• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
BİZLER BİRER TAKINTI HASTASI MIYIZ YA DA BU İŞİN ARKASINDA BİR ÇAPANOĞLU MU VAR
18/10/2015
Malum, yıllardır alanımızdaki yalanları, sömürü ve suistimalleri yazdım, bunları gündeme getirmeye çalıştım. Şimdilerde ise dini sahadaki başka bir vahamete dikkatleri çekmeye çalışıyorum. Her zaman söylüyorum, bu mücadeleyi dindar birisi olduğum için değil; hem mesleki hem insani hem de itikadi sorumluluk duygumun bir gereği olarak veriyorum!
 
Çoğu kişi beni, bizleri takıntılı kişiler zannediyor. "Ne var bu meselede, niye ikide bir din sadece vahiydir şeklinde iletiler paylaşıp duruyorsunuz" diyorlar.

Çünkü çoğuna göre bir şeyi çok sık tekrar ederseniz ya hastasınızdır ya da bu işin içinde bit yeniği, arkasında ise bir çapanoğlu falan vardır. 

Kafamıza yatmayanı dış mihraklara bağlamak toplumsal huyumuzdur zaten! Kimse bu mesele belki de çok önemli de ben farkında değilim diye düşünmez genelde! 

Oysa din sadece vahiydir meselesi son derece hayatidir. Dinin kaynağı sadece vahiy olduğunda ortaya çıkan din ile ayrıca rivayetler ve ulema görüşlerinden meydana gelen bir üçleme olduğunda ortaya çıkan din asla bir ve aynı değildir.

Dinin sadece vahiy olması durumunda ortaya tevhit, dinin kaynağı vahiy + rivayetler + ulema görüşleri üçlemesi olduğunda ortaya çıkan ise şirktir. Bu bile başlı başına bir sebeptir konuyu fazlasıyla gündemde tutmak için çünkü şirk Allah'ın asla affetmeyeceğini beyan buyurduğu, ayrıca tüm amelleri ifsat edip boşa çıkaran büyük bir zulümdür. Kur'an da aslında bir şirk toplumuna gelmiştir.

Din sadece vahiy olduğunda dinde zorlama yoktur anlayışı temel prensip olurken dinin kaynağı üç olduğunda dinde baskı ve zorlama din haline gelmektedir. Tek başına bu faktörün dahi yığınla toplumsal komplikasyonu söz konusudur. Bakın bugünlerde İran'da bir kişi dini gelenekten farklı algıladığı için idam edilmek üzeredir. Tarihte de bu konuda ne acılar yaşanmıştır. Bu mesele adalet ve zulüm arasındaki ince çizgidir. Bu mesele indirilenle hükmetme yahut beşeri zan kaynaklarıyla hükmetme meselesidir. 

Biri dini sadece Allah'a özgülüyor, dini sadece tek sahibine ait kılıyor; öteki beşeri zan kaynaklarını da din haline getiriyor, böylece dinin içine bir çok zan, yalan, sömürü, yalan, dolan, hurafe ve bid'at sokuyor. 

Din sadece vahiy olduğunda kolay, sevdiren, barışçıl, hoşgörülü bir din ortaya çıkarken dinin kaynağı üç olduğunda zor, detaylı, aşırı teknik, aracılara bizi muhtaç kılan, böylece yığınla sömürüye kapı açan, dışlayıcı, tekfirci, baskıcı, gerici bir din anlayışı kitlelerin dini ve felsefesi haline gelmektedir.

Bu sonucu bile tek başına koca bir ulusun hatta koca bir ümmetin beşeri talihini ve toplumsal kaderini belirleyecek kadar hayati bir meseledir. Sözgelimi din sadece vahiy olarak görülmediği, ulema da dinde söz sahibi olduğu için verdiği bir matbaa haramdır fetvası milletimizin matbaayla yani ilim ve irfanla tanışmasını 300 yıl geciktirmiştir. Bakın bu dinin kaynağı nedir meselesinin en bariz sonuçlarından sadece birisidir!

Dinin kaynağı Müslümanlığın genetiğini, dindarlığın genetiğini belirleyen hayati bir meseledir. Dindarlığın şeklini sadece vahiy belirlediğinde ortaya çıkacak olan dindarlık tipi ile dinin kaynağı üç olduğunda ortaya çıkan dindarlık tipi de asla bir ve aynı değildir. 

Velhasıl dinin sadece vahiy olup olmadığı meselesi son derece önemlidir, din işinin bam telidir. 

Bu konuya basit bir takıntı meselesi olarak bakmak işin bu ve benzeri yönlerine fakıf olmamaktan kaynaklanır.

 

Ben psikiyatrik sorunlar hastalık değildir, bozukluktur dediğimde, bu noktaya ilk defa vurgu yapmaya başladığımda da benzer eleştiriler gelmişti. "Hocam abartıyorsunuz, sorun var mı var, hastalık olsa ne bozukluk olsa ne" demişlerdi. Görünüşte ne kadar doğru bir yaklaşım, değil mi! Oysa bu karşı çıkış da bilgi eksikliğinden kaynaklanıyordu. Bilgi eksik yahut yanlış olduğunda zihnin çıkarımları da sağlıksız ve yanlış oluyor. Çünkü beyin düşünme ve akletme sürecinde bilgileri ham madde olarak kullanıyor. Dolayısı ile de girdi yanlış olunca çıkan zihinsel ürünler de hatalı oluyor.

Oysa bir sorunu nasıl tanımladığınız çok önemlidir. Bir soruna terör sorunu olarak baktığınızda farklı bir mücadele, siyasi sorun olarak baktığınızda ortaya daha farklı bir yaklaşım çıkacaktır. Örneğin terör sorunu dediğinizde silahlı karşılık verecek, siyasi sorun olarak tanımladığınızda siyasi çareleri devreye sokacaksınızdır. Tanımlama yaklaşım belirler. Bir sorunu grip olarak tanımladığınızda başka bir tedavi girer devreye; kanser olarak tanımladığınızda daha başka tedaviler gelir gündeme! Bozukluk dediğinizde başka, örneğin psikososyal yaklaşımlar gündeme gelir; hastalık dediğinizde medikal tedaviler geçer baş köşeye! Tıpkı bunlar gibi!

Aynı şekilde din sadece vahiydir dendiğinde ortaya çıkacak olan dini, bireysel, toplumsal vb sonuçlarla dinin kaynağı üçtür dediğinizde ortaya çıkacak olan sonuçlar birbirinden oldukça farklıdır.

Dolayısı ile bu konuya bundan sonra bu gözle bakılmasında, bu hayati ayrım noktasına yaptığımız ısrarlı vurgunun bu şekilde okunmasında fayda olacaktır.

 



1124 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı