HÜKÜM SADECE ALLAH'A AİT İSE YAPILAN NEDİR

Site Bilgi Panosu

“Eğer bir şey öğrenebileceksem en kötü düşmanımı dinlemek için yirmi mil yürürüm.” Gottfried Leibniz

Önerilen Linkler

Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net

HÜKÜM SADECE ALLAH'A AİT İSE YAPILAN NEDİR

01/10/2014

"Hüküm sadece Allah'a aittir" ayetine rağmen dinde hüküm ihdas etme yetkisi kula da geçerse biri de çıkar en olmadık hükümleri veriverir!

Fetva; dinde Allah adına, Allah kimseye böyle bir yetki vermediği halde kerameti kendinden menkul bir biçimde hüküm vaaz etmektir. Oysa Kur'anda açıkça belirtilmiştir ki dinde hüküm sadece Allah'a aittir. Allah "sadece" diyerek bu yetkiye peygamberini dahi ortak etmemiş, peygamberine "Sadece sana vahyolunana uy, sen sadece bir elçisin" demiştir. Zanna uyan geleneğin inşa ettiği alternatif dinde ise peygamberin bile önüne geçilerek bu yetkiye ortak olmaya kalkışılmıştır ki bunun adı en hafif deyimle şirktir.

Ama bazı konular dinde açık değildir?

Yani Allah kapalı bıraktı da sen mi tamamlıyorsun, onu mu demeye çabalıyorsun? Allah -haşa- unutmuş yahut ihmal etmiş, öyle mi? Açık değilse bırak öyle kalsın! Vardır bir hikmeti de, gerisini kurcalama! Akıl bunu söylüyor. Peki hep akla atıf yapan Kur'an ne diyor bu hususta? Tıpkı akılla aynı şeyi diyor.

İşte ayet:

"Sana Kitab'ı indiren O'dur. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab'ın esasıdır. Diğerleri de müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar (niyetleri bozuk ve fesat olanlar) fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler. Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek pâyeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler. Bu inceliği ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar. (Ali İmran Suresi Ayet: 7)

Fetva, içtihat, tefsir, te'vil, yorum vs. işte bu apaçık ayete ters bir şekilde kitabın muhkem olan aslını bırakıp da detay olan müteşabih ayetlerin peşine düşmenin bir sonucudur. Eğer Kur'ana inanılıyorsa ilim sahibine düşen tevil, tefsir etmek yani "Onun te'vilini sadece Allah bilir" denildiği halde bunlardan hükümler çıkarmak değildir.

Fetva vb. tüm çıkarım yolları bu ayete alenen karşı gelmektir. "Sadece Allah bilir" denilen ve ilimde derinleşenlerin "hepsi rabbimizdendir" diyerek tamamına olduğu gibi inanmaları emredilen müteşabih ayetleri "Sadece Allah'a ait olduğu söylenilen" hükme ortak olarak tevil etmeye kalkışmaktır. Allah ilim ehline düşenin "Hepsi rabbimizdendir, onun te'vilini sadece O bilir" demek olduğunu açıkça ifade ettiği halde uydurulan dinde ilim ehli olmanın te'vil etme yetkisi verdiğine inanılmaktadır.

Velhasıl birazcık yakından inceleyince görüyorsunuz ki Mustafa İslamoğlu'nun dediği gibi sahiden de bir indirilen din var bir de uydurulan din. Uydurulan din indirilen dinin çok önüne geçmiş!

İndirilen dini uydurulan dinin tasallutundan kurtarmak dini sadece Allah'a has kılmakla mümkündür. Bunun için gereken tek hakem Kur'andır!

Bu zanna uyan hurafeci uydurulan dinin yaşaması Kur'an dışı geleneğin dinin kaynağı sayılmasına bağlıdır. Çünkü meşruiyetini, delil ve motivasyonunu oradan almaktadır!

O halde tüm bunlara artık yeter diyenler ve tek kaynak Kur'an diyenler değil; hicri 250 senelerinde derlenip toparlanan sözler uğruna nice ayeti görmezden gelenler yanlış yoldadır!

"Keçi sidiği için" sözü en sahih hadis kitabına girmiş ise veda hutbesi bile iki-üç ayrı formda günümüze gelmiş ise gerisini siz düşünün! Bu kesin olmayan aktarımın / bilginin adı ancak zandır!

Dinde zanna uyulmaz! Zan olan ilahi olamaz. Ayet ilahidir. Dolayısı ile dinde kesin olan sadece odur. Din kesin bilgi işidir. "Onların çoğu ancak zanna uyar" (Kur'an-i Kerim)

Bu ayet üzerinde kısa bir tefekkür etmek
hadisin dinde kaynak olup olmadığını,
dinin tek kaynağının Kur'an olup olmadığını
anlamamızı sağlayacaktır. Bunun için önyargısız,
saf ve temiz bir akılla bakılması kafidir.

Yorum Yaz

1433 kez okundu. Yazarlar