• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
NE ÇOK MÜDAHALE EDİYORUZ ÇOCUKLARA
24/08/2013
<< FAZLA KURCALAMAYIN, BOZARSINIZ >>
 
Ne çok müdahale ediyoruz çocuklara! Çünkü onlara zamanında ve doğru bir biçimde müdahale etmezsek yanlış yetişeceklerini zannediyoruz. Bu zannı bizlere kitaplar - makaleler marifetiyle uzmanlar aşılıyor.

Ey ana babalar; Hz. Adem'den buyana çocuk yetişiyor yeryüzünde!

Her şeyi ana - baba omzuna yıkan bu propaganda neticesinde ana babalar kendilerini yanılmaz mutlak otorite olarak görmeye, her konuda kendilerini baz almaya başlıyorlar.

İnşa edilen bu anlayış neticesinde çocukların her şeyi biz yetişkinler gibi algılamasını bekler hale geliyoruz mesela.

Her durumda bizim gibi mantıklı hareket etmelerini istiyoruz. Oysa onların her an mantıklı hareket etmesi gerekmiyor. Kaldı ki mantıklı hareket etmenin ölçüsü niye biziz ki?

Dünyada insan sayısınca mantık vardır! Çocukların mantığı da mantıktır. Kendi içinde tutarlıdır, kendi gerçeklerini baz alır bu mantık!

Ancak ana babalar hep kendi mantıklarını dayatır çocuklarına. Niye öyle yapıyorsun, neden bunu bu şekilde yaptın derler. Bunları yaparken baz aldıkları şey sadece kendi mantıklarıdır. Oysa her seferinde kendi mantıklarını değil, çocuklarının çocuk olma gerçeklerini baz almalılardır.

Çocuk oynamak ister güneşte oynama deriz. Güneşte oynayınca ne olur? Güneşte oynadığı için zarar görmüş kaç çocuk vardır dünyada?

Çocuk dondurma ister ya almayız ya da kendi istediğimizi alırız. Çocuğun istediği dondurma alınsa, bazen üst üste iki dondurma bile yenilse ne olur? Üşütür ve grip olur en fazla! Dondurma yemediklerinde hiç grip olmaz mı çocuklar?

Oyuncak alırken ikinci bir oyuncak hakları kesinlikle yoktur. Üstelik de ucuzu alınacaktır. Hem de bizim istediğimiz yerden! Hiçbir çocuk aynı anda beş bin tane oyuncak istemez. Onlar o kadar rasyoneldir ki. En fazla bir oyuncak talep ederler çoğu zaman. Biz ise onu bile almaya yanaşmayız. Kimin mantığı daha gerçekçi ve muteber?

Ama bir oyuncakta ısrar ederler... Doğrudur; çünkü oyuncak onların ihtiyacıdır. Bizler kendi ihtiyacımızı alırken nazlanıyor muyuz?

Oyun oynamaları için sürekli iki saat vs. süreleri vardır. Niye iki saat? Üç saat oynasalar bazen? Hatta ta akşama dek oynasalar? Biz yetişkinler kendimize tanıdığımız obsiyonları bazı durumlarda değiştirmiyor muyuz? Niye onlara gelince illa ki katı bir süresi olmalı?

Elindeki bardağı düşürür, kızarız. Oysa onun el kasları henüz bizimki kadar gelişmiş değildir. Tutma - bırakma deneyimleri de bizimkinden kıyas kabul etmeyecek kadar azdır. Ama tıpkı biz yetişkinler gibi aldığını sağlam almasını, hiç düşürmemesini bekleriz. Onlar mı çocuk yoksa bizler mi?

Kardeşini kıskanır sorun var deriz. Biz koca koca kişiler sanki birbirimizi hiç kıskanmıyormuşuz gibi!

Her gördüğünü ister deriz, kızarız. Sanki bizler beğendiğimiz şeyleri istemiyormuşuz gibi... Tuhaflık onlarda mı bizde mi? Beğendiğimizi istemekte, istediğimiz bir şey için ısrarcı olmakta ne gariplik vardır ki! Garip olan onlar değil; kesinlikle bizleriz...

"Kaç kere dedim yapmadın" deriz. Yapmaması sorun da bilmem kaç kere demek, kafa ütülemek sorun değil mi? Yapmıyorsa niçin üst üste diyoruz ki o halde? Niye illa ki yapacak? Niçin hep bizim dediğimiz olacak? Biz kimiz, dünyanın merkezi niye hep biziz? Büyük olmak çok büyük bir imtiyaz mıdır?

Çocuklar çocuk oldukları için yapmıyor bazen; ne var bunda. Biz koca koca yetişkinler olduğumuz halde sırf dedik diye yapmasını beklemekle en büyük hatayı yapıyor değil miyiz? Bizimki demek, onlardan beklediğimiz ise yapmak... Demekle yapmak aynı kolaylıkta olabilir mi! Zor olan demek değildir, yapmaktır. Demekle yapmayı aynı kolaylıkta gören bizleriz, çocuklar değil. Kimin mantığı çocukca?

Biz yetişkinler bile böyle bir sürü hataya sahipken niye onların hatalarına karşı bu denli duyarlıyız?

Gittin mi, geldin mi, çıktın mı, indin mi...

Bırakalım artık çocukları...

Düşelim yakalarından...

Hareketlilerse hareketliler...

Durgunlarsa durgunlar...

Söz dinliyorlarsa ne güzel dinliyorlar işte.

Dinlemiyorlarsa ne güzel, çocukluklarını yaşıyorlar işte... Çocuk demek böyle bir şey değil mi zaten...

Niye bu kadar müdahale ediyoruz.

Niye bu kadar karışıyoruz yaşamlarına.

İlla ki dünyaya getirdik diye burunlardan da getirmeye mecbur muyuz şu hayatı!

"Şu" varsa sorun; "bu" yoksa sorun...

Hayır, "o" varsa da sorun değil; "bu" yoksa da sorun değil!

Azı da normal çoğu da.

Öylesi de çok güzel böylesi de...

Niye illa kategorize ediyoruz.

Unutmayın:

Çok nadir durumlar dışında her çocuk normaldir. Her davranış normaldir.

Öyle de olsa normaldir; böyle de olsa!

ABD bulunan kapitalist bir psikoloji / psikiyatri lobisinin biçtiği normal - anormal gömleğini onlara giydirmeye, çocuklarımızın davranışlarını bu daracık gömleğin içine mahkum ederek ruhlarını oracıkta boğmaya neden bu kadar hevesliyiz!

Kurcaladıkça bozan sadece çocuklar değil. Esas biz yapıyoruz bu hatayı...

Onların bozduğu hiç olmazsa oyuncak... Yenisi var... Bizlerinki insan...

Öyleyse asıl hatayı kim yapıyor; söyler misiniz?

Allah ana babaları biz uzmanlardan; çocukları da bu ellerde inşa olmuş ana - babalardan muhafaza buyursun! (Amin)

 



4147 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı