• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
FARKLILIK BESLER, HOMOJENLİK ŞARTLANDIRIR
15/09/2013
Farklılığı ve yanlışları yanlış anlayan bir milletiz!
 
Oysa farklılık zenginliktir. Farklı uyarıcılar zeka gelişiminin bile en itici çevresel unsurudur! Nasıl ki bir çocuğun ne kadar çok sayıda ve çeşitlilikte oyuncağı olursa bu onun zeka, ilgi ve hayal dünyası için çok besleyici olur; kültürel ve toplumsal çeşitlilik de bir ülke için aynen böyledir. 
 
Yine yanlışları yanlış algılıyoruz. Nasıl algılarsak da öyle tepki veriyoruz haliyle.
 
Oysa gerçeğe götürmede yanlışların da en az doğrular kadar değeri ve rolü vardır. Sadece doğruların yapılması ile gerçeğe ulaşmak zordur. Yanlışlar da gerçeğe kavuşma sürecinde büyük bir rol üstlenir. Yanlışların bir hikmeti olmasaydı Allah onlara müsaade eder miydi!
 
Edison birçok yanlış denemeden sonra anlamıştır; artık mutlu sona çok yaklaştığını. Çünkü bu kadar çok yanlış artık yapacak çok az yanlış deneme kaldığını göstermiş, doğruya çok yaklaştığına işaret olmuştur!
 
Edison yanlışı işaret ve fırsat bilmiş; dahiyane buluşunu gerçekleştirmiş yanlışlar sayesinde. Biz ise kinleşme, tartışma ve sürtüşme aracı görüyoruz yanlış dediğimiz şeyleri... Elimizden gelse yanlış dediğimiz işlerin faillerini bir kaşık suda boğmak istiyoruz...  Bir meseleye nasıl bakıldığı ne kadar da önemli!
 
Allah çeşitlilik istemiş; çeşit çeşit yaratmış o yüzden! Bizler ise bu çeşitliliği tehlike bilmiş; her şeyi tek tipleştirme gayreti içine girmişiz. Eğitim de bir tektipleştirme metodudur aslında! Ben seni istediğim yönde şekillendireceğim gayretidir eğitim!
 
Eğitimin teptipleştirmemesi, böylece doğası farklılığa açık olan fıtratları bozmaması için sadece belli kitapların değil; her türlü kitabın özgürce okutulduğu, tepeden dayatarak etkilemeyen, sadece etkilenme seçeneğinin kişilerin kendi özgür seçimlerine bırakılması gereken yerlere dönüşmesi gerekir. Her kitabın zıddı mutlaka okutulmalı, böylece şartlanmış ve hür iradesi baskı altına alınmış köle ruhlu beyinlerin inşasına izin verilmemelidir.
 
Farklılığı çatışma değil; gelişme fırsatı bilmeliyiz. Bir mağazada bile çok çeşitli ürünleri tercih eden bizlerin sıra toplumsal yaşama gelince bir anda değişmesi, tamamen ve her yönden kendimiz gibi olan kişiler araması, adeta bunun kanlı bıçaklı kavgasını vermesi çok büyük bir çelişkidir.
 
Farklılık net bir tanımlama imkanı vermediği için bize biraz korkutucu gelir. Farklılıktan çekinmenin - uzak durmanın altında aslında bu bilinçaltı korku yatar. Farklılığın korku doğurucu ve uzak tutarak yabancılaştırıcı yönünü azaltmanın en temel şartı insanlığımızı çoğaltmaktır. Ortak insani vasıfları daha fazla vurgulayarak daha çok yeşertmektir. İnsanlık arttıkça yabancılık azalır!
 
Herkesin kendimiz gibi olduğunu, her yanımızın tamamen bizim gibi düşünüp bizim gibi inanan kişilerden örüldüğünü düşünsenize! Ne kadar sıkıcı ve tek düze olurdu her şey.
 
Böyle bir durumda huzur olurdu zannetmeyin sakın. GS - FB diyerek bile ayrılıp - kutuplaşabilen, hatta kavga edebilen bizler için aynı inanç ve kültür içinde ayrışacak bahane bulmak hiç de zor olmazdı!
 
Öz kürt asimile kürt,
 
Zengin alevi fakir alevi,
 
Türkleri seven arap sevmeyen arap vs.
 
Ayrışacak bahane mi yok. Sen yeter ki ayrışmak ve çatışma iste!
 
GS - FB diye, olmadı şu sülale bu sülale diye vs.
 
Mutlaka yine ayrışıp çatışacak bir ayrım noktası bulunurdu. 
 
Yani tamamen aynı düşünce ve inançta olmakta halk olarak bizlerin en ufak bir menfaati olmazdı.
 
Bundan sadece belli bir elit kesim nemalanırdı en fazla. Çünkü onlar belli bir inanç kesimini kendilerine ortak değer bağıyla abone yapmış, böylece ucuza kurdukları iktidarlarını ilelebet garantiye almış olurlardı. Ayrımı körüklemenin altında yatan bir diğer neden de budur aslında! Toplumun belli kesimlerini şartlayarak kendilerine ilelebet sadık kalacak bir abone yaratmak...
 
Aynı inanç ve değer bağıyla bağlı olduğumuz bir sosyal dünya bizi tek taraflı şartlandırırdı. Böylece algı ve vicdan ayarlarımız da bozulurdu. 
 
Düşünün; tek tip bir sosyal çevrenin zeka, ilgi, hayal dünyası gelişimini bile etkilemesinden tutun ruhlarımızda vicdanı söndüren tek yanlı bir şartlanma oluşturmasına, oradan sıkıcı bir sosyal çevrede yaşamak mecburiyetinde kalınmasına, en önemlisi de belli bir siyasi yapıya ilelebet bağlı kalınmasına ve bunun muhtelif komlikasyonlarına (insani çürüme, toplumsal kokuşma vs. Çünkü rekabetin zindeliği yoktur bu tür ortamlarda) varıncaya dek ne çok sakıncası var!
 
Bu gerçeği iyi bildiğim için üniversitede okurken kendimi belli bir görüşün içine kapatmamış; kendime her görüşten arkadaş edinmişimdir. Hala her görüşten dostlarım vardır; en zıt tv. kanallarını peşpeşe izlerim. Bir insanın kendi zihninde ve ruhunda örebileceği en kesif zindan tek yanlı telkin ala ala oluşmuş şartlanmadır! Şartlanan bir beyin ise ilk olarak özgürlüğü seven ruhu boğar!
 
"Benim gibi düşünmeni asla istemiyorum." Ve, "Düşüncene katılmıyorum. Lakin böyle düşünebilmen için kellemi bile veririm" diyen düşünürler bu gerçeği yıllar önce fark etmişler! 


3478 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı