• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
ERKEK ADAMA GÜVEN OLUR MU
29/04/2014
_Şu adam cinselliğe eğilimliymiş diyorlar, duydun mu?
_Duydum!
_Senin adam da öyleymiş, biliyor musun! (denilecek olsa)
_Yok ya benimki yapmaz! (cevabı verilir)
 
Neyse konuya yeni gelen bir mail ile gireyim! İlahiyat hocası bir okurumdan ilginç bir mail geldi. Diyor ki: "Hocam çalıştığım camiada hangi din görevlisine selam verdiysem bir çoğunun hemen yamulduğunu, hemen asılmaya çalıştıklarını gördüm. Daha önce öğretmenlik de yaptım. Orada böyle değildi. Bu tam araştırmalık bir mevzu!" 
 
Bütün din görevlilerimizi elbetteki tenzih ediyoruz. Zaten kime selam verdiysem böyle oldu diyor okur. Selam verme imkanı bulamadığı yığınla kişiyi bu kapsamın dışında tutuyoruz. Hayatta hiç bir zaman için bir genellemeye gitmemek lazım! Bazı hassas mesleklerde insanoğlu hemen genellemeye yatkın oluyor. Oysa her genelleme ciddi bir hata demektir. Daha da önemlisi her genelleme aynı zamanda yüklenilen büyük bir vebaldir.
 
Bu toplum cinsellik gerçeğini hala tam olarak öğrenebilmiş ve dürüstçe kabul edebilmiş değildir. Bu konuda ciddi bir direnç, kandırmaca ve perdeleme yapılmaktadır. Bu ise çok önemli bir meselenin tüm kodlarını hakkıyla öğrenebilmemizi güçleştirmektedir.
 
Dürüst olalım, gerçekçi olalım, olması gerekene bakarak olanı ıskalamayalım. Olması gereken ayrıdır, olan ise apayrıdır.
 
Freud, "İnsan davranışlarının altında iki temel itki yatar. Bunlardan birisi saldırganlık dürtüsü diğeri de cinselliktir" der. Tüm davranışların temelde bu iki güdünün kılık değiştirmiş olarak bilince vurmuş hali (değişik bir yansıması) olduğunu iddia eder. Ben de buna katılıyorum!
 
Kutsal dinler de cinselliğe büyük önem vermiş, nefis, şehvet vs. diyerek bu meseleye büyük bir önem atfetmiştir.
 
Hal böyle olduğu, bilim de din de aynı gerçeğe işaret ettiği halde ne hikmetse insanlarımız bu meselenin önemini sürekli gözardı etmeye çalışmıştır. Bu temel eğilim ve alışkanlık her alanda hala geçerliliğini sürdürmektedir.
 
"O adam kadına eğilimli!" (Sanki kadına eğilimi olmayan erkek varmış gibi bir ima ve inanç var)
 
"Filanca bu konuda güvenilmez!" (Sanki filanca dışındakiler güvenilirmiş gibi bir algı mevcut)
 
"Şu kişi hakkında şöyle diyorlar"... (Denilmiyorsa sorun yok demektir. Olsaydı denilirdi. Bu işler ulu orta oluyor çünkü!)
 
"Aman şu kişiye dikkat et sakın" (Diğerleri melek, onlara sırtını dönebilirsin, çekinme, rahat ol) 
 
Bu tip ifadeler toplumumuzda çok yaygındır. Bu ifadeler bu konudaki ortak bilinçaltımızın ve klasik bakış açımızın bir dışavurumudur. 
 
Sözünü ettiğim izahlar bu konuda sanki çoğu insan farklı da sadece sözü edilen kişiler sıkıntılıymış, sanki sadece belli kişiler risk taşıyormuş gibi bir kabul içermekte; birilerini haksız yere aklarken birilerini de suçlama görüntüsü vermektedir. 
 
Oysa kadına eğilimli olmayan erkek mi vardır! Tabi ki sağlıklı olmak koşuluyla...
 
Kadın konusunda baştan garanti verilebilecek erkek mi vardır ki sadece filanca sözkonusu olduğunda güvenilmez denilsin... Onun dışındakiler peşinen güvenilir statüsüne yerleştirilsin!
 
PATLAR YAHUT PATLAMAZ! LAKİN HER ERKEK HAZIR BİR DİNAMİTTİR
 
Evli yahut bekar her erkek kadın konusunda sürekli bocalar, sürekli bir iç savaş verir. Kimisi dün yenilmiştir bu savaşta, kimisi şuan yeniliyordur, kimisi henüz yenilmemiştir lakin bu yenilgi an meselesidir. Kimisi çetin ceviz çıkar, fırsat ve koşulları da yardım eder; hakikaten hiç yenilmez. Ancak bu durum bu kişilerin hiç savaş vermediği, bu meseleyi kökten hallettikleri, dolayısı ile en ufak bir risk taşımadıkları, dolayısı ile yüzde yüz güvenilir oldukları anlamına gelmez. Dün yenilenleri (sırf açığa çıktı diye) yerin dibine sokmak, yarın yenilecek olanlara ise (şuan için henüz yenilmediklerinden dolayı) melek muamelesi çekmek bizlerin yüzeysel bakışının ve her meseleyi görmek istediğimiz gibi görmeye çalışma alışkanlığımızın bir neticesidir.
 
"Şu kişi hakkında şöyle diyorlar..."
 
Onun ki duyulmuş da diyorlar. Ya duyulmadan, saman altından aynı suyu daha büyük tazyikle akıtanlar ne olacak? Açığa çıkmayan şeyler yok demek mi oluyor! Bizim toplumumuzda maalesef ki öyle...
 
Sonuç
 
Okudum, araştırdım... Zaten mesleğim bu... 30.000 sayısını aşkın bireysel görüşme yaptım!  Vardığım samimi sonuç şu:
 
Kadın konusunda erkeğe güvenilmez... Bu mevzuda her erkek ciddi bir potansiyel risktir. İsterse 70 yaşında olsun! İsterse hacı, isterse hoca olsun! Ben ne olmazların ne de kolay olabildiğini gördüm! Hem de defalarca! Bu konuda bana kimse kül yutturamaz...
 
Bu konuda dindar bir kişiyle dindar olmayan birisi nasıl aynı olabilir? denilebiir. Dindarın günah duygusu ve haram - helal bilinci gelişmiştir, doğrudur. Bu onun avantajlı yanıdır. Lakin bu kişilerin dezavantajı da vardır. O da sürekli engellemenin getirdiği birikimsel baskının daha fazla olmasıdır! 
 
O halde çare ne midir? 
 
Erkek bu konuda hazır kıtadır. Çare yine kadınların kendisidir. Bir erkeğin bu zaafını bir kadın sonuçsuz kılabilir, bir kadının aldatılma acısını yine bir kadın engelleyebilir. Erkek tutuşmaya hazır baruttur, ateş kadının elindedir. Şayet bir şeyin hiç olmaması isteniyorsa, bunu en çok kim istiyorsa o kişi alacaktır tedbirini! Erkeğe fırsat vermeyecektir! Duruşunu, çizgisini, tepkisini ona göre ayarlayacaktır! Sonra da, "Filanca erkek şöyleymış, duydun mu" (sanki diğerleri değilmiş gibi) ucuz propagandalara başvurmak ve basit düşünen bir insan durumunda kalmayacaktır!
 
Allah dostu denilen alimler bile sürekli Allah'a bizi bir saniye nefsimizle başbaşa bırakma diye sürekli dua etmiştir! Kaldı ki günümüzün haz ve ego odaklı devrinde sadece filanca kişilerin kadına zaaflı olacak, diğerlerinin ise olmayacak, bu mümkün müdür! İyi ki birilerinin zaafı belli oldu... Ya olmayanlar, ya samanın altından suyu sezdirmeden büyük bir ustalıkla yürütenler ne olacak!
 
O halde yaşamdaki en temel bir ilkemiz de şu olacak: İnsanoğluna asla güvenmeyeceğiz! Babamızın oğlu bile olsa... Ama bu, insanoğlundan sürekli kaçacağız, ona soğuk ve uzak duracağız anlamına da gelmiyor, gelmeyecek, gelmemeli!
 
Allah yüce kitabında, "İnsanoğlu şüphesiz ki nankördür" diyor. Dindarlar, evliler, kadınlar, hocalar, alimler, Ahmet efendiler, Ayşe hanımlar, başı kapalılar, kafası takkeliler, üçüncü umresinden geçen hafta dönen Ali dayılar müstesna falan demiyor, istisna tutmuyor; dikkatinizi buyurun...  Biz böyle algılıyoruz sadece!

Bu tip durumlara, "Aaaa cidden mi" diye hayretle karşılayıp şiddetle tepki verenler ya bu işin doğasını hiç bilmiyorlar yahut da iki zekice mesaj veriyorlar aslında!
 
Bir:  Bak ben çok şaşkınlıkla karşıladım. Çünkü bu iş bana çok ters! Ben böyle değilim, o yüzden de bana güvenin...
 
İki: Çoğu kişi bu tür şeyler yapmaz, ben de o yapmayan kesimdenim!  
 
Bunu normal görse, herkeste bu potansiyel var dese, böyle kabul etse kendisini de bu kapsama almış olacak... Bu ise sosyal bir varlık olarak çevresine yeterince güven telkin etmeyecek, hakkında bazı izlenimlere vs. yol açacak, dolayısı ile işine gelmeyecek!


1821 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı