• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
ZAN VE TAHMİNLERİNİ İNDİRELENE ORTAK EDENLER
26/06/2015
Radyo 7'de Cevat Akşit hoca fetva veriyor:
 
81 gram altının varsa üzerinden 1 yıl geçmişse 40 /1'i zekat olarak verilir. 
 
Oysa bu konuda Allah'ın hükmü o kadar net ve kesin ki:
 
"Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz; (2/219)
 
Bu ayet kimedir?
 
Bu ayet ne hakkındadır?
 
Öyleyse nereden çıkıyor; kırkta bir, üzerinden bir sene geçmesi gerekiyor türü hükümler? Kur'ana göre hükmün tek kaynağı Allah değil miydi?
 
Allah elçisine bile sürekli "de ki" derken, bir soru sorulduğunda bunu elçisinin nefsine bırakmazken, ne diyeceğini elçisine bizzat kendisi söylerken (aksi hükmün kaynağını ikilemek olurdu) bunlar nasıl oluyor da kendileri tek söz sahibinin Allah olduğu bir dinde hüküm verebiliyorlar? Bu beşer ürünü olan hükümler nasıl ilahi sayılabiliyor, nasıl din olabiliyor?
 
"Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmez ise işte onlar kafirlerin ta kendisidir" demiyor mu Kur'an? (Maide 47)
Burada hoca indirilenle (vahiyle) mi hükmediyor yoksa Allah'ın "Kahrolsun, o 'zan ve tahminle yalan söyleyenler" (Zariyat 10) derken tehdit ettiği bir yol olan kuruntularıyla mı?
 
Gelenek böyle onlarca meselede indirilenle hükmetmediği halde hükmetmeyenleri hep uzakta, kendileri dışında, sürekli laik rejimde vs aramıştır. Böylece asıl indirilenle hükmetmeyenler kendileri oldukları halde bunu sürekli gizlemişlerdir.
 
Bu geleneğe göre Allah'ın affetmeyeceği tek günah kul hakkıdır. Oysa Kur'ana göre Allah'ın affetmeyeceğini söylediği tek günah şirktir. Gelenek bu gerçeği bile çarpıtmıştır. Gelenek Allah'ın en önemsediği şirk mevzusuna en az yer vermiştir. Üstüne şirki büyük şirk - küçük şirk diye ayırmış, böylece şirkin önemli bir kısmına basit ve önemsiz muamelesi çekmiştir. Gelenek şirkin hakkıyla öğrenilmesinden hep kaçınmıştır.
 
Yine bir başka ünlü hoca dinde evlenmek için bir yaş sınırı olmadığını, 4,5,6,7 den 70-80'e kadar her yaş kişiyle dinen evlilik kurulabileceğini anlatıyor. Bunu söylerken ki rahatlığı, özgüveni ve kendinden emin hali ibret verici!
 
Bu akla durgunluk veren, dinimizi akıl ve bilim dışı bir hurafe ve ilkel bir olgu gibi göstererek sürekli eleştirilere malzeme haline getiren, sevdirmeyip nefret ettiren, çoğu kişinin imanına zarar veren manzaralar hüküm sadece Allah'a ait olmayıp da zan kaynak olunca dinin ne hale geldiğinin açık birer ispatıdır.
 
Bu tablolar falan yahut filan hocanın şahsi hataları değildir. Bu onların da içinde bulunduğu daha genel bir resmin ufacık bir görüntüsüdür, yansımasıdır sadece. Dolayısı ile çoğu kişinin yaptığı gibi sadece Ahmet'i suçlayarak, en fazla Mehmet'i ayıplayarak bir yere varılamaz. Üstelik bu tutum meseleyi şahıslarla ilgili istisna bir mesele gibi gösterir, böylece asıl resmi yani bütünü görmemizi engeller.
 
Aslında bu gibi somut örnek olarak önümüze çıkan kişiler inandıkları dini açık yüreklilikle savunan kişilerdir. Oysa geleneksel dinde çoğunluk bu görüştedir. Çünkü çoğunluğa göre dinin kaynağı sadece Kur'an değildir. Çoğunluğa göre rivayet kültürü ve ulema görüşleri de dinin kaynağıdır Sorun burasıdır. Dolayısı ile mücadele edilmesi gereken nokta da burasıdır. Zan kaynak olunca hurafenin din olması kaçınılmazdır. Hurafe din olunca bunu birilerinin çıkıp anlatması gayet doğal olacaktır. Nitekim de öyledir.
 
Geleneğin tüm hatalarının en başında gelen sebep geçmişi kutsallaştırması, onların yanılmış olabileceğine ihtimal vermemesidir. Bunu yaparken çoğunluğu ve ilmi ölçü almasıdır. Yani din algısının akıl ve muhakeme yoluyla sorgulanmaması, peşinen "Bu kadar kişi, bunca alim yanılmış olamaz" kabulü içine girilmesidir.
 
Oysa çoğunluk yanlışın ve doğrunun ölçüsü olsaydı en hak yolda Budistlerle Hinduların olması gerekirdi. Kaldı ki Budistlerin ve Hinduların içindeki alim (bilen insan) sayısı hiç de az değildir.
 
Zaten bu hakikatin böyle olduğunu açıkça Allah söylüyor: "Onlara: 'Allah'ın indirdiğine uyun' denilince, 'Hayır, atalarımızı yapar bulduğumuz şeye uyarız' derler; ya ataları bir şey akledemeyen ve doğru olmayan kimseler idiyseler? " der. (Bakara 170)
 
Bakın Allah'ın indirdiğine uyulması isteniyor. İndirdiğine ve... denmiyor, yanına başka kaynaklar konmuyor. Bu ilgili tüm ayetlerde böyledir. Gelenek ise din indirilen olduğu halde rivayet kültürünü ve ulema görüşlerini de kaynak kabul ediyor. Bunlar indirilen olmadığı halde! İndirilen sadece vahiy, yani sadece Kur'an olduğu halde! Üstüne Allah vahiyle birlikte bugün dininizi kemale erdirdim, kamil manada tamamladım buyurduğu halde üstelik!
 
Gelenek dinin vahiyle tamam olduğuna inanmıyor, çünkü gelenek dinin sadece vahiyle eksik kalacağına iman ediyor.
 
İşin bir ilginç yanı da böyle onlarca ayeti açıkça ama zımni bir metot olan yok sayma yöntemiyle inkar ettikleri halde kendilerinin dinden çıktıklarını kabul etmemeleri, ona buna hala yüksek bir şevkle, şaşırtıcı bir rahatlıkla ve özgüvenle din iman dersi vermeye devam etmeleri!

Bu tutumun anlamı zan ve tahminlerini (kuruntularını) vahye ortak edinmektir. Bunun daha da açık anlamı nefisleri ilah (hüküm mercisi) edinmektir.


882 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı