• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
NELER YAPTIM (31.01.2017)
01/02/2017
Kendi alanımda da çoğu şeyi ilk defa söylemek bana nasip oldu! En basitinden "Bizim alanda bozukluk var, hastalık yok, halkı bozukluğa hastalık diyerek aldatıyorlar, insanlarda durduk yere ben hastayım algısı yaratıyorlar, böylece hem süreci uzatıyorlar hem de alakasız tıbbi tedavileri devreye sokarak tedavi niteliğini düşürüyorlar, bu alana elini veren kolunu kaptırıyor" dedim. Daha böyle onlarca çarpıtmayı açığa çıkarmaya çalıştım, bir çok özgün tespitte bulundum! Bunlar yüzlerce makalemde ve youtube videolarımda detaylıca mevcut!
 
Hadis İslamı - Kur'an İslamı tartışmalarında ise kendimin de dahil olduğu tek kaynak Kur'andır hareketine önemli fikri deliller, güçlü mantıki argümanlar sağladım!
 
Bu yazıyı kendi kişisel tarihime not düşmek, ileride çoluk çocuğum dedelerinin bu yönünü de bilsinler diye kaleme alıyorum! Öldükten sonra başkasının yazmasını bekleyecek halim yok! Bu devirde, hele hele emeğin değil etiketin prim yaptığı bu ülkede şayet tırnağın varsa oturacaksın, kendi başını kendin kaşıyacaksın!
 
Peygambere itaat konusunda bir körler dövüşü hakimdi! Sadece ayetlerle delil üretiliyor, bir taraf "Elçiye itaat şu ayete göre hadislere uymakla mümkündür" diyordu, öte taraf da "Hayır peygambere itaat ancak Kur'ana itaat ile mümkündür" şeklinde cevap veriyordu! İki taraf da delilini ayetten aldığı için bu tartışma sürüp gidiyordu! Kimse bu konuda karşı tarafı etkisiz kılacak güçlü bir analitik çözümleme yapamıyor, etkili bir fikri delil ortaya koyamıyordu!
 
Ben bu konuda "Bir kral halkına 'Elçime uyun' diyorsa getirdiği fermana uyun diyordur, yoksa 'Elçimi başınıza ikinci bir kral yapın değil' diyordur" diyerek güçlü bir fikri delil ortaya koydum! Ardından "Elçi ben sadece vahye uyarım derken sadece vahye uymak olmaz demek elçiye itaat değil, itaatsizliktir" diyerek meseleye farklı bir bakış açısı kazandırdım! İtaat algımızın sorunlu olduğuna dikkatleri çektim!
 
Sonra "Peygambere Kur'an ve hikmet verildi" ayetindeki hikmet kelimesini hadistir şeklinde anlayanların çelişkilerini, bu kelimeyi bu şekilde anladıklarında başka ayetlerle çeliştiklerini ortaya koydum! Allah başka bir ayette "Kime hikmet verildiyse ona çok şey evrilmiştir der. Bu, kime hadis/sünnet verildiyse demek midir?" şeklinde ilginç bir soru sormak suretiyle yine ikna edici gücü yüksek, çarpıcı bir fikri delil ileri sürdüm!
 
"Peygamber ne verdiyse onu alın" ayeti üzerinden yürüyen tartışmada "Bir hakim ne karar verirse ona uyun" demek "Hakim kafasından da karar verebilir" anlamına gelmez, bu, buna delil olmaz. Bu 'Hakim yasaya göre karar verdiğinde' demektir" diyerek meseleye yine farklı bir bakış açısı, yeni bir açılım, yeni bir fikri delil kazandırdım!
 
Necm 3-4 ayetini analiz ederek "Elçi kafasından konuşamaz, konuşması ancak vahiy olmaya mecbur ise hadisler nedir? Hadisler vahiy midir yoksa elçi vahiysiz de mi konuşmuştur? Hadisler de vahiy ise neden "Allah buyurdu ki" demek yerine "Peygamberimiz buyurdu ki dediniz? Hadisler de vahiy ise neden hadislerin sadece bir kısmına kutsi hadis unvanı verdiniz, madem öyle, bu durumda tüm hadisler kutsi olmuş olmuyor mu? diye sordum! Bu nitelikte bir teknik analiz de ilk defa yapılıyordu!
 
"Ulema görüşleri din olabilir mi? Din ilahidir, ulemanın görüşleri ilahi midir?" diye sordum! Bu soru da bildiğim kadarıyla ilk defa soruluyordu!
 
Hadislerin inkarını imani bir mesele olarak sunanlara, hadisle imanı yanyana getirenlere kelime-i şehadeti örnek verdim! "Kelime-i şehadete iman eden müslüman olmuş olmuyor muydu? Orada sadece peygamberin kul ve elçi oluşuna iman şartı var. Hani hadisler imani bir meseleydi?" diye sordum! Bu da ilk defa dile getirilen çarpıcı bir delildi!
 
"Kaynak bir olmazsa ümmet bir olmaz, zan kaynak olursa hurafe din olur" şeklinde özgün tespitlerde bulundum!

"Hristiyanlık bozuldu" diyorlar! "Neden" diye soruyorsunuz, "Çünkü 1 İncil zamanla 4 İncil oldu" diyorlar! Doğrudur! Gerçekten de böyledir! Peki bizim din neden bozulmadı? Bizim din de başlangıçta sadece 1 kitaptan ibaretken zamanla Buhari, Tirmizi, Müslim, Ebu Davut vs diye en az 5 - 10 kitap olmadı mı? Bir dinin bozulması için illaki papaz elinin mi değmesi gerekiyor? Hristiyanlığa kendi görüşlerini sokanlar ve beşer sözlerini dinselleştirenler için "Onlar papazlarını / rahiplerini rab edindiler" diyen Allah aynı şey bizde olunca yarın aferin mi diyecek? Bu da ilk defa yapılan çarpıcı bir tespitti!

Yine "İncil'in hepsi bozulmadığı olamdığı, sadece içine bazı beşeri sözler karıştığı halde kitabın tamamını tahrif oldu sayıp geçersiz/hükümsüz ilan ederken sıra Buhari'ye vs gelince içinden hakikat aramak ne kadar doğru" şeklindeki tespitim de son derece ilginç bir saptamadır.

"Devlette çok başlılık olmaz" diyenlere "Peki dinde çok başlılık olur mu?" diye sordum! "Bu kadar insan yanılıyor mu" diyenlere "Çoğunluk ölçü olsaydı en hak yolda Budistlerle Hinduların olması gerekirdi" diye cevap verdim!

Şeriat konusunda sürüp giden şeriat dinde vardı - yoktu şeklindeki sığ tartışmada "Şeriat yasalarının hepsi Kur'andan mı oluşuyor? Çoğu ulemanın görüşlerinden meydana gelmiyor mu? Alimlerin görüşleri nasıl Allah'ın kanunlarıyla hükmetmek oluyor? Alimler Allah mı ki görüşleri Allah'ın kanunu/yasası oluyor? diye sordum, meseleye yine farklı, çarpıcı bir açılım kazandırdım!
 
Demokrasi ile Kur'anın uyuştuğuna dair bazı ayetleri güçlü fikri delillerle buluşturdum, ortaya etkili bir vahiy ve fikir argümanı koydum! "Hüküm sadece Allah'ındır" ayetinin demokrasiyi vurmak için kullanıldığını, oysa "İnsanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman adaletle hüküm verin" ayetinin ise gizlendiğini, bu ayete göre dünya işlerinde kulların da hüküm verebileceğini, yani demokrasinin din dışı bir rejim olmadığını, asıl din dışı olanın Allah adına ulemanın yasa koyup buna Allah'ın yasası demeleri olduğunu ikna edici bir fikri argümanla ele aldım! Bu konudaki tartışma bir tarafın bir iki ayeti çarpıtması, öte tarafın ise sadece Atatürk, modernite, özgürlük, ortaçağ vb kavramlar üzerinden vs savunmaya kalkışması şeklinde sürüp gidiyordu! Bu noktalara farklı açılardan vurgu yapan, bu hususlarda ya yok sayılan yahut karanlıkta bırakılan noktaları açığa çıkaran bir çok yazı kaleme aldım. On bine yakın CEPS, slayt ve video hazırladım! Birikimlerimi hem kitaplar halinde kaleme aldım (yayınlamadım henüz) hem de kurduğum sosyal medya hesaplarından ve üç web sayfasından yayınladım!
 
Osmanlı devletini İslami devlete örnek gösterenlere "Osmanlı'da şer'i ve örfi hukuk diye iki hukuk vardı. Örf hukukun kaynağı olunca devlet İslami oluyor da çağdaş evrensel değerler hukukun kaynağı olunca niye devlet din dışı oluyor?" diye sordum!
 
Bu fikri açılımların, özgün bakış açılarının, derinlik kazandırıcı analitik çözümlemelerin ve çok daha fazlasının ilk defa benim tarafımdan ortaya konmasına şaşırmamak gerekir. Birincisi bir meseleye içeriden bakmak çoğu zaman mesleki körlük yaratır. Bu sebeple bazen dışarıdan bakmak, hele hele farklı bir meslek gözüyle bakmak daha farklı boyutların keşfedilmesine neden olabilir.
 
İkinci olarak da sözü edilen alanın bir din alanı olmasının bunda ciddi bir rolü vardır. Çünkü din sahası özgürce üzerinde analiz yapılabilen bir alan değildir. Katı sınırlar, farklı kaygılar, değişik bir psikolojik baskı ortamı vardır. Bu, dediğim konularda bir çok noktanın karanlıkta kalmasına yol açmıştır. Din adamları meseleye sadece ayet hadis ve alimlerin görüşleri boyutundan yaklaşmıştır. Bu kalıbın dışına çıkmaya cesaret edenlerin başına bin bir türlü iş gelmiştir. Dışarıdaki kişilerin çoğu ise zaten kendilerini bu alanda ehil görmemişler, bilinenlere itaatle yetinmişlerdir. Dolayısıyla piyasada bu konulara benim yaklaştığım gibi yaklaşan çok az insan kalmıştır. Bu konuda psikolog olmam, alan dışı bir mesleğe sahip olmam da farklılıkları görmemde avantaj olmuştur.
 
Onca ciltten meydana gelen geleneksel dini kültür bazı basit detayların karanlıkta kalmasındaki diğer bir etkendir. Bilgi arttıkça sınırlar ve duvarlar artar, zihinsel özgürlük alanı daralır, böylece hem mesleki körlük artar hem de bazı basit çelişkileri yakalayabilmek, bazı basit analizleri dahi yapabilmek zorlaşır.
 
Bu alanda ilk defa tarafımca ortaya konan, meselelere farklı bir bakış açısı, özgün bir argüman sağlayan, böylece gerek anlaşılmayı gerekse ikna olmayı kolaylaştıran ilmi/fikri çalışmalarım onlarca yazımda ve makalemde, yine onlarca youtube videolarımda mevcuttur. Bu yazımda ele aldıklarım bunlara dair sadece birer örnektir.


1121 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı