• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
KENDİLERİ KURTULMUŞ OLUP BİZE ÖĞÜT VERENLER
06/09/2016
Kork Allah'tan korkmayandan, Allah korkusu şart, Allahtan korkmaz herif... 
 
Hep Allah korkusu üzerine inşa edilmiş zihinler! Bir cok ismi olduğu halde kartvizitine rahman ve rahim diye yazmış bir Allah'tan bahsederken sitemimiz kork Allah'i sevmeyenden, Allah sevgisi şart, Allah'i sevmez herif şeklinde olmaliydi! Sevginin bağlayiciligi korkununkinden kat kat fazladir! Bir Batili yanlis yapan bir cocugu Allah korkusuyla degil, Allah'in kendisine olan sevgisini yitirmemesi gerektigi soylemiyle terbiye eder! Insan ruhu korktugu kisilere karsi hep bir gizli isyan duygusu barindirir! Korku yuzeysel itaatlere, samimiyetsiz bagliliklara yol acar! Itaatin hakiki olani ancak sevgi iliskisi uzerinden kurulur!
 
Kork Allah'tan korkmayandan derler! Oysa yeryuzundeki acilarin onemli bir bolumu, her devirde, Allah'tan korkan, dolayisiyla Allahi sevmeyen insanlar eliyle vuku bulur! Insanlar korktuklari kisileri gercekte sevemezler, sadece seviyor gorunurler! O'nu seven onun yarattigi insani sevmez mi? Bir insani seven onun yaşadigi sehri bile seviyorsa bir yaratani seven onun eseri olan bir cana nasil hor davranabilir!

Allah adina bir insana inanci icin vs kaba, kirici ve hor davranan kimse lisani hal diliyle ben Allahi sevmiyorum diyordur esasinda, bu duygusunu ifşa ediyordur! Sevgi barindirmayan bir korku bencil bir korkudur! Sirf bana zarar vetmesin niyeti tasiyan boyle sevgisiz bir korkunun ise kiymeti yoktur. Sevgide karşılık yoktur, oysa korku duygusu karşılık beklentisi üzerine kurulur. Cennete koysun ya da cehennemde yakmasın beklentisi üzerine!

Hep kul hakkı derler! Bunu da birinin hakkını alenen çalmak olarak algılarlar. En büyük kul haklarından birisi de bir insanı sadece inancından ibaret görerek toptan yargılamak, toptan mahkum etmek, kişiliğinin tamamını hedef alarak değersizleştirmektir.

Bir çocuk herhangi bir konuda yanlış yaptığında bunu onun bir davranışıyla ilgili sınırlı bir hata olarak görmeyen, kişiliğinin tamamını hedef alıp çocuğun bütününü cezalandıran bizim gibi kültürler bu patolojik alışkanlıklarının doğal bir uzantısı olarak alışkanlığa dönüşmüş böyle yığınla kul hakkı ihlalleriyle doludur. Kul hakkı, dikkat edin! Müslüman hakkı değil! Kul hakkı yani insanın insan olmaktan doğan haklarının ihlali!

Oysa bir insanı insan yapan belki bin tane yönü vardır; inanç, itikat bu yönlerinden sadece birisidir. Bir insan bin parçadan meydana geliyorsa bir iki parçası sadece inanç ve itikattır. Bu bir iki parça için koca bütünü hedef almak, en azından psikolojik yoldan bütünü cezalandırmak adaletsizliklerin en büyüklerindendir. Adaletsizlik haksızlık demektir. Her haksızlık ise aynı zamanda bir zulüm anlamına gelir.

Evet... Bu bir iki yöne bakarak geri kalan tüm hasletleri yok saymak / değersiz görmek, bu bir iki yön uğruna kişinin tüm benliğini, benliğini oluşturan bütün öğeleri değersiz görmek kul haklarının en büyüklerindendir.

Sadece trafikteki kural ihlallerimiz, araç sollarken, arabaya yahut yayaya yol vermezken, acele ederkenki haksız tutumlarımız, birbirimize sabahtan akşama gösterdiğimiz saygısız tavırlarımız nedeniyle değil; bu şekildeki ihlaller nedeniyle tonlarca veballe yüklüyüz her birimiz!

Birbirimizi ne kolay yargılıyoruz! Din algımızı din gerçeğinin kendisi zannediyoruz! Algımızı gerçek sanıyoruz! İnanıyorsak en doğru yolda kendimizi görüyoruz! Kendimizden başka kimseye en ufak bir haklılık payı vermiyoruz! Bağnazız, çünkü düşünmeden iman ediyoruz! Düşünmeden inanmanın bağnazlar yarattığını bir türlü göremiyoruz! Bu toplumda doğduğumuz için Müslüman olduğumuzu, başka bir ülkede doğsaydık başka bir dinin koyu bir müntesibi olacağımızı akıl edemiyoruz! Kendi seçmediğimiz bir itikat için kendimizden başka herkesi yargılıyoruz! Oysa bu itikat bizim itikadımız değildir! Çünkü bizim tercihimiz olmayan bir şey bize ait olabilir mi! Bize ait olmayan için bir kaşık suda fırtınalar koparıyoruz! Dünya üzerinde kendilerini en doğru yolda gören en az bir milyon fırka olduğunu bir kere olsun düşünmüyoruz!

Oysa inanç, itikat vb konuların yargı makamı sadece Allah'tır. Allah'tan ne kolay rol çalıyoruz! O'na; tek sahibinin kendisi olduğu bir alanda, yani dinde söz söyleme, hüküm verme gibi yetkileri konusunda nice kişileri ortak ettiğimiz yetmezmiş gibi kendimiz de kulları yargılama / hesaba çekme yetkisine ortak olmaya kalkışıyoruz! Allah var ise, şirk de Allah'ın en illet olduğu ve koşanların üzerine pislik yağdıracağını vaat ettiği büyük bir bela ise böylesi insanlardan kurulu toplumlarda huzur, sevgi, barış, kardeşlik olur mu!

Namaz kılmayanı neredeyse azarlıyoruz! Bir günahı olanın anında tepesine çullanıyoruz! Kendimizi ne kolay temize çıkarıyoruz bu şekilde! Oysa bunu yapanlar IŞİD pazarda cariye satarken yardıma koşmadı, cihada gitmedi mesela! Ama bu onların nazarında önemli değildir! Namazları vardır, zikirleri vardır, giyim kuşamları vardır... Kendileri şehit olmanın kıymetini anlatırlar sözgelimi; lakin şehit olmak için koşanlar arasında hiçbir zaman ön safta göremezsiniz kendilerini! Mesela darbe olur fakat tankın önüne yattıklarına şahit olamazsınız! Irak'ta bir milyon kişi katledilirken sokağa çıkıp da tek bir sosyal tepki verdikleri bile görülmez!

Lakin bunlar yargılar toplumu; namaz kılmadıkları, başlarını örtmedikleri, laik vs oldukları için! İçki, Atatürk, demokrasi, laiklik, baş açıklığı, Noel en illet oldukları şeydir! Bunları hiçbir hayırlı işte öncü olarak göremezsiniz. Örneğin tek bir yetime sahip çıkmazlar, hatta yetimin, fakir fukaranın hakkını toplar, zaten holdingleşmiş olan cemaat yahut tarikat merkezlerine aktarırlar. Bir sosyal sorumluluk projesi yürütmezler. Sadece üst perdeden konuşur, buyurgan bir dille nutuk verir, kendileri kurtulmuş gibi bir ruh haliyle, adeta azarlar gibi bir üslupla din adına hesaba çekerler.

Bunlar çevrelerinden topladıklarını çevrelerine dağıtmak yerine tek bir merkezde yığarak en ufak bir iyiliğe bile mani olurlar. Fakir fukaranın hakkıyla aynı mahalleye dördüncü camiyi dikerler. Senede bir kurban keser, onun etini dahi konu komşusundan esirger, ya lokal fırka merkezlerinde biriktirir ya da ta fizana gönderirler. Ama dedim ya, toplumu, geneli, hepimizi yine Allah adına bunlar yargılarlar. Hem de çoğu zaman azarlar gibi! Bunalr kendilerini müstağni gören, kendilerini çaktırmadan Allah'ın vekili konumuna yükseltmiş din bezirganlarıdır.

Bunlar kendilerini ilahlaştırmış, Allah'ın yargı makamına ortak olmuş, kendilerini unutup ona buna din üzerinden ahkam kesen riyakarlardır aslında! Fakat toplumlar bunları din işinin takva erleri, din işinin ulu önderleri olarak görmeye, onlar karşısında kendilerini ,insanlık onurlarını ezmeye devam ederler.



916 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı