VAZGEÇEMEDİKLERİ ORTAK TUTKULARI: TEFSİR

Site Bilgi Panosu

“Eğer bir şey öğrenebileceksem en kötü düşmanımı dinlemek için yirmi mil yürürüm.” Gottfried Leibniz

Önerilen Linkler

Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net

VAZGEÇEMEDİKLERİ ORTAK TUTKULARI: TEFSİR

08/10/2016

Zannı din edinen gelenekçilerle sadece Kur'an diyenlerin birlikte ittifak ettikleri, asla vazgeçemedikleri bir şey var: Tefsir!

"Bu öyle bir kitaptır ki, âyetleri muhkem kılınmış, sonra da her şeyden haberdar olan hikmet sahibi Allah tarafından âyetleri ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Bu, Allah'tan başkasına kulluk etmemeniz içindir" (Hud 1-2)

En önemli ortak noktaları bu ayetin iki kesimin de pek umurunda olmaması!

Benim de içinde yer aldığım sadece vahiy diyenler de sütten çıkmış ak kaşık değil, onların da bir hilei şerriyesi var! Bazı ayetleri anlamak için bazı ayetleri bilmek şart diyorlar! Yani ayeti ayetle tefsir ediyorlarmış! Sanki bu tefsir olmuş olmuyor! Bu da açıklamak değil sanki! Sanki mesele sadece neyi neyle açıkladığınız! Hani kitap apaçıktı? Sadece Alla açıklardı hani? Ayeti ayetle de açıklasanız sonuçta açıklama yapıyorsunuz! Apaçık denilen kitabı açıklamaya çalışıyorsunuz!

Tamam da madem öyle, sadece bu yöndeki ayetleri tefsir etsenize öyleyse, niye başından sonuna saatlerce tüm ayetleri tefsir ediyorsunuz? Tüm ayetlerin açıklaması başka ayetlerin içinde mi? Hiç açık, tek başına anlaşılır ayet yok mu?

İkincisi bir ayetin anlamı başka ayetin içinde saklıysa kitap yine açık olmamış olmuyor mu? Bırakın artık şu kitaba direkt yahut dolaylı yoldan zor, kapalı muamelesi çekmeyi! Bırakın artık şu kitap üzerinde insanlarda; üzerinde saatlerce çalışılırsa ancak anlaşılabilen derin bir akademik eser algısı inşa etmeyi!

Kullar üzerinde din adına otorite kurmak, kurulmuş otoriteyi muhafaza etmek için hiç olmazsa tefsir kalmalı, başka türlü ne ayrıcalıkları kalacak! Masaya kurulmak, karşılarına milleti dizmek başka türlü mümkün mü! Klasik şeyhler yerde oturur, müritlerini dizüstü dizerlerdi karşılarına! Ceketli gömlekli modern şeyhler ise masaya oturuyor, sandalye üzerine diziyor! Yıllarını bu işe vermişler, emeklerine yazık değil mi!

Bitmediler gitti! Eskiye karşı çıkarmış gibi yapıyor, yine aynı kulağı sadece farklı yönden gösteriyorlar. Düşmediler gitti dinin yakasından! Yahu sadece vahyi tebliğ edin! Elçi gibi! Bırakın Allah hak edene, hidayet nasibi olana anlaması gerekiyorsa anlamayı nasip eder! Bırakın anlama işini Allah halletsin! Anlayamadıklarımız olursa da affeder. Bilemediklerimizden sorumlu tutacak değil ya!

Tefsir devreye girdiğinde hocaların görüşü din haline geliyor. Yine arada, dini meslek edinmiş bir aracı sınıfa muhtaç kalıyoruz!

Dini sadece tebliğ edin! Harfi harfine! Motomot! Gerisini Allah'a bırakın, çekilin aradan!

Şahsen ben masasına kurulmuş, üst perdeden apaçık ayetleri açıklayan, sabahtan akşama vahiy üzerinde vakit tüketen, dini meslek kapısı edinmiş bir din adamı görmek istemiyorum artık!

Vahiy ta Hz. Osman devrinde kitap haline getirildi! Bunu peygamber yapmadı! Unuttu mu? İhmal mi etti? Hayır! Çünkü kitap olması çok da önemli değildi! Önemli olan içindeki mesajdı! Verin bu mesajı, çekilin sonra aradan!

500 sene önce kaç basılı Kur'an vardı? Demek ki kitap olması ve herkesin önünde bulunması şart değil!

Kur'an herkes tarafından okunması, sürekli okunması gereken bir kitap olsaydı Allah matbaayı 1400 sene önce yaratırdı!

Demek bu gerekmiyor! Demek içindeki mesajı bir, taş çatlasın iki sefer işitmek kafi! İşittik işte! İşitmeyen mi kaldı! Derdiniz ne? Bitir başa dön yine oku! Oku, olmadı, bir daha oku! Sabah akşam oku! Dini meslek edindikleri yetmedi, kitap okumayı, apaçık vahiy üzerinde saatler tüketmeyi meslek haline getirdiler bu sefer de! Kur'an kendisini iş edinen miskinler üretme aracı değildir.

Allah'ın kitabını maddi yahut manevi kazanç kapısı yapmaktan bir türlü vazgeçemediler, vazgeçeceğe de hiç benzemiyorlar! Cübbeyi çıkarıyor, takım elbiseyle karşımıza çıkıyorlar! Bazı şeyler değişiyor gibi görünse de aslında hiç de bir şey değişmiyor!

KUR'AN DERSLERİ

Kitabı okumayı amel edinmekten kitabı hayata taşımaya vakit bırakmayan kişilere hoca denir! İslamoğlu, Okuyan hoca gibi! Düzenli Kur'an derslerine katılsanız mesajı hayata aksettirmek için iki, üç saatiniz ancak kalır! Kendilerine ne kadar zaman kalır, onu bilemiyorum işte! Allah ilk ayette OKU demiş ya! Sabah akşam aynı kitabı okuyup duruyorlar! Ya bu kitap sahiden anlaşılmayan bir kitap ya da siz öğüdü alıp uygulamak için koşmak yerine dönüp dolaşıp aynı öğüdü işitmeyi çok seviyorsunuz!

Yorum Yaz

894 kez okundu. Yazarlar