• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
BİZİ ETKİLİYORSA HASTALIK MIDIR
23/03/2015

ÇOK ETKİLEMESİ HASTALIĞI MI İŞARET EDER

Duygu vb. herhangi bir şeyin şiddeti arttığında niteliği değişmez. Bir tablonun hafifi grip ise şiddetlisi de griptir, kanser değildir.

Aynı şekilde sevginin, özlemin, saygının azı da çoğu da sevgidir, saygıdır, özlemdir. Bu sıkıntı, üzüntü, korku için de böyledir. Azı duygu olanın çoğu hastalık değildir. Bu hastalıklı psikiyatrik kabul hatalı bir felsefeye dayanır. Psikiyatrik sorunlar bilimsel bir olgu değil; felsefi bir kanaattir. Bu nedenle zaten ölçüleri, kriterleri, tanımlamaları vs. zaman içinde sürekli değişir.

Örneğin tecavüze uğrayan birisi bir anda en ağır depresif sürece girer. Neden? Hasta mı olmuştur? Hayır! Onun psikolojisini bir anda allak bullak eden beynindeki anomali vs değildir; tecavüz algısıdır. Bakın etkilenmek için hasta olmak gerekmiyor. Çok etkilenmek hasta olduğumuz anlamına gelmiyor. Psikiyatri ve onun gedikli müdavimi psikoloji kitlelere yalan söylüyor. 

ORTAK BİR DİL VE TEPKİ ŞART...

Psikolojimize karşı doğru temelde inşa olmuş ortak bir dil ve tepki geliştirmeliyiz. Ortak diyorum çünkü hepimiz birbirimizi bir şekilde etkiliyoruz. Bu ortak dil özetle "Ben hasta değilim, dışarıdan anormal gibi görünen ama aslında son derece normal olan, beni etkilemesi sorun olduğuna değil benim yanlış algıma delalet eden, asla savaşmamı gerektirmeyen, günü, vakti gelince zaten gidecek olan, özü düşünce ve duygu olan, sadece bize hastalık olarak ezberletilen haller yaşıyorum" şeklinde yaklaşmak, bu yaklaşımı tekrar tekrar okuyup hissederek içselleştirmektir.

BU ÖRNEK BİLE TEK BAŞINA SEKTÖRÜ ÇÜRÜTMEYE YETİYOR ASLINDA...

Merdiven çıkarken de kalbimiz çarpar ama bundan hiç etkilenmeyiz. Evde yemek yaparken yani adına panik atak dediğimiz zaman kalp çarpınca adeta deliye döneriz. Bunun nedeni kalp çarpıntısı yani belirti değil belirti algımızdır. Birincisindekini bilinçaltımız normal algılarken ötekini "Hastalığım nüksetti" şeklinde yorumlamaktadır. Bilinçaltımız ve beynimiz aslında bu algıya tepki vermektedir.

Sıkıntıların, semptom denen belirtilerin vs. sizi etkilemesinin nedeni bizatihi ortaya çıkması değildir; bilinçaltınızdaki bu "hastalığım nüksetti" algısını / inancını tetiklemesidir. O halde çare bu algının ve inancın değişmesindedir. Psikiyatri geliştikçe bu sorunlar artmaktadır çünkü şu varsa hastalık, bu belirti önemlidir vs dedikleri için bu bilinçaltı algı ve inanç kuvvetlenmektedir.

HASTALIK OLMASAYDI BİZİ ETKİLER MİYDİ DİYENLERE...

13 numarasının uğursuzluğuna inanan birisi 13 numaralı otel odasında sabaha dek uyuyamaz, kan ter içinde kalır. Bu rakamın uğursuzluğuna olan inancı ne kadar kuvvetliyse yaşadığı psikoloji o denli fazla olur. Psikolojik sorunlar işte tıpkı bu örneğe benzer. Psikiyatriye göre bunun sebebi serotonindir. Hayır sorun 13 numara algısıdır. Bakın 13 algısı nasıl da bir anda psikolojiyi allak bullak ediyor. İşte algı ve inanç bu derece belirleyici, önemli... İşte statüko yıllardır bu derece önemli olan bir hususu önemsemiyor, önemsemediği için de adına ruhsal dediği tedaviyi sadece kimyasal ajanlarla yürütüyor.

GEREK STATÜKO GEREKSE TOPLUM BİRBİRİNİ HATALI KODLUYOR...

"Korkma, üzülme, sıkılma" vs. demek beynimiz için dolaylı yoldan "Korku, üzüntü, sıkıntı vs. tehlikelidir, sorun korkmakta / üzülmekte, korkmamaya / üzülmemeye çalış, korkarsan / üzülürsen durum vahim" vb. anlamlara gelir. Bu mesaj biraz fazlaca yaşanan duygulara karşı aşırı bir hassasiyet, abartılı bir koşullanma yaratır. Beyin bunu böyle kodlar... Sonra da kodlandığı yönde etkilenir.

Görüldüğü üzere statükonun duygulara vs yaklaşımı da böylesine sorunludur. O azı duygu olanın çoğu da duygudur ilkesini yok sayar, kendince biraz fazlaca gördüğü doğal duygu durumları hastalık olarak görür. Böylece duygulara, düşüncelere bakışımızı bozarak bunları bizler için durup dururken sorun haline getirir.

Bir süreci sorun / hastalık olarak gördüğümüzde beynimiz  oraya kilitlenir. Beyin kilitlendiği şeyi beslemeye başlar. Bu sebeple zaten etki ve statükonun kapsama alanı genişledikçe sorunlu insan sayısı da hızla artmaktadır.

Kendimize ve çevremize verilecek mesaj "korkma, tedavi ol da hüznünü / korkunu yen" vb. tarzında değil; korkabilirsin / üzülebilirsin, bu gayet normaldir, korka korka yapacaksın, bu mümkündür vb. tarzda olmalıdır. Birbirimizi, çevremizi hatalı mesajlarla yalan yanlış kodluyoruz. Bu işin öncülüğünü ise sorunlardan nemalanan statüko yapıyor.

 



1359 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı