• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
İBRETLİK BİR OLAY VE HÜSNÜ ZANDAN SAKINMANIN ÖNEMİ
11/05/2015
Hz Muhammed (sav) sadece tebliğiciydi. Bu yüzden zaten unvanı resuldü yani haberciydi / elçiydi. Elçinin bile dindeki tek görevi buyken bugün din adamı diye bir sınıf var ve onların yorumları, algıları, anlayışları, görüşleri bizim dinimiz olmuş! Düşünün ki mezhepler dindeki görüş farklılıklarından doğmuştur. Yani görüşler din olmuştur. Buradan şu sonuç çıkıyor: Din adamı sınıfının dindeki rolü peygamberimizden bile çok öte! Peygamber bile sadece aldığını aldığı gibi aktaran bir elçi, onlar ise tevil ediyor, tefsir yapıyor, içtihatta bulunuyor vs...

Din kaynağından değil de aracı bir sınıftan öğrenildiğinde ister istemez bu sınıf yüceliyor, bu kişilerle ilgili bambaşka algılar oluşuyor. Kur'an "Övgü sadece Allah'adır" dediği halde bunlara da din hususunda övgü başlıyor. Efendi hazretleri, yüce efendimiz, mübarek, kutlu şahıs vs deniyor en basitinden! Ardından bu ifadelere uygun eğilimler, yönelişler oluşuyor ruhlarda!

Bugünlerde tanınmış bir "hoca"nın youtubeda kaseti dolaşıyor. 15 yıllık müridine tecavüz eden bu şahıs ayrıca söz konusu kadının kızına da aynı şeyi yapıyor. Hem de ramazan günü, oruçlu olduğu halde! Baba bu hocanın "dava"sına olan sadakat yüzünden ölmüş, konuşmadan bu anlaşılıyor.
 
Kadın ve kız hocaya "Biz sana emanettik" diyor. "Emanete muamele bu mu olmalıydı" diye konuşuyor, kendince telefonda hesap sormaya çalışıyor. Hoca hiçbir şey yokmuş modunda, "evladım, kızım" demeye, abi, dede, hoca, büyük alim pozunu oynamaya devam ediyor. Bir insan düşünün ki tecavüz ettiği bir kişiye hiç yüzü kızarmadan evladım diyebiliyor, bunu yaparken en ufak bir rahatsızlık gözlenmiyor.
 
Din, din adamı aracılığıyla öğrenildiğinde dine duyulan saygı, itimat, haşyet ister istemez bu aracılara da yöneliyor. Bu nedenle gözler perdeleniyor, en aleni yanlışlar bile görülemez oluyor. Kişi ben peygamberim dese bile bunda kötü niyet aranmıyor, zahire bakılmamalı vb anlayışlarla bu kişilere güven duyulmaya devam ediliyor. Hatta bu zırvaya gönülden inananlar dahi çıkıyor içlerinden! Bu iddia dinle çelişse bile üstelik!
 
Dini yapılar oluşturdukları tek taraflı telkin ortamı ile zihinlerde büyü etkisi yaratıyor. Telkin zihnin sistematiğini bozuyor. Kişiler hem göremez hem görseler bile kabul edemez hem de sorgulayamaz hale geliyorlar. Dışarıdan ilk bakışta bile yanlış olduğu çok açık olan hususlar içeriden bakınca gayet normal ve doğru olgularmış gibi algılanmaya başlanıyor. Kişi bu yapı içinde, bir kere yücelttiği ve tabi olduğu şahsa gözüyle görse dahi bazı şeyleri yakıştıramıyor artık.
 
Düşünün ki kadın "15 yılımızı, maddi - manevi her şeyimizi verdik" dediği, bu derece gözünde yücelttiği şahsın tecavüzüne uğruyor, ancak hala uyanmıyor, muhtemelen bunu o sapık hocanın lehine tevil ediyor, kızının hala ilgili kişiyle görüşmesine müsaade edebiliyor. "Bana yaptı ama ona yapmaz, bir kere nefse uydu, anlık bir olaydı" anlayışı ile kendisini belli eden patolojik bir hüsnü zan söz konusu oluyor. Konuşmadan böyle bir mesaj da çıkıyor.
 
Böylesine azgınlaşmış bir sapığın 15 yıl boyunca başka açıklarının görülmemesi mümkün mü! Ancak dedim ya, böyle kapalı dini yapıların içerisinde bunlar sahiden görülemiyor. Çünkü alınan telkinle gözlere perde iniyor. Belli kişilere aşk derecesinde bağlı oldukları için gözleri kör oluyor. Aklı kullanmak, sorgulamak asla mümkün olmuyor. Oysa Allah sık sık aklı kullanmayı, sorgulamayı tavsiye ediyor. Sırf bu sebeple bile, sırf bu ayette emredilene mani olması nedeniyle dahi bu tür dini oluşumlara uzak durmak gerekiyor.
 
Bu olayda şahsın adının önemi yok! Olayı sadece ilgili şahsa indirgemek, sadece onu kötülemek asıl resmi görmezden gelmek olur. "Vay sapık" demek işin en kolayı! Bu vaka hasbelkader ortaya çıkan sadece! Allah bilir birebir böyle ya da buna o yahut bu açıdan benzeyen ne trajediler yaşanıyor ancak bunlar, toplumsal baskı vb sebeplerle üstü kapatılıyor, kırılan kol misali yen içinde kalmaya devam ediyor.
 
Kim bilir etrafında pervane olduğumuz kaç kişiyi hiç kaseti çıkmayacağı için tanıyamayacak ve peşinde pervane olup dönmeye devam edeceğiz. Hatta belki de günün birinde adına şeriat denilerek kutsallık izafe edilmiş bir rejim kurulacak! Belki de sırf zahirleri sağlam, yaşantıları takva, ilimleri derin kişiler oldukları için ve o ana kadar da bir kasetleri çıkmadığından dolayı bizi din adına bu tipler yönetecekler! Bu kişilerin idare edeceği yönetimin adı da şerri yani İslami olacak! İslama duyulan saygıdan ve oluşturulan baskıcı yapıdan ötürü bu rejimi asla eleştiremeyeceğiz.
 
Bu kişinin kaseti çıkmasaydı biz bu kişiyi böyle tanıyor olmayacak mıydık? Öyleyse şuan için bir kaseti çıkmadığı için düzgün bilerek hüsnü zan beslediğimiz kimseler yok mudur? İşte sırf bu olasılık sebebiyle bile zahire aldanmamalı, kimseyi yüceltmemeliyiz, kimseye tabi olmamalıyız! İşte sadece bu sebeple dahi böylelerinin elinin değebileceği yapılar asla dini, şerri vs olamaz!
 
Demek ki insanın iç dünyasını bilemiyoruz! Sadece zahire göre hükmetmek ise yanıltıyor. İçini bilemeyeceğimiz kişilere tabi olmak, onları kutsamak, onları dinde makbul kişiler olarak görerek hayatımızda söz ve yetki sahibi kılmak ne kadar doğru!
 
Ahmet'i tanıyıp hüsnü zan iyidir mantığıyla Mehmet'e aynı konuda kredi tanımaya devam etmek akılcı bir tutum değildir. Bu bilinenin aksine dini bir tutum da değildir. Zan gerçekte kıymet ifade etmez. Bunu Kur'an söyler. Bu zanna hüsnü zan dediğimiz zan türü de dahildir. Müslüman aynı delikten iki kere ısırılmaz. Ahmet'i tanıdığı halde Mehmet'e körü körüne obsiyon tanımaya ve körü körüne tabi olmaya devam etmemeliyiz.
 
Her türlü zandan sakınmalı, "hüsnü" olanı da dahil hiçbir zan ile hüküm vermemeliyiz. Zannın iyisi kötüsü, azı çoğu olmaz; zan zandır. Ve zan Kur'ana göre gerçekte asla bir kıymet ifade etmez. Allah "İnsanoğlu şüphesiz ki nankördür" diyor! Bakın hüsnü zan beslemiyor kuluna! Bizim için ölçü neden bu değil de kendimizi hüsnü zan esastır diye bile bile aldatıyoruz!
 
Ben onca şeyden sonra haklı olarak içinden emin olamayacağım hiç bir kimse hakkında sadece dışına bakarak hüsnü zan beslemiyorum artık! Bana artık kimse bu göz göre göre aldanış oyununu hüsnü zan diyerek makbul ve dini bir tutummuş gibi yutturamaz bu saatten sonra! Artık bu işin ne hüsnüsü kaldı ne de zannı! Din adına aldatılmaktan, din namına hayal kırıklığına uğramaktan yorulmuş bezgin yüreğimle hiç olmazsa yaratıcıya olan inancımı da yitirmeme, hiç olmazsa onu yaşatabilme adına Allah'tan başka ilah, Kur'andan başka da dini kaynak / kitap tanımıyorum artık!

Allah diyor zandan sakının! Müslüman diyor hüsnü zan iyidir.

 



1270 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı