• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
ÇARE LİYAKATİN DOĞRU ALGILANMASINDA
10/03/2014
Son olaylar birçok şeyi ama en çok da devlette kadrolaşmanın nasıl geri teptiğini de gösteriyor. 
 
Normal olan, daha doğrusu olması gereken şudur: 
 
Bir ülkede her görüşten insan vardır. Bu görüşlerin her birisi sadece toplumun içinde değil; liyakat esasıyla devletin her kademesinde yer alır. Halkın içindeki çeşitlilik tabiatı gereği kurumlara da yansır. Buna sızmak, ele geçirmek vs. denilemez.
 
Evet bu çeşitlilik devlet mekanizmasına da yansır, yansımalıdır da! Böylece devlet çatısı içinde her görüş temsil olanağı bulur. Hiç kimse kendisini görüş ve düşüncesinden dolayı dışlanmış hissetmez. Hepsini bağlayıcı hukuk kuralları vardır. Hepsi görevini kanunların çizdiği sınırlar içerisinde hakkıyla yapmaya çalışır. Her bir işin prosedürü, her görevin sorumlulukları ve olası sorun durumlarında devreye giren cezai yaptırımları zaten kanun ve yönetmeliklerle düzenlenmiştir.
 
Suç işleyen olursa suçun şahsiliği ve delillerin somut olmasından hareketle devlet -hukuk kuralları içinde kalmak kaydıyla- gerekeni yapar. 
 
Bir görüşten kişiler suç işlediğinde bu o görüşün tamamının suç işlediği, o görüşteki herkesin suçlu olduğu, bunların devlete sızmış oldukları anlamına gelmez.
 
Hem böylece devlet yapısı içinde bir görüşün fazlaca sivrilmesi ve oluşan güç algısıyla sisteme vs. risk oluşturması da söz konusu olmaz. Bir şekilde devlet sisteminin içinde birbirini pasif bir şekilde denetleyen bir otokontrol sistemi de kurulmuş olur. Bu da devlet aygıtı için önemli bir kazanımdır.
 
Bunun bu şekilde olabilmesi için kayırmacılık ve kadrolaşma yerine liyakatin öne çıkarılması, liyakatten de bilgi birikiminin, yeteneğin, deneyimin yani bir işin erbabı olmanın anlaşılması gerekir. Dindarlık düzeyi liyakatin belirleyicisi olmamalıdır. Kişisel ahlak, dindarlık seviyesi, dini eğitim türü ve süresi liyakat kriteri sayılmamalıdır. Liyakat demek bir işin ehli olmak, o işi teknik manada en iyi bilen kişi olmak demektir.
 
Peygamberimizin Kabe'nin anahtarını bir müşriğe emanet ettiği, sorulduğunda işin erbabı olduğunu söylediği rivayet edilir.
 
Ülkemizde temsil konusunda ciddi sıkıntılar mevcuttur. Halkın içindeki sosyal - siyasal görüş vb. eğilimler özellikle belli kademelere hakkaniyetli ölçülerde yansımamaktadır. Bu husus bir kesimin devlet aygıtı içinde gereğinden fazla sivrilmesine, oluşan güç algısı ile bazı yanlışlara tevessül edebilme potansiyelinin doğmasına, sosyal ve siyasal görüşler arasında keskin hatların oluşmasına, sonuç olarak toplumca kaynaşmamıza ve bir güven ikliminin oluşmasına darbe vurmaktadır.
 
Esasında kadrolaşma en çok buna izin verenleri ve kadroca sivrilerek daha fazla öne çıkanları gelip vuran bir silaha dönüşmektedir. Çünkü bu durumda güç mıknatıs gibi çevresinde cazip bir çekim alanı oluşturmakta, böylece samimi olan - olmayan birçok kişi bu yapı içine yaklaşarak sızmaya başlamakta, kontrol edilmeleri oldukça güç olacak olan bu kişilerin yol açacağı sorunların faturası ilgili görüşe, kesime ve yapıya mal edilmektedir. 
 
Not: Meselelere her zaman için yüzde yüz bir isabetle teşhis koyabilmek mümkün değildir. Ancak yine de olayları tarafsız bir gözle analiz etmeye çalışan birisi olarak (kanaatimce düşünce namustur. Tarafsızlığını yitirmiş bir düşünce namusunu yitirmiş demektir. Ayrıca düşüncede adil olmamak vebaldir, kul hakkıdır) diyebilirim ki son olayları devlet içinde bir çete işi olarak okumak yanlıştır. Adli bir olayın üzerine gitmek, mahkeme kararıyla (suç delili toplama maksadıyla vs) telefon dinlemek, bunu yaparken de devletin hukuk kurallarına bağlı kalmak, yasalar çerçevesinde görev ifa etmek çete eylemi yahut kumpas değildir! Ancak bu operasyonun görüntü, ses vb. kayıtlarının "üstelik de henüz suç kesinleşmemişken" kamuoyuyla paylaşılması yanlış olmuştur.
 
Zaten bu boyutu nedeniyle operasyonlar maksatlı ve yıpratmaya dönük bir girişim olarak algılanmıştır ki bunda haklılık payı oldukça yüksektir. Düşünün ki (velev ki) kasetler montaj çıksa, mahkemede suç unusuruna rastlanmasa ve  beraat edilse bu süreçte oluşan algı çoktan gerçeğin önüne geçmiş, hükümet de bunun bedelini pahalıya ödemiş olacaktır. Kuşkusuz ki bu hem ülkemiz hem de ilgili hükümet için büyük bir haksızlıktır.
 
Diğer taraftan, bu operasyon bilgilerini kamuoyuyla paylaşanlar bunu hükümeti yıpratmak için de yapmış olabilirler, böyle bir olasılık mevcuttur lakin böyle yaparken bu meselenin üzerine hakkıyla gidilmeyeceğini düşünmüş, yani bu yolu bir tedbir olarak devreye sokmuş da olabilirler. Malum bir mesele basına, dolayısı ile kamuoyuna yansımayınca ilgili işleri ciddiyetle ele almama gibi kronik bir huyumuz vardır (özellikle de bürokrasimizin).
 
Görüldüğü üzere tavuk mu yumurtadan çıkmıştır yumurta mı tavuktan meselesine benzeyen bu sürecin (şayet amaç hükümeti yıpratmak değilse tabiki) hukukun tam bağımsız ve tarafsız olmasına duyulan güven kaybıyla, hatta ve hatta ihmal etme, savsaklama vb. yollarla dışa vuran "tipik millet huy ve zaaflarımızla" direkt bir ilişkisi vardır.


1781 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı