• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
YAYGIN BİR TIP HASTALIĞI: UZMANLIK FANTAZİSİ
11/11/2013
Sebep olan yapan gibidir dinimize göre. Bir iyi işe sebep olmak iyi işi bizzat yapmış olmak gibidir; aynı şekilde bir kötü işe sebep olan da bilfiil o kötü işi yapmış gibi...

Bu ilkenin en iyi işlediği yerlerin başında sağlık sektörü geliyor. Burada bir yığın iyi işi bizzat yapmış gibi olmak da mümkündür her gün bir yığın kötü işi bizzat yapmış gibi olup insanlık eleğinizi delik deşik ederek kısa sürede kevgire çevirmek de...

Yıllar önceydi. Kızım henüz doğmadan böbrek kanallarında genişlik tespit edilmişti. "Bu takip edilmeli" dediler. Her üç ayda bir röntgeni yani tıbbi cihazlarla görüntülemesi yapılacakmış, bu çok gerekliymiş! (ÇOK GEREKLİ, DİKKAT EDİN)

Bu ufacık bir bebeğin "hamileler yaklaşamaz" yazan yere her üç ayda bir bizzat girip çıkması, o ışınları bilfiil alması demekti. Böylesi bir kararın ancak bu işlemin sonucu çok önemli, hatta hayati ise verilmesi gerektiği çok açık! Böyle mi değil mi; bunu ileride göreceğiz!

"Üç ayda bir kontrol şart" denildi, inandık haliyle. Başladık biz de eli mahkum bir şekilde; ufacık kızımızı radyasyonlama sürecine!

Üç - dört film sonrası araştırma hastanesine gidin, bir de şu film falan... denildi. Oysa değerler aynıydı, daha da kötüye gidiş vs. yoktu. Niye, ne oldu, baştan olsaydı yahut şuan da olmasaydı? Soru sorsanız da alacağınız cevap kestirme ve sığ! O halde niye sorasınız; itimat et devam et dedik; düştük araştırma hastanesi yoluna!

Araştırmaya kadar geldiysek, 1 yılda dört kere radyasyon yüklendiyse daha 1 yaşına yeni giren bebeğe, hiç olmazsa burada bir hocayla görüşelim dedik. Aynı süreç baştan tekrar yaşanmasın diye.

Bastırdık ücreti, aldık sırayı, görüştük hocayla. Çok ilgiliydi. Selam bile versek alıyordu. Hatta hal hatır da soruyordu! Baya ilgilendi, ilaçlı film şart dedi.

Hemşire hanımın yanına geçtik. İlaçlı film için 1 yaşındaki bebeğin elinde / kolunda damar aramaya başladı. Bebek bas bas bağırıyor, bir baba olarak dayanması çok güç... Evet, psikolog dahi olsanız çok güç!
 
Tam on beş dakika sürdü, deniyor, bulamıyor, tekrar deniyor, yine yok... Yapıştı bir kere ya, bebek isterse delirsin; bulacak... 
 
Ne teskin edici bir çift söz ne birazcık ara verme var. Yüzde çocuk sesine tahammülsüzlükten olsa gerek asabi bir surat, yumulmuş bebeğin koluna... Bebekte hastane, beyaz önlük, tedavi fobisi yahut konuşma bozukluğu - kekemelik falan gelişir; umurlarda değil...

Aklıma sağlık personeli döven kişiler geldi o an. Azıcık hak verir gibi olunca ürktüm bu düşünceden; ayıptır, ben psikoloğum, yakışmaz dedim; vazgeçtim.

Kulaklarımı tıkadım, kızımın feryatları karşısında. Babalarda koruma duygusu çok güçlü olduğu için daha zor geliyor bu tür sahneler. Annesi gülümseyerek kızını teskin etmeye çalışıyor bu arada. Yahu hemşire hanım; çocuğu rahatlat, bir - kaç kelam laf et, senden duysun birkaç söz, ölür müsün. İki dakika ara ver bari, bebek bir nefes alsın, kolu (yahut eliydi hatırlamıyorum) delik deşik ettin; yeter... (Hastayla konuşma da performans kriteri olsa, kullanılan kelime başına ek puan verilse; hele hele kurulan cümle başına daha fazla ödeme yapılsa bence bu sorun kesin düzelir)

"Yaptırmıyoruz, bırakın" dedim. O da sanki dünden razıydı, hemen vazgeçti sessizce. Hocaya çıktık tekrar. "Hemşire hanım damarı bulamadı, vazgeçtik" dedim.

Hocadan aldığımız cevap bu anlattığım manzaradan bile daha fazla feciydi:

"Önemli değil, zaten sonuç ne çıkarsa çıksın bu yaşta yapacak bir şey yok. İleride belki operasyon yapılabilir."

Gel de çıldırma! 

Madem sonuç öyle de olsa yapacak bir şey yoktu; böyle de olsa...

O halde neden bu tetkikler, neden bu ilaçlı film çilesi?

Niçin bu işkence?

Niye bu kadar radyasyonlama?

Senin işine yaramayacak bir değeri gözünle görme sevdanın yani ilaçlı film sonucu görme fantazinin bedeli bir bebeğin acısı, feryadı, psikolojisi, ileride maazallah kansere yakalanma riskindeki artış vs. olmak zorunda mı?

Bu ne keyfilik böyle, bu ne umarsızlık!

Bu sektör böyle ne gereksiz acı yaşatan, ne gereksiz risklere sokan kişiyle ve uygulamayla dolu!

Hemşireliği sadece iğne yapmak, hekimliği de birkaç belirtiye bakmak, sonra da  hemen kağıda - kaleme yumularak soğuk bir sıfatla tetkik istemek sanan, bu hayati işi bu derece basite indirgemiş nice kişiyle...

Bu mesleğin her şeyden önce sanat olduğunu bilmeyen, dolayısı ile bu işin bu tür inceliklerine dikkat etmeyen ne çok kişi var bu sektörde; bir görseniz!

SONUÇ

Sonradan, başkasından öğrendik. Bu birçok bebekte görülürmüş ve çoğu da kendiliğinden düzelirmiş.

Buyurun; buradan yakın isterseniz!  

Öyle de oldu, büyüdükçe kendiliğinden düzeldi, gitti hakikaten de.

Sel gitti gitmesine de; kumu kaldı bize!



2535 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı