• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
ÇOCUK DAVRANIŞ PROBLEMLERİ VE TANIMLAMANIN HAYATİ ÖNEMİ
06/10/2013
Tanımlama bozulursa yaklaşımlar yani çözüm arayışları bozulur. Böylece alakasız sorunlara alakasız yaklaşımlarla çare aranır hale gelinir.

Önce tanımlamalarımızı ve kavramlarımızı değiştiriyorlar, sonra algımızı şekillendiriyorlar. Böylece alakasız sorunlara alakasız yardımları tek meşru ajan haline getiriyorlar.

Tanımlama çok hayatidir. Bir sorunu en fazla problem olarak tanımlarsanız nedenine yönelik daha sahici ve kalıcı çareler ararsınız. Ancak bir soruna bozukluk, anormallik yahut hastalık dediğinizde devreye kaçınılmaz olarak tıbbi tedaviler girer.

Davranışlardaki problemler tanımlaması zamandan zamana, toplumdan topluma değişebilen felsefi bir etiketlemedir.

Yani belli odaklar, özellikle de belli tıp otoriteleri subjektif kanaatlerine göre bir ölçü koymakta, bu ölçüyü aşan davranışlara anormal davranışlar veya bozukluk demektedirler.

En fazla sorun denilmesi gereken davranışlara "anormal" davranışlar veya "bozukluk" denildiğinde ise -ki günümüzde bu tanımlama çok yaygındır- bu, zamanla "hastalık" olarak anlaşılmakta, kısa sürede bu algıya dönüşmekte, böylece ortadaki davranışsal sorunlara alakasız tıbbi tedavilerle yani ilaçlarla çare aranır hale gelinmektedir.

Bu sakat eğilim günümüzde çok yaygındır. Oysa çocuklarımızın davranışlarında bir anormallik yahut bozukluk yoktur. Sadece birilerince belirlenen kalıplara, daha çok da toplumca belirlenen normlara göre bir farklılık ve sapma vardır sadece!

Gerçeği böyle tanımlarsak devreye doğru yaklaşımlar girecektir. Aksi halde oluşumu ve gelişimi tıbbi olmayan değişimleri - farklılıkları önce anormallik, sonra bozukluk, ardından da hastalık olarak algılama gibi bir tanımlama garabetine yol açılacaktır. Ki günümüzdeki yaygın manzara ne acıdır ki budur!

Maalesef ki ebeveynler günümüzde; toplumsal bir kabulün ürünü olan, en önemlisi de belli eller tarafından belirlenen ve sürekli değişen normların dışına çıkma hali olan davranışları tıbbi birer hastalıkmış gibi kabul eder, böylece davranışsal sorunlara tıbbi yol ve yöntemlerle, en çok da ilaçla (genellikle de antidepresanla... Çünkü davranışların spesifik bir ilacı yoktur) çare arar hale gelmiş durumdadır.

TEKRAR EDİYORUM

Tıbbi nitelikli olmayan, tamamen felsefi bir etiketleme ürünü olan davranışsal sorun olgusunu önce bozukluk olarak tanımladığımızda, sonra da rastgele kullandığımız bir dille bu olguyu hastalık olarak, mesela fobi, enürezis, antisosyal vb. şekillerde ifade eder hale geldiğimizde ortaya alakasız sorunlara alakasız yaklaşımlarla çözüm arama gibi vahim bir hata çıkmaktadır.

Bu ise çocuklarımızdaki davranışsal sorunların bizatihi kendisinden bile çok daha sakıncalı sonuçlara yol açabilmektedir.

Öyleyse; 

1. Ebeveynler çocuklarındaki davranış sorunlarına sadece sorun, en fazla problem demeliler; kesinlikle anormallik / bozukluk, hele hele de hastalık etiketlemesini ağızlarına dahi almamalılardır. Mesela okul fobisi yerine okul korkusu demek gibi!

2. Çocuk davranış problemlerinin öncelikli çözüm yeri zannedildiği gibi çocuk psikiyatri klinikleri değildir. Buraları öncelikli çözüm yeri değildir; ileri ve ağır dereceli vakalarda, gerçek hastalık olgularında başvurulması gereken üst uzmanlık noktasıdır. Maalesef ki ufak - büyük, hastalık olan olmayan her sorunu tekeline almaya çalışan güçlü statüko ve ilk olarak buralara müracaatı zorunlu tutan dayatmacı anlayış bu klinikleri günde 80 - 100 kişiye bakılan yerlere dönüştürmüş, böylece buralarının ana işlevinin dışına çıkmasına yol açmıştır.

Esasında bu klinikler davranışsal sorunları patoloji yani hastalık olarak kabul etme yaklaşımsal hatasının bir ürünü olarak doğmuştur. Haliyle bu yerlerde gündeme gelen yaklaşımlar öncelikli olarak (ve çoğu zaman sadece) tıbbi tedavilerdir. Ki bu, yukarıda da belirttiğim üzere doğası tıbbi olmayan davranışsal sorunlara alakasız tıbbi yaklaşımlarla / ajanlarla çare aramak anlamına gelmektedir. 

Sonuç olarak tüm anne - babalar; dertlerden beslenen, her sorun türünü tıplaştırarak ilaca açık hale getirmeye çalışan statükonun pompaladığı ve önce algıları sonra yaklaşımları bozan, böylece çözüm adına havanda su dövdüren sinsi propagandaya karşı tam bir farkındalık bilinci içersinde direnebilmelilerdir.



2243 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı