• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
ANADOLU EBEVEYNİNİN ÇİLELİ İŞİ: ÇOCUK BÜYÜTMEK
29/01/2015
Ödül ve ceza ülkemiz insanının zihninde biraz rüşvet ve işkence çağrışımı da yapar. Bu sebeple pek sempatik bulunmaz. Çoğu uzman sırf bu olumsuz bilinçaltı kodlanma ve bunun ortaya çıkardığı duygusal refleksle bu iki olguya mesafeli durur, hatta tavır alır. Oysa ödül ve cezanın arzu edilen davranışların ortaya çıkarılmasında, istenmeyen davranışların ise ortadan kaldırılmasında ne denli anlamlı sonuçlar verdiği bilimsel bir gerçektir. Bu eğitim psikolojisi ders kitaplarında açıkça işlenir.
 
Ödül - ceza yaklaşımını fıtri bulmayanlar da mevcuttur. Oysa ödül ve ceza en fıtri yaklaşım şeklidir. Cennetten daha büyük ödül, cehennemden daha etkili ceza var mıdır? Bakın Allah dahi biz kullarını sonsuz cennet ödülüyle ve sonsuz cehennem tehdidiyle yönlendirmeye çalışıyor. Ödül ve cezaya aklı, ruhu, ahlaki değer yargıları, sosyal kaygıları vs gelişmiş koskoca insanların dahi ihtiyacı olacak lakin ufacık çocukların olmayacak, bu mümkün mü!
 
Eğitimle çocuk yetiştirmeli ya da manevi eğitimle olmalı derler genelde. Birincisi söz konusu insan davranışları olduğunda eğitim her derdin devası değildir. Öyle olsaydı eğitim alan kimsenin tek bir olumsuz davranış örneği sergilememesi gerekirdi. En azından eğitim her fertte yüzde yüz sonuç vermez. Ve eğitimin arzu edilen sonucu vermesi belli bir zamana bağlıdır. Sadece buna bel bağlandığında nehre su gelene dek kurbağanın gözleri çıkacak demektir.
 
Yine çocuk davranışları bazında baktığımızda dini (manevi) eğitim de gerçekçi ve yeterli değildir. Daha ufacık çocuklar reşit olmadıkları bir evrede dine mükellef midirler ki onları dini eğitimle terbiye etmeye çalışalım! Örneğin 6 yaşında bir çocuk yalan söylediğinde yahut ders çalışmak istemediğinde bunlar günah mı diyeceğiz yani! Ama bu davranışlardan ilki çocuk için henüz günah değildir dinimizce! İkincisi ise hiç günah bile değildir zaten. Öyleyse küçük yaşlardaki çocuklara muhatap olmadıkları ve mükellef bulunmadıkları bir evrede haramdır, günahtır demek yani dini argümanları kullanmak, çocukları vaktinden çok önce dini mükellefiyete muhatap kılmak gerekecektir ki bu bir çok komplikasyona yol açabilecek ciddi bir pedagojik hata olacaktır.
 
Çoğu uzmanın sıklıkla buyurduğu yöntem olan konuşmakla da her sorun hallolmaz. Lafla peynir gemisi yürümez. Hatta her sorunu konuşarak çözmeye çabalamak çoğu durumda en fazla çözümsüzlüğü artırır. Çocukla ana babayı sürekli polemiğe sevk eder, çatışmaya sokar. Her iki tarafı da ruhen, zihnen tüketir. Sorun çocukların davranışlarında ise çözüm ana babanın davranışlarındadır ilkesi bu alandaki en temel prensiplerdendir. Velhasıl hangi açıdan bakılırsa bakılsın ödül ve ceza kaçınılmazdır.
 
Ödül ve cezadan kasıt zaten bir şekilde verilen bir şeyleri daha kurallı bir biçimde vermek, ceza ise çoğu zaman zaten yaptığımız gibi mahrum bırakmak demektir. Hangi ana baba çocuğunu zaten bir şeylerden mahrum bırakmaz ki! Ödül ve cezada yapılan zaten hayatımızda var olan bu iki olguyu biraz daha ilkeli olarak devreye sokmaktır. Ödül ve ceza davranışları ilk başta dış kontrol odaklı bir şekilde kalıba sokar. Davranışlar kalıba girdiğinde ruh da o kalıba uygun bir şekil alır. Çünkü ruh ile beden birbiriyle direkt etkileşim halindedir. Bu iki ana yapı birbiriyle paralel gitmeye eğilimlidir. Böylece başta dış kontrollü yapılan davranışlar bir süre sonra iç kontrol odaklı yapılmaya başlanır. Yani bu davranışlar içselleşir. 
 
Avrupa'da bu sistem çok etkili kullanılır. Batıda çocuk yetiştirme ödül - ceza sistemi bizde ise nasihat etmek / konuşmak üzerine kuruludur. Batıda ana babalar her davranışa uygun ödül ve cezalar belirlemişlerdir. Bunları tıkır tıkır işletirler. Bu yüzden çocuklarıyla her seferinde polemiğe girerek yüz göz olmaz, otoritelerini ve saygınlıklarını yitirmezler. Bizde ise ana babalar her meseleyi konuşmakla, nasihatla (sık tekrar bunaltır ve çocuğu iter), olmadı kıyaslamakla (en temel hatadır), nutuk çekmekle (kafa ütülemek bir bakıma), daha etkili ve güzel cümleler kurmakla (suya kurşun sıkmak demektir), bunlar yetmeyince kızıp bağırmakla (iki tarafı da ruhen örseler), ayrıca dini argümanlarla (gerçekçi değildir) halletmeye çalışır. Bunlarla da olmayınca sinirlenirler, kızıp bağırırlar, çocukla sürekli atışarak, hem çocukları boğarak hem kendileri de yorularak çocuk yetiştirirler.
 
Bizde çocuk yetiştirmek çok zahmetli, ana babaları ruhen tüketen çileli bir iştir. Batıda böyle değildir. Ana baba kılını dahi kıpırdatmaz. Sadece sistemi uygular. Bu iyi işleyen sistem çocukların öğrenmesini, içselleştirmesini kolaylaştırır. Bizdeki sözü edilen çocuk büyütme hatasının temel sebebi geleneksel alışkanlıklarımız ve maluma aykırı şeyler söyleme eğilimi çok baskın olan, bu sebeple bilimsel bir takım temel gerçeklere bile tavır alarak ana babaları böylesine etkili yöntemlerden mahrum kılan bir kısım uzmanlardır.


1536 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı