• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
SAÇMALIKTA SON NOKTA
14/10/2014
KUR'AN'I ANLAMAK ( MEAL VE KUR'AN)
 
"Mealsiz olmaz, ama meal KUR'AN DEĞİLDİR. Meal, Yorum yapan kişinin Kur'an'ı anlamasıdır. Herkes farklı anlayabilir. Bu normaldir. Çünkü herkes baktığı pencereden görür. Meale Kur'an dediğimizde insanların anlayışına kutsallık katmış oluruz."
 
Bunu uzman bir ilahiyatçı söylüyor. Birincisi meal yorum yapma, anlam katma işi değildir, yorum ve anlam katma işi tefsirdir. Meal motomot çeviridir. Sadece dil farklılığından ötürü bazı kavramların çevirisi noktasında çok az az farklılık olabilir.
Meale Kur'an dediğimizde insanların anlayışına kutsallık katmış oluyor muşuz? Peki bu ilahiyatçılar aynı şeyi asırlardır yapılan tefsir geleneği için de düşündüler mi bir gün olsun? Asıl yorumlama, anlam katma tefsirdir çünkü.
 
Önce meal olmaz diyerek kitleleri kendilerine mahkum ettiler. Artık mızrak çuvala sığmayınca bu sefer de meal Kur'an değildir taktiğine geçtiler. Meal Kur'an değilse Kur'an nedir? Sizin tevil, tefsir ve yorumlarınız mı? Onlar da değilse Kur'an nedir o zaman?
 
Meal Kur'an değil ise Kur'an nedir? Sadece Arapçası mı? Öyleyse gramer bilgisi olan bazı seçkin Araplar dışında hiç bir toplum gerçek manada Kur'ana muhatap olamayacak demektir. O zaman bizler hiç bir zaman Kur'an okuyamayacağız demektir.
 
Demek ki Allah Kur'anı belli bir seçkin kesime, gramer ilmi sahibi azınlığa yollamış! Onlar bize çevirince aslı olmaktan çıkıyorsa o zaman Kur'an sadece bu seçkin azınlığın kitabı olarak kalmaya mahkum demektir. Bunlar anlayacak, bize çevirince Kur'an olmaktan çıkacaksa böyle değil midir! Bu mümkün olabilir mi? Bir ilahi mesaj bir dile bu kadar mı kurban edilir?
 
Ondan sonra edebiyat yapılıyor, Kur'anı anlamaktan sorumluyuz vs. diye. Öyle yazmış devamında uzman ilahiyatçımız. Madem çevirince o Kur'an olmuyor, onu nasıl anlayacağız o halde? Madem çevirenin çevirisine Kur'an dersek onlara kutsallık katmış oluyoruz, çeviri Kur'an olmuyor, öyleyse biz Kur'anla nasıl buluşacağız? Buluşamayacağımıza göre onu nasıl anlayacağız? Bu durumda meal Kur'an değil ise biz neden meal okuyarak anlamaya çabalayalım ki?
 
Biz Kur'anı anlamaktan sorumluyuz sadece! Eee okuduğumuz ve anladığımız şey Kur'an değil ise boşuna neden okuyalım ki?
 
Arap değiliz biz! Çeviri de Kur'an değil madem! Öyleyse bizim için Kur'an yok demektir. Böyle bir saçmalık olabilir mi? 

SONUÇ

"Oruç tut" emrini "moruç tut" diye çeviren tek bir çevirmen yoktur. Yani kitabın aslı olan muhkemde birebir çeviride en ufak bir sorun yoktur. Bir kaç müteşabihte sorun olabilir. Allah zaten sen muhkeme bak, müteşabihin tevilini Allah bilir de, sen buna karışma diyor. Bu zevatlar ilimlerine güvenerek (oysa Allah ilim ehline düşen tevil değildir, tevilini sadece Allah bilir demektir diyor ama bunların umurunda mı) Allah'a ait olan tevil yetkisini kendilerinde gördükleri, bu sebeple yorum kattıkları için ortaya elli çeşit meal ve tefsir çıkıyor. Sonra da meal aslı değildir noktasına geliyorlar tabi. Velhasıl vebaliniz çok büyük! Allah'a samimi bir kalple inanmasaydım sizi ve yalan dolanlarınızı tanıdıktan sonra sizle aynı dinde bir gün olsun durmazdım.

ALINTI

"Mezhepçiler “Kuran öyle yüce, öyle mübarek bir kitaptır ki; bizim gibi aciz insanlar, Kuran’ı ne kadar uğraşsa anlayamazlar” şeklinde izahlarla, ilk bakışta Kuran’ı övüyormuş gibi görünseler de, aslında insanları Kuran’dan uzaklaştırmaktadırlar. Kuran’ı insanlar anlayamayacaksa, Kuran niye vahyedildi? Niye Kuran insanlara hitaplarla dolu? Niye Kuran üç-beş insana değil de herkese hitap etmektedir? Kuran’ı anlaşılmaz kılmak isteyenlerin, “Kuran’ı anlamak zordur, hatta imkansızdır” diyenlerin, hesabı tabi ki başkadır. Kuran anlaşılmaz olunca kitleler, mezhepçilerin imamlarına, şeyhlerine teslim olacaktır. Çünkü bunlara göre Kuran anlaşılmazdır ve zordur ama imamlar, şeyhler anlaşılabilir; bunlar rehber edinilerek doğru yol bulunabilir.

Kuran anlaşılmaz ve zor kabul edilince, ilkel Emevi uydurmaları ve Abbasi eklemelerinin dinin bir bölümü olup olmadığı da sorgulanmayacaktır. Çünkü tüm bu ilkel eklemeler ancak Kuran’ın hakemliği ile çöpteki layık oldukları yerleri bulabilir. Kuran’ın anlaşılmaz ve zor olduğunun ilanıyla, Kuran’ın hakemliği elinden alınıp mezheplere verilince, mezheplerin bizzat kendisi olan Emevi-Abbasi patentli çelişkiler ve zorluklar, halk üzerindeki hegemonyalarını devam ettirecektir. Kuran’ın anlaşılması için birçok ayet vardır. Sırf aşağıdaki ayet, aynı surede dört kez tekrarlanmaktadır:

"And olsun ki biz Kuran’ı öğüt almanız için kolaylaştırdık. Öğüt alacak yok mu?" (Kur'an-ı Kerim)

Şengül DEMİR



1429 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı