattan hepten kopmanın ve mevcut yaşantı içinde bir daha bu kapsama giremeyecek olmanın suçluluğunu - acısını unutmaya duyulan bilinçaltı ihtiyaçtır.

Bu hayati ihmalin ve oluşturulan hatalı algının panzehiri Sayın Adnan Oktar'ın sunduğu rol ve modeldir. O sadece inananlara ve dindarlara din anlatan yani zaten bilenlere malumu ilan edip duran klasik din eğitimi algısının / uygulamasının dışına çıkmıştır. Çünkü bu kesimin dışında da Allah'ın rahmetini bekleyen, bu rahmeti herkes kadar hak eden yığınla insan vardır. Bunlar bugüne değin unutulmuş, ihmal edilmiştir.

Bu pratik; kendilerini dışlanmış ve adeta "kafir gibi" hisseden, böylece iyice uzak durarak bu içsel - psikolojik çatışmayı baskılamaya çalışan nice kişiye ve kesime dinin her halükarda yaşanabileceğini, islamın en başta güzel ahlak dini olduğunu, günah işleyenlerin de Allah'ın kuşatıcı rahmeti kapsamına girdiğini, meselenin elit vs. olup olmama meselesi değil; nasıl bir elit olunduğu meselesi olduğunu hatırlatmakta, böylece, "Bittik biz, bizden dindar olmaz" diyerek dinle arasındaki bağı iyice açarak daha büyük ruhsal boşluklara düşen, bunun sonucunda uyuşturucu türünden daha büyük dertlere dalan elit, ünlü ve sosyete vb. kesimine adeta ilaç olmaktadır.

Sayın Oktar ve sunduğu model Allah'ın ayırım yapmaksızın tüm kullarına vaat ettiği engin rahmetin bu kesimin payına düşen hissesidir.

Topluma rol - model olan bu hayati kesime; "Mazbut dediklerin belki de gıybet ediyor, haram yiyor,. Sen de açık yaşıyorsun, içki içiyorsun... Onun günahını herkes görmüyor ama seninki açıkça görünüyor diye kendini dışlama. Allah'la irtibatlı olanlar günahsız oldukları için bu irtibatı kurmuş ve O'na yakın durmuş değil. Günah O'na yakın olmaya engel değil. Hangi dindar dediğin kişinin günahı yok! Günah sana gelince mi dindarlık ve Allah'a yakınlık için kabahat! Günahım var diye uzak durursan maazAllah imanın bile gidebilir. Bu şeytani oyuna düşme..." mesajı veriyor. 

Sonsuz denilen rahmeti bu kesimden çalmaya yeltenerek bu kapsamı daraltanlar Allah'ın engin rahmetini sadece kendileri gibi olanların hakkı görmeye, böylece bir kesimi bu engin rahmetin dışına itmeye çalışarak kıskançlık ve bencillik etmektedirler.



2413 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı