• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
ÇOCUKLARA KREŞ ÇAĞINDA BİLE DİNİ EĞİTİM VERİLMELİ Mİ
27/10/2013
"Çocuğum dindar olsun da nasıl olursa olsun" anlayışı ülkemizde çok yaygındır!

Hayır, olacaksa şuurlu bir dindar olsun; olmayacaksa şayet alışkanlık eseri bir dindar hiç olmasın daha iyidir.

Bir şeyin yanlış olması hiç olmamasından daha kötüdür çünkü. Şirk koşacağına hiç inanmamanın, namazla dalga geçeceğine hiç kılmamanın daha iyi olması gibi.

Oysa iki tür dindarlık vardır. Birincisi alışkanlık üzerine kurulmuş dindarlıktır; diğeri ise şuur üzerine bina edilmiş dindarlık! Dışarıdan bakınca ikisi de dindarlıktır!

Allah'ın makbul tuttuğu dindarlık ikinci tür dindarlıktır. Hatta bu konuda ibadeti adete dönüştürme vs. denilmiştir. Çünkü Allah'ın istediği dindarlık şekli, "Ne şekilde olursa olsun yeter ki dindarlık olsun" anlayışı üzerine kurulu olan değildir; şuurlu, sırf ve saf Allah rızası için olan dindarlıktır!

Çocukları üç - beş yaşında dini eğitim veren kreşlere vs. göndermek daha yolun başında beyinlerinde alışkanlık zeminli dindarlık kurmak demektir. Bu yapı / inşaat alışkanlık zemini / arsası üzerine kurulduktan sonra değişmesi oldukça zordur.

Din akil baliğ olmayı, akıl sağlığını vs. sorumluluk için şart tutmuştur. Bu ne demektir?

Demek ki dini mesuliyet belli kriterler sağlandığında söz konusudur. Üç yaşındaki çocuk dinen mes'ul müdür?

Bunun olmadığını herkes bilir. Zaten amaç bu değildir. Amaç daha erken yaşta alışsınlar mantığıdır.

Alışsınlar!

Hayır!

Daha erken alışmasınlar. Hatta hiç alışmasınlar. Alışmadıkları halde, sırf Allah rızası için, sırf Allah istiyor diye yapsınlar yapacaklarını! Alıştıkları için değil!

Alışmak şartlanmaktır. Şartlanmak ise otomatik olarak yapar hale gelmek demektir. Şartlanmak şuursuzca, mekanikçe, içgüdüsel bir sayikle yapmak demektir. Oysa Allah şartlanmış bir anlayışla yapılan ibadeti değil; şuurla, özgür iradeyle, bilinçli tercihle, sırf kendisi için yapılan, bunun için de hür bir seçimin ürünü olması gereken ibadeti, böyle bir dindarlığı makbul tutar!

Onun için özgürlük de ibadet için bir zorunluluktur dinde. Köleler mes'ul tutulmaz! Çünkü kölenin sadece bedeni değil zihni de, iradesi de hür değildir. Yoksa köle göz işaretiyle bile namaz kılabilir, içinden zikir yapabilir. Demek ki önemli olan köleliğin sadece ibadete mani olması değil; iradenin hür olmamasıdır!

Dindarlaştırma çabası belki bedenleri değil lakin zihinler köleleştirir. Hür olması, sırf Allah kaygısı ve iradesiyle yönelmesi gereken niyetleri bozar, ifsat eder! Niyeti sadece ve saf Allah rızası değil; alışkanlıklar da sevk ve idare eder hale gelir. Bu ise yüzde elli Allah rızası için, en az yüzde elli de alışkanlığın baskısı ve tatmini için iş yapmak demektir.

Onun için dinde zorlama yoktur denilmiştir. Çünkü zorlama sadece Allah için olması gereken saf niyeti ve iradeyi ifsat eder, bulandırır!

Yarısı Allah için kalan yarısı da alışkanlık nedeniyle, yapmayınca duramama hisleri sebebiyle yapılır hale gelir! Ki bu hem Allah için hem de alışkanlık nedeniyle ibadet etmek demektir.

Dinde tebliğ vardır; telkin yoktur. Telkin hür iradeyi tek yanlı bilgi bombardımanı ve yaklaşımlarla psikolojik baskı altına almak demektir. Niyeti ifsat eder, halis Allah niyetini bozar! Sırf Allah için olması gereken dindarlığı çok sebepli yani çok faktörlü dindarlık haline getirir.

Küçük yaşta din eğitimi alışkanlık eksenli yani saf Allah rızası için değil şartlanma odaklı bir dindarlık yapısı inşa eder.

Doğru olan akil baliğ olana kadar dini eğitim vermemektir. Akil baliğ olduğunda yapılması gereken ise telkin değil; sadece tebliğdir. Yani bilinmeyeni bilinir hale getirmek, duyulmayanı duyurmaktır. Sonra ise bir köşeye çekilmek ve, "Tercih senin yavrum" demek; sonucu, hidayeti Allah'a havale etmektir.

"Mutlaka dindar olmalı" diyerek sonucu da mutlaka biz gerçekleştireceğiz havasına girmek değil; bunu Allah'tan dilemektir. Allah'tan rol çalmamaktır.

Tebliğ yerine telkin hatasına düşmemek (ifrat), hiç oralı olmama tefritine de kaymamak; sadece duyurmak, istiyorsa ona uygun ortamı yaratmaktır doğru olan.

Dindar olup olmayacağını çocuğun saf ve bulandırılmamış hür iradesine havale etmek; az yahut çok dindarlık konusunu yani hidayet sonucunu Allah'ın uhdesine bırakmaktır!

Aksi halde alışkanlık odaklı bir dindarlık pratiği oluşturur, çoğu zaman da münafık tıynetli dindarlar yetiştirmiş oluruz!

Sorun az dindar çok dindar sorunu değil; sorun doğru dindarlık yanlış dindarlık sorunudur. Allah doğru dindarın az dindarlığını yanlış dindarın çok dindarlığına tercih edeceğini beyan ediyor.

Yanlış dindarlık çocuk yaşta verilen alışkanlıkların ve telkin esaslı yaklaşımların; doğru dindarlığı ise şuur üzerine kurulmuş, sadece tebliğ almış, iradesi ifsat edilmemiş hür beyinlerin meyvesidir.

Dini algılarımızı aklımız ve saf kaynak belirlemelidir; "Söz konusu din ise daha fazlası, en çoğu makbüldür" diyen nefsimiz değil! Onun için Allah dinde aşırıya gitmeyin buyurmuştur!

Dinde sadece sonuç (yap da nasıl yaparsan yap anlayışı) ve her seferinde en fazlası değil; az bile olsa sırf ve saf Allah için olanı makbuldür. 



2631 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı