• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
ZEKERİYA BEYAZ ALLAH'IN VARİSİ Mİ
15/08/2013
Kur'an mealen, "Biz kitapta her şeyi açıkladık" der. Her şeyden kasıt insanlara din hususunda lazım olan her şeydir.

Buradan anlaşılan şudur:

Demek ki inananlara rehber olarak yollanan Kur'an içinde inanma hususunda ve hesap işinde, yani din meselesinde gerekli olan her şeyi ihtiva ediyor. İhtiva etmediği hususlardan sorumlu tutulmayacağız.

Müslümanlar hatta onlara yön veren alimler ise asırlardır, "İyi ki tefsir ve alimler vs. var yoksa Kur'anı anlayamazdık tavrı içindedirler. Sanki Kur'an derin ve felsefi anlamlar çıkarma kitabıdır. Alimler sayesinde bilinenden bilinmeyen manalar çıkarılmasaydı Kur'an "haşa" eksik kalacaktı sanki!

Bu görüş üstü kapalı olarak Allah'a yalancılık itham etmektir. O'nun yukarıdaki sözüne itimat etmemektir. Kur'ana iftiradır! Ancak dikkat edin; kimse bunun böyle olduğunu açık bir şekilde söylemez.

Hristiyanlar ve Yahudiler kitaplarını apaçık tahrif ettiler. Ayetleri düpedüz başka sözlerle değiştirdiler. Bizim dinimizde böyle bir şey olmadı. Kur'an ilk nüshasıyla tıpa tıp ortada! Lakin biz benzer bir hatayı ayetleri düpedüz değiştirerek değil belki lakin tefsir, görüş, içtihat tarzında yorumlayarak, içine bir sürü beşeri yorumlar katarak yaptık!

Yine Kur'anda, "Kadınlarına söylesinler, örtülerini başlarından aşağı bıraksınlar" denilir. Buradan kesin farz hükmü çıkaran ulemanın başka bir ayette yer alan, "Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, dağılıp ayrılmayın" ayetinden böyle bir hüküm çıkarmaması, bunu sadece olsa daha iyi ama olmasa da günah değil şeklinde adeta kuru bir tavsiye gibi algılaması ne ilginç! İşin içine görüş girince bunlar kaçınılmazdır! Alim olmak görüş noktasında yüzde yüz isabet etmek demek değildir. Oysa bize, "Alim olmak eşittir en isabetli görüş, görüş eşittir dini hüküm" gibi lanse ettiler asırlar boyunca.

O yüzden ben alimlerin Allah'ın yeryüzündeki varisleri olduğuna inanmıyorum!

Peygamberler bile varis değildi, sadece elçiydi. Allah yeryüzüne iki varis bıraktı sadece: Kur'an ve sünnet yani uygulanmış pratiklerin örnekliğini.

Alimler Allah'ın varisleri olamazlar. Hadi arifler olsa neyse! Zekeriya Beyaz da alimdir, diğer bir yığın hoca da. Bilmek alim olmak için yeterlidir. Oysa dinde bilmek değil yaşamak esastır. Alim olmak sadece bilmeyi, bilgide derinleşmiş olmayı ihtiva eder. Allah sadece bilen (ki bilgi ve bilme işi görecelidir) kişileri sırf biliyor diye varis bırakmaz! Şeytan da alimdi, o da çoğu şeyi biliyordu. Hatta insanların çoğunu saptıracağını bile öngörecek kadar çok!

Alim kutsal! İçinde yamuk yumuk olanları bile. Tavuktan kurban kesilir diyenleri dahi.

Baba kutsal! Öz çocuğuna tecavüz edenler dahi. Olacak şey mi!

Kadın kutsal!

Hatta liberal olmak bile... Bir sürü liberal parti seçimlerde bu kutsal dava der malum!

Veda hutbesinde size iki şey bırakıyorum diyen efendimiz üçüncü bir varisten bahsetmedi. Bu algılama önce veraset hakkı kazanma, sonra din adına söz sözleme liyakatı edinme arayışıdır ve sakıncalıdır!

Sen din adına söz söyler, yorumlar yaparsan başkaları da bu hakkı kendisinde görür. Her görüşün bir yığın takipçisi olur. Hepsi ayrı ayrı gruplaşırlar, birbirlerinden adım adım koparlar! O zaman da sen alim bile olsan Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ayeti için birleşmek farz diyemezsin açık açık. Çünkü birleşilirse senin fırkanın diğerinden farkı kalmaz!

İşte mezhep gerçeği... İşte mezhepçiliğin dünyayı, özellikle de Müslüman alemini getirdiği nokta!

Gerçek böyleyken hala Müslümanların birbirlerine sen hangi mezheptensin diyebilmeleri ve bunu son derece makul bulabilmeleri ne garip bir tutulmadır! Daha düne kadar mezhebi inkar dini inkarla özdeş algılanırdı. Bu algıya bile bile izin verilmişti, çünkü kimse karşı çıkmamıştı. Oysa bunlar birer görüş farklılığıydı ve dileyen dilediği görüşü kabul edebilirdi. Bir görüşü a mezhebinden kabul edebilmeli, diğer bir görüşte b mezhebine uyabilmeliydi. Yok öylesi istenmedi. Birine girilecek ve o paketteki görüşlerin hepsi toptan kabul edilecekti. Hepsi haşa Allah'ın buyrukları gibi.

Dindeki masum ve her birisi makul olan ufak görüş farklılıklarını katı bir biçimde sahiplenmek, bu ufacık ayrım noktasından hareketle ondan mısın şundan mı gibi illa ki birine dahil olunması gerekiyormuş gibi bir ayrımcı mantıkla bilinç ve algı inşa etmek, buna asla ses çıkarmayıp bilakis teşvik etmek ne yaman bir trajedidir.

Allah'ın kesin bir hükme bağlamadığı, çünkü detay olarak görüp önemsemediği, hatta bir kolaylık ve rahmet unsuru olarak muğlak bıraktığı, "Öyle de olsa olur böyle de olsa olur" dediği basit hususları katı yorumlara ve çıkarımlara tabi tutup buradan hareketle farklı dinsel gruplar inşa etmek... Birinden diğerine geçmeyi adeta din değiştirmek kadar ağırmışçasına yerleştirmek zihinlere... Ne yaman hatalar bunlar! Bir yığın alim varken oldu bunlar! Hiçbir devirde alimsiz kalınmadı çünkü!

Allah hadisleri bile kaynak olarak bıraktım demiyor. Sadece Kur'anı ve sünneti diyor. Peygamberler bile varis değildi; önce kuldu sonra elçiydi. Hal böyleyken içlerinde Zekeriya Beyaz gibi nice hocaların da bulunduğu alimlerin varis olduklarına ben inanamıyorum.

Alimler en az sıradan insanlar kadar kolay yanılabiliyor. Daha düne kadar meal olmaz hatta günah diyenler de alimdi; şimdi meal şart, anlamı olmadan olmaz diyenler de alim! Demek bilmek gerçeğe varma hususunda yeterli değil! Ama bilmek alim olmak için yeterli.

Birileri varis olduklarını düşündüklerinde dinde Allah adına hüküm koyma, bunu tefsir ve alim görüşü adında ortaya koyma kaçınılmaz oluyor.

Bu sonuca giden yolu en başta varislik mertebesini kabul etmek açıyor.

O yüzden ben dinin her kulun ortak meselesi olduğunu, dinin dağdaki çobanın dahi anlayacağı kadar açık ve basit olduğunu, Allah'ın bizi bildiklerimizden ve kitabında apaçık anlattıklarından sorumlu tuttuğunu, bunun dışında kalan hususların önemli olmadığı için öyle bırakıldığını, bunu alimlerin yorumlaması ve katı bir hükme - izaha bağlaması gerekmediğini, velhasıl dinin ve Kur'anın derin ve kompleks bir teknik mesele - uzmanlık işi olmadığını düşünüyor, böyle kabul ediyorum.

Dini zor ve kompleks göstermek alimlik mertebesini öne çıkarıyor. Alimler etrafında halkalar oluşturuyor, bu nefsin hoşuna gidiyor. Alimlerde de nefis var!

Alimlik öne çıkınca halktan ayrı bir sınıf oluşuyor. Bu sınıf direkt ayetleri değiştiremese bile anlamlarını farklı okuyarak - yorumlayarak kanaatimce Hristiyanlıktakine benzer bir tahribat sonucu oluşturuyor.

Bir ayeti alenen değiştirmekle (Hristiyanlıktaki gibi) anlamlarını farklı yorumlayarak değiştirmek (bizdeki yaygın uygulama) özü itibariyle aynı sonuca hizmet ediyor!



1925 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı