• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
ÇEŞİTLİLİK TEHDİT DEĞİL BİLAKİS ZENGİNLİKTİR
23/04/2014
Bu ülkede Atatürk'e yahut bazı değerlere soğuk ve uzak durdukça daha iyi dindar; duyduğu öfke yahut ettiği küfür nispetinde de daha takva olduğunu zanneden geniş bir zümre var!
 
Bu ülkede ne kadar çok insanı kendisine benzetirse o oranda cennette mertebe kazanacakmış gibi yapan, sanki Allah'tan hidayet verme işinin taşeronluğu kendisine verilmiş gibi düşünen, işi gücü daha çok sayı ve daha fazla rakam olan, "Sen sadece tebliğ et, hidayet bendendir... Dinde zorlama ve baskı yoktur..." gerçeğini dinlemeyen, kilitlendi mi kilitlenen, ne yapıp edip kafasına koyduğu kişileri kendisine benzetene dek yakasını bırakmamayı marifet sanan yığınla insan var.
 
Bu ülkede dini bayramlarla milli bayramları çaktırmadan yarıştıran, birini yüceltirken diğerini ezmeye çabalayan, birine yakın diğerine de uzak durdukça daha makbul bir insan yahut kul olduğunu sanan yığınla insan var!
 
Bu ülkede vatan sevgisinin imandan olduğunu unutmuş yahut buna bilinçli olarak gereken düzeyde önemsemeyen azımsanamayacak bir kitle var! Bu kişiler ve kesimler vatan sevgisine hakettiği özeni gösterince kendilerini solcu yahut ulusalcı olmuş gibi hissediyorlar muhtemelen! Oysa gerçeğin ölçüsü hisler değildir; prensiplerdir, ilkelerdir, doğrulardır.
 
Bu kötü mü peki? Öyleyse bunlar hemen asimile mi edilmelidir?
Hayır... Böyle bir kitle her zaman, her konuda olacaktır. Olmalıdır da... Demokratik kitlelerde her türlü düşünceye sahip insan olur. Önemli olan kendi anlayışlarını başkalarına dayatmamaktır.
 
"Benimki doğru, onun ki ise yanlış. Öyleyse yanlışa yaşam hakkı olamaz, vurun bre kafire..." anlayışında ve yobazlığında olmamaktır.
 
Herkes kendi doğrularını mutlak gerçek sanma hakkına sahiptir. Ancak hiç kimse kendi doğrularını başkasına dayatma hakkına sahip değildir.
 
Bir ülkede inanç vb. bakımdan çoğunluğa sahip olmak o ülkede yaşama hakkına en çok sahip olanlar bu kişiler demek değildir.
Devlet olgusu her ferde, her kesime eşit şartlarda ve özgürce, kendi doğrularına sahip çıkarak yaşama fırsatı sunan bir üst çatıdır.
 
Bir ülkede herkes eşit şartlarda yaşama hakkına sahiptir. Bir kesimin kendi doğruları başka kesime dayatıldığı gün bu üst çatı zarar görür. Üst çatı zarar görünce de bu çatının altında yaşayanlar bundan olumsuz yönde etkilenir. Çünkü böyle bir durumda üst çatı hepsinin de tepesine çöker. Çatı çökerken altındakilere, "Bunlar benden, şunlar ise onlardan" diyerek ayrım yapmaz!
 
Sanılanın aksine bir ülkede farklılıklar ne kadar çoksa ve çeşitli ise o ülkede büyük bir zenginlik var demektir. En basitinden homojenlik yozlaştırır!
 
Kaldı ki homojen toplumlar ayrışacak suni bir şeyleri mutlaka var ederler. Hiç bir şey bulamasalar futbol kulüpleri yahut memleket bazlı olarak ayrışırlar. Suni sebep bazlı ayrışma en tehlikeli ayrışmadır. Futbol maçı sonrası eli satırlı kişileri, estirilen terörü ve öldürülen insanları hatırlayın...
 
Bir toplumdaki çeşitlilik saygıyı besler, kitlelerin biz bilincini diri tutar, dayanışmayı artırır, bireyleri ataletten korur, uyanık ve zinde kılar, denetimi ve otokontrolü artırır, sunduğu uyarıcı zenginliği ile gerek bireysel gerekse toplumsal ve kültürel bazda daha hızlı geliştirir!
 
Tek bir inanca yahut etnisiteye sahip olan sade ve homojen toplumlarda aile, kültür, değerler vb. noktalarda daha hızlı bir aşınma ve erozyon görülür.
 
İnsanoğlu farklılık içinde kendisi gibi olana çekim duyar. Ancak homojen bir yapıda herkesin kendisi gibi olması fertleri birbirinden iter, daha fazla soğutur!
 
Daha homojen olan küçük yerleşim yerlerinde insanların birbiriyle daha fazla kavgalı ve geçimsiz olması, çoğunun birbirinin açığını arayıp kuyusunu kazması, daha fazla dedikodu yapılması, daha ufak sorunların bile daha fazla önemli hale gelmesi, basit sebeplerden dolayı daha çok küs insanların bulunması türü sorunlar bunun en iyi örneğidir.
 
Evet... Herkesin inanç vb. açılardan birbirine benzediği, farklılığın çok az olduğu yerlerde daha fazla dedikodu, daha yaygın kavga, daha çok birbiriyle uğraşma ve çekememezlik türü yozlaşmalar görülür.
 
Velhasıl farklılık tehdit değil; mükemmel bir zenginliktir. Farklılık ve çeşitlilik çocukların zeka gelişimine bile katkı yapar.
 
Öyleyse kimseyi kendimize benzetmeye çalışmayalım, bunu bir marifetmiş gibi görmeyelim. Bilakis farklılıklarımızı kabul edelim, çeşitliliğimize saygı duyarak korumaya ve daha fazla zenginleştirmeye bakalım.
 
Allah bile çeşitliliği istemiş, çeşit çeşit yaratmış her şeyi. Çeşitlilik fıtriliktir. Herkesi kendimize benzetmek için uğraşarak fıtratla kavgaya tutuşmayalım, "Allah adına" diyerek Allah'ın takdirine karşı savaş açmayalım! Sadece bir kere tebliğ edelim edeceksek; lakin telkin, ısrar, baskı ve zorlama yoluyla bin bir çeşit ağaçlı ormanı kavak ağacı tarlasına dönüştürmeye çalışmayalım. Çeşitliliği budayarak tek tip ağaçtan oluşan kısır bir orman yaratma çabasının kitleleri yöneten elitlerin sinsi bir oyunu olduğunu, bu sureti hak kılıklı oyunun altında daha fazla sayıda abone yaratma niyetinin ve anlayışının yattığını unutmayalım!


1324 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı