Halk olarak sürekli aldatılıyoruz lakin, "Bizi aldatan bizden değildir" hadisini hak ettiği ölçüde dillendiren alim ve hocalar göremiyoruz! Bizi aldatan bizden değildir! Oysa bu ne büyük bir tehdittir ne büyük bir dışlamadır!

"Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" diyor yine dinimiz! Haksızlık karşısında yani yalan, yanlış, hile ve sömürü karşısında susuyorsan dilsiz şeytan oluyorsun! Bu durumda senin için din ve iman namına geriye ne kalıyor! Dilediğin kadar ibadet yap! İbadet insanlar içindir halbuki. Sen şeytan olmuş oluyorsun! Bu durumda dine muhatap olmaktan çıkıyorsun, haberin bile olmuyor!

"Namaz kılmayan bizden değildir" yahut, "Oruç tutmayan şeytandır" demiyor dinimiz! Lakin buna rağmen din eşittir ibadet olmuş! Böyle bir zihniyet sapması sonucu dinin asıl bağlamından saptırıldığı ve sadece ibadet ekseni üzerine oturtulduğu ve böylesi vahim bir cinayete çıt bile çıkarılmayan bir ülkede daha başka neler oluyor peki?

İşte birkaç örnek:

ABD Gıda ve İlaç Dairesi adıyla gıdayı ve ilacı aynı çatı altında konumlandırmış! Çünkü ikisi de direkt sağlık ve hastalıkla ilgili iki ürün! Birisi hasta ediyor öbürü tedavi. Bizde ise birisini önüne gelen satamaz, okkalı bir diploma gerekir lakin diğerini merdiven altında bile üretip satabilirler! Bizde sağlıklı gıda kaliteyle, kalite ise marka ile özdeş hale gelmiş durumdadır! Bunun Türkçesi şudur: Yeterince maddi gücün yoksa çoluk çocuğunu son derece sağlıksız gıdalarla besleyebilirsin, hiç mahzuru yoktur! Bunun öz manası şudur: Fakirsen hastalanabilirsin!

Düşününce bu ne büyük bir trajedidir, bu ne zalimce bir anlayıştır, bu ne yaman bir cinayettir. Buna tek bir çıt çıkaran alim ve hoca, bu işleri kendine dert edinmiş, hayatlarını bu sorunlara adamış bir dini cemaat, akım yahut fırka var mıdır ülkemizde? Varsa vaktinde namaz, yoksa gece yarısı teheccüt! Yaban domuzları insan sağlığına musallat olmuş, kendilerine emanet verilen bedenler keyfice hasta ediliyor. Sen bu yangını bırakmış köşende dilsiz ağzından çıkan dua ile şifa arıyorsun!

İnandığın din, "İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydalı olandır" diyor, bu senin umurunda bile değil! "İyilikleri emretmek, kötülüklerden sakındırmak" dinin en temel düsturudur, bunu çok iyi bilirsin! Sen hangi kötülükten sakındırma ile meşgulsün, söylesene? Sen kötülüklerden sakındırmayı günahlardan sakındırma sanıyorsun; daha bu ayrımı bile doğru bellemiş değilsin!

Kimisi acılı Soma'lıya şeriat satmakla meşgul kimisi en ölümcül travma sonrası yaşanılanlara travma sonrası stres bozukluğu demekle... Böylece acıyı fırsat bilip sahte bir hastalığın imajını artırmakla... Travma yaşanacak, bu travma sonrasındaki stres türü tepkilere hastalık denilecek... Çocuk - yetişkin, kadın - erkek, travmanın ani oluşu ve derecesi, kişilik yapıları, sosyal destek unsurları gibi elli çeşit karıştırıcı değişkene bakılmayacak, hepsine "şu kadar sürerse" gibi tek tip bir kriter konacak! Sonra da bunun dışına çıkılırsa travma sonrası stres hastası olmuş olacak insanlar! Bu tür garabetlere ve fırsatçılara da susacaksın!

Glikozun içine polen, esans ve renklendirici konulacak, bal diye satılacak! Yıllardır sabah akşam yüz kanalda 6 kilosu 100 TL diye bal reklamı yapılacak! Dini denilen kanallarda da çıktığı için inanacak, zaten ne çekiyorsa hep inandığı için çeken zavallı halk! Reçelden ucuz bal olur mu diye bir kez olsun hesap sormayacaksın! Haliyle ufacık bebelerin sütüne her sabah "bal şifadır" diye düşünerek glikoz katacak ana - babalar! Kendi elleriyle çoluk çocuklarının beden binasının krişlerini çürük atacak; daha inşaatın başında! Buna da göz yumacaksın! Sen sadece Cuma gecelerinin bereketini anlatacaksın insanlara! Onlara içlerinden gelerek ve şuurluca dua etme fırsatı bile vermeyecek, anlamını bilmedikleri dolayısı ile samimiyet, bilinç ve farkındalık içermeyen ezber dualar tutuşturacaksın ellerine!

Tavuk dönerinin içine bağırsak ve tavuk derisi katılacak sen ne kadar çok hatim o kadar çok sevap demekle meşgul olacaksın! Allah'ın anlamak ve rehber olması indirdiği kitabı anlamadan okunarak sevap kazanılan bir kitaba çevireceksin!

Tereyağına margarin ve patates eklenecek ve sen bir kez olsun hutbelerinde bizi aldatan bizden değildir demeyeceksin! Ama SOMA'ya koşup esasında takdir-i ihmal olan bir cinayet için bu iş takdir-i ilahi deme fırsatını kaçırmayacaksın!

Hayvan yağından elde edilen jelatin toz halinde yoğurda katılıp köy yoğurdu süsü verilirken de susacaksın! Meralar boş dururken peynir altı suyundan ve süt tozundan yapay süt yapılırken de! Sabun üretiminde kullanılan yüksek asitlerle zeytinyağı yapılırken de...

"Tüm ayçiçekleri kabuklarıyla birlikte, hatta kökleriyle ve odunsu saplarıyla beraber bir gram fire vermeden sıvı yağa dönüşse piyasada satılan miktarda sıvı yağ çıkar mı ortaya" diye bir kez olsun sorgulamayacaksın! 

SONUÇ 

Velhasıl din uyarmak ve uyandırmak için gelmişti!

Ne acıdır ki böyle bir din onu temsile soyunan kulu elinde uyutma ve uyuşturma aracına dönüştürülmüş; haberimiz bile yok!