• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
DOSTLAR ALIŞ VERİŞTE GÖRSÜN
02/04/2015
Sırlarımız içimizdeki zehirlerimizdir. Maskelerin arkasında saklı bir yaşam sürerek adeta nefessiz kaldığımız şu dünyada havadan, sudan ve ekmekten sonra en ihtiyacımız olan şey ruhumuzda delikler açarak onu dışarıya akıtan gerçek bir sırdaştır.
 
Çoğumuzun sır algısı sorunludur. "Sırrın var mı" dendiğinde hemen mazi yoklanır, sonra da önemli bir sırrımızın olmadığı söylenir. Bunun nedeni hatalı sır algısıdır.
 
Evet sır deyince hemen hepimiz eskiden yaşadığımız ve genellikle de olumsuz olan anıları / yaşantıları anlarız. Oysa bu algı sır olgusunun sadece bir kısmını kapsar. Esasında sırlarımız sadece geçmişle ilgili yaşanmışlıklardan ibaret değildir; daha fazlası şu anımızla, çoğu da geleceğimizle ilgilidir.
 
Çoğu sır somut yaşanmışlıklardan oluşmaz; büyük çoğunluğu yaşanamamış, saklı, kilitli kalmış duygu, düşünce ve hayallerden meydana gelir. Sır olgusunu sadece geçmişle ilintilendirerek böyle eksik / hatalı algılamak bu önemli zehrin içimizde saklı kalmasına ve ruhumuzu içten içe zehirlemesine yol açar. Bir çok ruhsal sorunun esas nedeni budur; açık bir iletişimden yani hakkıyla deşarj imkanından yoksun kalmamız, sürekli içimizde biriktirmemizdir. İletişim sadece bir anlaşma aracı değildir; en çok bedenin, ruhun deşarj kanalizasyon sistemidir.
 
Sır denilen zehri içimizde saklı tutarak ruhumuza akmasını sağlayan bir diğer husus da paylaşımı konusundaki yanlış inancımızdır. Çoğumuz sırlarımızı en iyi yakın eş ve dostlarımızla paylaşabildiğimizi zannederiz. Böylece tüm sırlarımızı paylaştığımızı sanarak aslında daha önemli, daha gerçek sırları bir gün olsun dışarıya akıtmadan yaşar gideriz.
 
Halbuki insan genel yargının aksine gerçek sırlarını en çok yakınlarıyla, sevdikleriyle, eş ve dostlarıyla paylaşamaz. Örneğin kim bir yakınına, eş, dost ve arkadaşına "Ben şöyle düşünüyorum, şunu istiyorum, şuan aklımdan şunlar şunlar geçiyor, ben aslında toplumca sapıkça bulunan bazı eğilimlere sahibim" diyebilir ki? Kimse diyemez!
 
Esasında en çok bu söyleyemediklerimiz sırdır, en çok bunları en yakınlarımıza söyleyemeyiz! Çünkü insan sadece biyolojik ve psikolojik değil aynı zamanda sosyal bir varlıktır. Kaygıları, korkuları vs. vardır. İnsan maskesini en çok yakınlarına karşı kullanır. Bu yüzden hiç tanımadığı yerde denize rahatlıkla girerken etrafta bir tanıdık gördü mü kendisine çekidüzen verme gereksinimi duyar, hatta rahatsız olur.
 
Sırlarımızın paylaşımına mani olan bir diğer husus kendini kötü hissetme algısıdır. Çoğu insan bazı şeyleri içinde saklı tutunca bunda sorun görmez ancak paylaşınca kendisini nedense çok kötü algılar. Oysa o zaten kendi içindeki şeydir. Ne içimizde olan bizi kötü yapar ne de onu paylaşmak! Yaptığı şey zaten içinde olanı paylaşmaktır.
 
Buradaki kötü hissedişin esas nedeni yaptığı şeyin kötü olması değildir; bunu ilk defa yapıyor oluşudur. Bu hatalı algı nedeniyle bilinç altımızda, sözü edilen türdeki paylaşımların kötü bir şey olduğu yönünde gizli bir inanç inşa olur; bu inanç daha sonraki gerçek paylaşımları engellemeye başlar. Bu sebeple çoğu insan şu hayatta hatalı algı tuğlaları ve yanlış inanç kalıplarıyla ördüğü zindanda mahkumdur. En büyük esaret ruhsal ve zihinsel esarettir.
 
Gerçek sırlarımızın gerçek deşarjı için gerçek manada bir güven esastır. Güven ise öyle kolay tesis edilebilecek bir şey değildir. Aslında psikologluk mesleğinin esas işlevi bence burada gizlidir. Ancak günümüzde psikologluk özentili bir eğilim sonucu psikiyatri pratiğine dönüşmüştür. Hasta, tedavi, terapi bazlı işleyen bu sığ ve yaygın psikologluk algısı / pratiği sözünü ettiğim daha hayati işlevin neredeyse bütünüyle yok olmasına sebep olmuştur.
 
Zaten ayıplama, yargılama, suçlama, dışlama kültürünün çok baskın olduğu bir toplumuz. Bu sosyal gerçeklik maske takma ihtiyacımızı ziyadesiyle artırıcı bir faktördür. Böylece bizi biz yapan esas gerçek yıllar boyu bu maskenin altında kalır. Oradan feryat etmeye başlar. Bu feryadın sesi kiminde panik ataktır, kiminde anlamsız takıntılar, kiminde mutsuzluk, kiminde depresyon elbisesi giymiş sorunlar... Kiminde ani öfkelenmelerdir, kiminde ise ceviz kabuğunu bile doldurmayan meseleler için bile didişmeler...
 
Dedim ya, bir de bahsettiğim deşarj olanakları bulunmayınca ortaya sürekli içine atan / içinde saklı tutan, paylaşması gerekenleri paylaşamayan, patavatsız konuşmayı ya da günlük konularda ileri geri laf etmeyi paylaşmak sanan, bu yüzden ruhu sürekli zehir sağanağı altında felce uğrayan yığınla insanla dolu çevremiz.
 
Bir kadın yabancı bir erkeğe karşı gösterdiği hassasiyeti bir kadın doğumcuya göstermez. Onu erkek, kendini kadın, bu ilişkiyi de etik olmayan bir durum olarak yorumlamaz. Çünkü amellerin niyetlere göre olduğu bilinir. Psikologlar da esasında ruhumuzun kadın doğumcularıdır. Ancak kimse biz psikologlara en mahrem şeylerini göstermek istemez. Böylece nice yardım çabası havanda su dövme kabili manasız bir uğraşıyla sınırlı kalır gider. Bunun sonucu psikolog fayda etmedi inancı olur.
 
Sorgulamadan, peşinen sahip olduğumuz yanlış algılar böyle sürüyle yanlış inançlar yani yeni zindanlar örer ruhumuza. Bunun diğer bir adı dostlar alış verişte görsündür. Bu gibi sebeplerle çoğumuz şu hayatı, evliliği vs dostlar alışverişte görsün tarzında yaşar gideriz.


1238 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı