AMASYA'DAKİ ŞİFAHANE VE BİR ÖNERİ

Site Bilgi Panosu

“Eğer bir şey öğrenebileceksem en kötü düşmanımı dinlemek için yirmi mil yürürüm.” Gottfried Leibniz

Önerilen Linkler

Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net

AMASYA'DAKİ ŞİFAHANE VE BİR ÖNERİ

18/07/2014

OSMANLI MÜZİKLE AKIL HASTALIKLARINI TEDAVİ EDERKEN SEN İLAÇLA DAHA HASTALIK OLUP OLMADIĞI BİLE TARTIŞMALI OLAN BAHAR DEPRESYONUNU BİLE DOĞRU DÜZGÜN TEDAVİ EDEMİYORSAN OTURUP DÜŞÜNMELİSİN...

AMASYA'DAKİ ŞİFAHANE

Amasya'da bulunan ve Osmanlı'dan kalan şifahane görülmeye değer. Canlı mankenler eski tıp uygulamalarını birebir resmediyor. Dikkatimi çeken husus hemen her hastalığın "DAĞLAMA TEDAVİSİ" denilen bir yöntemle tedavi edilmesi oldu!

Yine burada akıl hastaları müzik eşliğinde tedavi ediliyormuş. Şifahaneye girdiğinizde bu ezgilerden bir demet de sunuluyor. Demek ki müzikle serotonin takviyesi oluyormuş! Hem de akıl hastalıklarında bile!

Günümüzde bu tedavilerden eser kalmamış! Asırlar boyu da insanoğlu sentetik ilaç kullanmadı, bitkilerle vs. iyi olmaya çalıştı. Günümüzde dağlama tedavisi, bitkisel tedavi gibi alternatif ve köklü yöntemlerin terk edilmesi, tedavinin sadece küresel sermayenin tekelinde olan ilaç eksenli olarak yürütülmesi, tedavinin adeta ilaçla özdeş algılanır ve uygulanır hale getirilmesi çok düşündürücü. Özellikle de bu indirgemeciliğe göz yumulması hatta çanak tutulması... Bu sürece gerek göz yuman gerekse sesini çıkarmayan, hem sağlığımızı hem de kaynaklarımızı küresel sermayeye peşkeş çeken kapitalizmin sadık müritlerini ne tarih ne vicdanlar ne de Allah affedecek!

KİŞİLİK EROZYONU İÇİN BİR ÖNERİ

Şehirlerde, özellikle de trafikte hızla seyrederken gereksiz yere gaza basarak toplumu adam yerine koymayan, yürüyüş, el, kol ve uçuk araba - gaz - fren hareketleriyle ben buradayım ve hanzoyum diye haykıran, yüksek sesle müzik dinleyerek psikopat ayaklarına yatan, ona buna posta kor edalarında dolaşarak milletin "belasını benden bulmasın" anlayışından nemalanan, böylece günden güne hem azan hem de mantar gibi çoğalan, en önemlisi de gençlere kötü örnek olan, savunma gardı ihtiyacı ve caydırıcılık arayışı nedeniyle zamanla herkesin aynı tutumu takınmasına da yol açan, velhasıl tüm bunlar neticesinde bir süre sonra kendilerini sahiden bir halt sanarak ona buna musallat olmaya kalkan, bazen, "Yeter lan" diyerek son derece masum vatandaşların dahi suça bulaşmasına sebep olan bu tür a-tipik kişilik bozukluğu olan serseriler için emniyet içinde her şehirde 20 kişilik sivil bir ekip kurulmalı. Bunlar yakalandığı yerde sorgusuz sualsiz dağ başında bir dere kenarına götürülmeli, orada eşek sudan gelene kadar dövülmeli. Onurları iyice kırılmalı, ortak bir yaşam alanı olan şehirde magandalığın ne demek olduğu öğretilmeli. Ego yelkenlerinin inerek ayaklarının yere basması sağlanmalıdır. Üç beş serserinin olmayan hakkına saygı yüzünden gençlerin genetiği ve toplumun sosyal dokusu bozuluyor. Ortak bir yaşam alanı olan modern şehirler bu tür serseriler nedeniyle ayıların yaşadığı ormanlardan bile daha güvensiz bir yer haline geliyor.

Yabancılar bizzat icat ettikleri halde son derece mütevaziyken, tonlarca fındık satarak tek bir tanesini satın aldıkları, bu yüzden de oturup kara kara düşünmeleri gerekirken arabanın gazına basmayı marifet sanan, gazına basınca doğal olarak hızlanan arabanın performansını kendi performansları zanneden bu zeka yoksunlarından eğitimle sonuç alınmasını beklemek beyhude duruyor.

Yorum Yaz

1933 kez okundu. Yazarlar