• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
İNANDIK DEMEKLE HEMEN KURTULACAĞIMIZI SANMAK
04/09/2014
Hristiyanlıkta aforoz var denilir. Oysa bunun benzeri geleneksel müslümanlık telakkisinde de vardır: Bunun adı Mürtetlik kurumudur.

Afarozda sadece dışlama, dinin dışına itme vardır. Mürtetlikte ise sadece dinden dışlamak yoktur; ayrıca öldürmek esastır. Mürtet ilan etme eylemi Allah'a ait olan dinde hüküm verme işine ortak olmak demektir. Mürtetlik uygulaması Hristiyanlıktan esinlenerek İslamın bağrına sokulmuş olan gizli ruhbanlığın zehirli meyvesidir.

Mürtet ilan etmek sadece şirk koşmak değildir, ayrıca, "Senin dinin sana benim ki bana..." şeklindeki çok açık Kur'an ayetine de ters düşmektir. Bu yönüyle sadece şirk değil; aynı zamanda inkardır.

Bu arada şirk koşmak demek sanıldığı üzere sadece taştan bir putun önünde secde etmek değildir. Allah'ın hükmüne, sıfatlarına, görev ve yetkilerine ortak olmak demektir.

PROFESÖRE BAKIN

Agnostik bir profesör, "Kur'anda matematiksel mucize olması onun Allah kitabı olduğunu göstermez" diyor. Akıl işine gelince durur bazen!

YANLIŞ KADER ALGISI 

Geleneksel din algısında kader algısı çelişkilerle doludur. Bu anlayışa göre kader ya bireylerin özgür iradesini devre dışı bırakan bir olgudur ya da kader diye bir şey yoktur!

Oysa kader vardır, haktır fakat algıladığımız şekilde değildir. Kader Allah'ın "şöyle olsun" dediklerinin başa gelmesi yani tercih ve irademizin baskılanması değildir. Kader yüce Allah'ın ezeli ve ebedi bilgisi gereği önceden haber verdiği şeylerin zamanı gelince ortaya çıkmasıdır. Bu bağlamda kaderimizde yazılanlar başımıza gelmiş olmaktadır.

"Kaderde olan başa gelir" demek aslında; senin tercihinle senin başına gelecek olan şeylerin ezelde yazıldığı şekliyle bilfiil tahakkuk etmesidir.

Dinde akıl etme ve düşünmeyi kötü sayan geleneksel zihniyet kader vb. konularda çoğu insanın imanının şüpheye düşmesine yol açmıştır. Ya kader iradeyi baskılayıp dışlayan bir olgu olarak yansıtılmış (bu durumda özgürce imtihan olma iddiasının bir anlamı kalmaz) ya da kaderin tamamen inkar edilmesi (ifrat - tefrit) cihetine gidilmiştir.

İMTİHAN HERKES İÇİNDİR 

Çin'deki Thu'nun gerçeği bulması ne kadar zorsa Mısır'daki Hassan'ın gerçeği bulması aynı oranda zor olmalıdır. Aksi halde herkes için eşit bir imtihandan ve adaletten söz edilemez.

Müslüman bir coğrafyada doğmak hakkı bulmak için yeterli olsaydı Allah bazı kişilere iltimas geçmiş olurdu. Allah ise bu tür haksızlıklardan beridir.
 
O sebeple her insanın çevresi başlangıçta yığınla yanlış inanç sistemiyle kuşatılmış olmalıdır. Mesela Çin'dekinin Budizmle, Mısır'dakinin ise şirk sistemiyle vs!

Herkes aramak, bu yanlış kabuğu kırmak, oradan çıkmak, gerçeğe ancak bu şekilde ulaşmak durumundadır. Bu ise herkes için eşit zorlukta bir imtihandır. Yani Budizmden çıkıp müslüman olmakla şirk sistemini terkedip muvahhid bir müslüman olmak gibi! Bir müslüman toplumda doğmak doğru bir inanca sahip olmak anlamına gelseydi ve bu şekilde olan müslümanlık geçerli olsaydı Allah'ın haşa adaletsizlik yapmış olması icap ederdi. Oysa geleneksel bir metotla müslüman olmak doğru bir metot değildir. Çünkü aynı metot başka bir ülkede herkesi yanlış bir inanca götürmektedir.

Sonuç olarak bu, doğduğumuzda hazır bulduğumuz geleneksel din telakkisine tabiiyet yani "ataların dini"ne uymak kurtaramayacak demektir.

Çare sorgulama, arama, bulma sonunda temeli tahkik üzerine atılacak bir inanç sistemine girmek yani yeniden ve tam bir şuurla iman etmektir.

"İnsanlar, sadece 'İnandık' demeleriyle, hiç sınanmadan bırakılacaklarını mı sanıyor?" (Ankebut / 2)
 
Müslüman bir ülkede doğmak doğru bir inanç ve değerler sisteminde doğmak ise geleneksel olarak sahip olduğumuz bu inanç neyle imtihan edilecektir? Elbette ki şirk, münafıklık eksenli bir yığın şeyle! Velhasıl, "Şükürler olsun ki Allah bizi müslüman bir ülkede, müslüman ana - babadan yarattı" demekle ifadesini bulan tuzu kuru, tozsuz - bulutsuz sütliman bir iman yoktur! Şirkle, münafıklıkla, bir çok şeyle imanlarımız her an sınanacak demektir. Öyleyse müslüman bir ülkede bile doğsak çevremiz yığınla imtihan tuzağıyla dolu olmalıdır. Tahkiki ve muvahhid bir imanın önünde bir yığın şirk vb. çeldiriciler olmalıdır.
 
Bu nedenle Allah kitabında çoğunluğun doğru yolda olmadığını beyan ediyor. Mesela, "Çoğunluk şirke düşmeden iman etmez" diyor!
 
Bu nedenle hepimiz bunlarla her an imtihan ediliyoruz!
 
Bu nedenle hak din Çin'deki Thu'ya ne kadar uzaksa müslüman toplumda doğan Hassan'a da aynı uzaklıkta olmak zorunda!
 
Nasıl ki Çin'deki batıl bir itikat sisteminde doğmuş ise bizim de aynı şekilde bir ortamda doğmuş olmamız, Çin'deki gibi bizim de hakkı arayarak bulmamız icap ediyor!
 
Öyleyse Çin'deki herhangi birisi hakka ulaşabilmek için arama, bulma ve batıl bir dinden kopma savaşı verirken bizim de benzer bir şekilde "İnsanların çoğunluğu bulaşmadan iman etmez denilerek tehlikesine dikkatlerimizin çekildiği bir şirkten yahut benzeri bir yanlıştan uzaklaşma savaşı vermemiz lazım geliyor. 


1467 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı