• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
SIKINTI FARKLI ANKSİYETE FARKLI DİYEN BİR PROFESÖRE CEVAP
04/10/2013
Ünlü psikiyatri profesörü Erol GÖKA hoca diyor ki:
 
Yaşadığımız zamanlara "endişe çağı" diyenler var; sürekli endişelerimizden, kaygılarımızdan bahsediyoruz. Biz de psikiyatride en çok görülen rahatsızlıkların anksiyete (endişe, kaygı) bozuklukları olduğunu söylüyoruz.
 
Şüphesiz düşünürlerin, sosyal bilimcilerin bahsettiği "anksiyete" ile bizim "anksiyete bozukluğu" dediğimiz durumlar birebir aynı değil.
 
Biz daha ziyade zihnimizi işgal eden, gün boyunca bizi huzursuz kıpır kıpır yapan, nefessiz, çarpıntılar içinde bırakan, kötü bir şey olacak hissiyle beden çalışmamızı alt-üst eden, baş dönmesi, bulantı oluşturan, geceleri uykunun dünyasına göç etmemizi engelleyen aşırı korku, vesvese ve evham hallerine anksiyete bozukluğu diyoruz.
 
Onlarsa "Ben şimdi ne yapmalıyım?" sorusuna ve sıkıntıya yol açan tüm hallere anksiyete diyorlar. Yine de bizim söylediklerimizle onların saptamaları arasında alaka olmadığını söyleyemeyiz. Aynı insanlık halinden bahsediyoruz ama bize başvuranlar, artık bu nedenle dünyaları kararmış, olağan yaşama imkanlarını kaybetmiş, rahatsızlanmış kimseler...
 
(Kaynak: Prof. Dr. Ahmet Rasim KÜÇUKUSTA)
 
CEVAP
 
Evet ileri derecede kaygılar olabilir, hatta uykular da kaçabilir. Zaten kaygı fazla olunca uyku beklenir mi! Bu psikiyatrinin kabul ettiği gibi ekstra bir hastalık belirtisi değildir; yoğun kaygının gayet tabii bir sonucudur. Her dal ayrı bir ağaç değildir, tek bir gövdenin en doğal uzantılarıdır yani!
 
Lakin bunlar bir durumu hastalık yapmaz! Evet sıkıntı var, kişileri rahatsız da ediyor, amenna! Ancak bu durum hastalık değildir. Zaten psikiyatri de hastalık olmadığını biliyor, bu sebeple mesleki kitaplarda vs. hala bozukluk olarak geçmeye devam ediyor. Tıp ilerledi, madem bu sorunların fizyolojik bağlantıları çözüldü; öyleyse neden açıkça hastalık yazmıyor hala? 
 
Ben sıkıntı yok demiyorum; hastalık yok diyorum! Sırf psikiyatrinin hekimlik algısı ve hekim olarak var olabilmesi için bu sorunlara hastalık demekte ısrar ediliyor diyorum.
 
Çünkü hastalık dediğinizde alakasız, alakasız olduğu gibi hiçbir faydası olmayan, hatta süreci besleyen tıbbi tedavilerin devreye girmesi kaçınılmaz oluyor. Sorun burada! Yoksa insanların hiç sıkıntısı yok, hepsi gülüp oynayarak yaşıyor bu dünyada diyen yok ki!
 
Bir sorunun şiddeti fazla olunca hastalık sayılıyor; bu mantığın yanlışlığını vurguluyorum!
 
Görüldüğü üzere psikiyatri sadece demagoji yapar. "Tıptaki baş döndürücü gelişmeye hayranlık duymamak elde değil" denilir lakin her sorunu hayali serotonin düşüklüğüyle izah etme huyu hiç değişmez.
 
Tıbbi bir kaç terminoloji ile toplumdaki hastalık algısını / inancını artırmaya, böylece koşulsuz teslimiyeti oluşturmaya çalışır.

Makalede dikkat edin özetle deniyor ki; anksiyete normal halden farklıdır çünkü şiddetlidir.

Şiddetli olunca hastalık mı olmuş oluyor! Bir duygu olan kaygı, endişe vs. zaten doğası gereği hafif, orta ve şiddetli olarak 3 halde yaşanır.

Üçüncü haline hastalık demek psikiyatriye has bir garabettir.

Bir duygunun şiddetini sadece hastalık değil; düşünce yapısı, kişisel farklılıklar, sosyal destek çeşitleri, algısal yanlışlar gibi pek çok neden belirler.

Bu asırda iki büyük aldatma yaşanmıştır. Birisi evrim teorisi diğeri de psikiyatridir.

Evrim teorisi de demagoji üzerine ayakta durur. Bu bir projedir aslında, bir toplum mühendisliğinin ürünüdür.

Evrim artık kuşkuya yer bırakmıyor çünkü bilim baş döndürücü bir hızla ilerledi vs denilir. Lakin hala teoridir ne hikmetse. Bunu kimse sorgulamaz. Burada bilimin ilerlemesi vs. söylemler demagojik bir teknik olarak kitleleri ikna etmede kullanılır.

Aynı durum psikiyatri için de böyledir.

Tıptaki hızlı ilerleme, baş döndürücü gelişme vs. denilir lakin hala her sorun bir serotonin düşüklüğü ile izah edilmeye çalışır, bu hiç değişmez.

Hala kitaplarında açıkça hastalık geçmez, bozukluk tabiri kullanılmaya devam edilir.

Tıp ilerler, psikiyatri bu ilerlemeyi kendisine mal eder lakin argümanları yılladır hep aynıdır.

Bu çarpıklık da baş döndürücüdür lakin kimsenin başı falan dönmez dünyada.

Çünkü psikiyatri tıbbın ve bilimin prestijini kullanarak kitleleri büyülemiştir.



6719 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı