• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
ŞAYET SEROTONİN DÜŞMESEYDİ BİZİ BU KADAR ETKİLER MİYDİ
06/11/2013
Hastalıklar sebeplerinin zıddı ile tedavi edilir. Sizi hasta eden hasta ve hastalık algınız! Öyleyse tedavi; bu algının tam zıddı olan hasta olmadığınız yönündeki yeni bir algı inşasına bağlı!

Hasta olmadığınızı, hastayım algısının sakıncalarını ve yanlışlığını, bu algıyı bilinçli olarak yarattıklarını, çünkü tıbbi yani ilaçla tedavinin gündeme gelebilmesi için sorunlara bilerek, kasıtlı olarak hastalık elbisesi giydirildiğini, bunun delillerini yazılarımda etraflıca ve defalarca aldım!

Bu yeni algının kurulması an meselesi. Çoğu kişide kurulmaya başladı bile. Bu algı ve inancı kurmayı başarmış kişilerde ne depresyon kalıyor ne de başka bir sorun! Lakin bu yeni algının önünde dimdik duran iki mühim soru var!

Birincisi, "Serotonin düşmese insan niye bu kadar etkilensin ki" sorusu! Diğeri de, "Bir hekimlik branşı bu kadar yalan söyler mi" sorusu.

Birinci sorunun cevabını da muhtelif yazılarımda verdim aslında! Mesela eşinizden ayrıldığınızda günlerce, hatta aylarca tıpkı major depresyon denilen sorun türüyle tıpa tıp benzer psikolojik belirtiler yaşayabilirsiniz. Ağlama, dalgınlık, karamsarlık, isteksizlik, uykusuzluk ve iştahsızlık, unutkanlık, içe kapanma, ruhsal çökkünlük vs.

Hatta hastalığın iki temel kriteri denilen lakin pratikte artık hiç dikkate alınmayan işlev kaybı da vardır; en az 15 gün kriterinin çok daha fazlası da... Bu bize neyi gösteriyor? Demek ki yaşadıklarımıza, bunların süresine, belirti sayısına ve şiddetine bakarak hastayım demek yanlış! Demek bu ve benzeri belirtiler yaşamak için illa ki hasta olmak, illa ki beyinde patolojik bozukluk yani serotonin düşmesi vs. gerekmiyor.

Bırakın eşi kaybetmeyi bir kavga sonunda bile en az sekiz - on belirti ortaya koyabilir psikolojik yapımız! Bunlar ve daha da çoğaltabileceğimiz örnekler bize etkilenmek, bunun uzun sürmesi vs. için illa ki hasta olmamızın gerekmediğini gösteriyor.

Bu dediklerimi de bir kenara koyun! Zaten mesleki - bilimsel kitaplar bile hastalık demez bu sorunlara; bozukluk der. Bozukluk yani sorun manasında bir ad konulur. Sadece pratikte bu sorunlara hastalık denilir, o gözle yaklaşılır. Öyleyse şaka yapmıyorum; sahiden hasta değilsiniz; sadece bazı sorunlarınız var; bu çok açık! Hatta ben daha da ileri gidiyorum bu konuda! Sorun; sorunlarınızda bile değil! Sorun; sorun algınızda diyorum! Bunu da ispat ediyorum yüzlerce yazıyla!

Yani sorun dahi yok aslında! Sadece hatalı algılarınız ve yanlış inançlarınız var!

Hasta eden hasta ve hastalık algınızı hala ayakta tutan bir diğer argüman ise, "Peki tıp branşı yalan söyler mi, yanlış yapar mı, bu nasıl mümkün olabilir ki" sorusudur! Tıpdaki yalanları ve suistimalleri yeterince yakından izlemiyorsanız bu sorunuz ilk bakışta makul gibi görünür insana!

Aslında bunun cevabı da birçok yazımda mevcut!

Kitaplarında bile bozukluk geçtiği halde kliniklerinde size hasta muamelesi çekerken yalan söyleyen,

Ruhsal sorunlar biyopsikososyal kökenlidir; dolayısı ile çok eksenli yani multifaktöriyel yaklaşılmalı denildiği halde yıllardır tüm sorunlara sadece ilaçla yaklaşan; böylece sizi bütüncül ve nitelikli tedaviden yoksun bırakan; yani "tedaviniz sadece bu" diyerek yine yalan söyleyen,

Aynı grup (aynı etken maddeli) ilacın sadece ticari adını değiştirip size ilacınız değişmiş gibi gösteren; dolayısı ile burada da yalan söyleyen,

Duygu, düşünce, davranış, eğitimsel, konuşma, ailevi, iletişimsel.... Hemen her soruna sanki hepsi hastalıkmış gibi yaparak, üstelik de aynı grup ilaçla yaklaşan; burada da yalan söyleyen,

Böyle daha sayamayacağım kadar çok sayıda yalan söyleyenler "serotonin düşüyor" yahut, "Bu sorunlarda kanımıza göre genetik faktörler rol oynuyor" demiş; bunu derken yalan söylemiş; çok mu!

Yani hastalık var ve serotonin düşüyor söylemi bu sorunları tıplaştırma, psikiyatrik tekele alma, ilaca açık hale getirme eğiliminin tipik bir yansımasıdır sadece; nesnel gerçeklerin ürünü değil!

Bir diğer soru da, "Ama bu ilaçlar bazen fayda ediyor, hasta olmasak fayda eder miydi" iddiasıdır!

Birincisi ne kadar, yüzde kaç kişiye fayda ediyor? Bir sorun hastalık ise ve verilen ilaçlar da o hastalığın ilacıysa her vakada, en azından tamamına yakınında fayda etmesi gerekmez mi? Antibiyotik enfeksiyonlara çok nadiren mi fayda eder? Ağrı kesici çok az kişinin ağrısını mı kesebilir? Biri bir saatte her ağrıyı kesiyorken, öbürü en ağır enfeksiyonlarda bile bir haftada sonuç veriyorken bu ilaçlar niçin çoğu durumda 6 ayı, genellikle de üç - beş yılı bekliyor?

Evet; sorununuzu yüzde kaç çözümlüyor?

Dediğim gibi; bunu ne kadar sürede yapıyor?

Düzelmeniz uzun zaman içinde gelişen ilaç dışı birçok faktöre bağlı olarak gerçekleşmiş olamaz mı?

Hem uyuşmak, bir şey hissetmemek, sorunları fazla düşünmez hale gelmek tıbbi fayda görmek demek midir? Uyuşturucu da uyuşturur, bir şey hissettirmez, hatta alkol dahi çoğu zaman bu sonuca yol açar. Her uyuşturan şey faydalı ve ilaç demek midir? İlaç alındığı süreçte bir şey hissetmez hale gelmek tedavi olmak ve iyileşmek demek midir?

İlaç tedavi etmiyor demek etki etmiyor demek midir? Ben ilaç yeterince, yan etkilerine değecek oranda tedavi etmiyor diyorum; hiç etki etmiyor demiyorum! Bu ilaçlar ciddi etki ediyor! Hatta öyle ki yan etkileri asıl etkilerinden bile daha fazla olabiliyor!

Sizin tedaviniz uyuşmak ve bir şey hissetmemek midir yoksa ilacı bıraktığınızda dahi artık bu sorundan tamamen kurtulmak mıdır?

Siz bu ilaçların sizi etkilemesi ile tedavi etmesi arasındaki ince çizgiyi karıştırıyor olamaz mısınız?

SONUÇ

Hasta değilsiniz! Sadece bazı sorunlarınız var!

Hatta sizi sorunlarınız bile etkilemiyor!

Sorun; sorunlarda dahi değil!

Sorun; sadece sorun algınızda!

Algınızı değiştirin; inancınız değişsin.

İnancınız değişsin; etkilenmeyin sorunlardan! Tıpkı günah algısı değiştiğinde günahlardan hiç etkilenmemek gibi. Sizi günah değil; günah inancınız etkiler! Sevap - günah algısını dinler; hastalık - hasta algısını ise psikiyatri kurar!

Şemsiye kullanan yağmurdan etkilenir mi?

Yağmurdan etkilenmeyen yağmura "gazap" mı der yoksa "rahmet" mi?

Size şemsiyeyi unutturdular; sizi yağmur altında savunmasız ve sırılsıklam bıraktılar önce!

Sonra da sizi ıslatan yağmur dediler. Sizi yağmura düşman ettiler böylece. Sizi iklimle savaşır hale getirdiler. İklimle savaşmayın; sadece şemsiye kullanın!

Sizi ıslatan yağmur değil! Sizi ıslatan şemsiye kullanmamak! Yani hasta ve hastalık algınız!

 

 

 

 

 

 



2166 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı