ŞERİATCILARIN ANAYASA/YÖNETMELİK ÖRNEĞİ

Site Bilgi Panosu

“Eğer bir şey öğrenebileceksem en kötü düşmanımı dinlemek için yirmi mil yürürüm.” Gottfried Leibniz

Önerilen Linkler

Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net

ŞERİATCILARIN ANAYASA/YÖNETMELİK ÖRNEĞİ

04/07/2017

"Kur'an yetmez! Kuran anayasadır. Hadisler, mezhep imamlarının fetvaları kanun ve yönetmeliklerdir" diyorlar. İyi tamam da bu kanun ve yönetmelikler anayasaya aykırı ise de mi onlara uyacağız? (İlahiyatcı Selçuk Tapkı)

Bu şüphesiz haklı bir sorudur. Çünkü geleneksel dindeki ve klasik şeriat rejimlerindeki recm, mürted vb bir çok dini hüküm/kanun anayasaya yani Kur'ana aykırıdır!

Bir de şu var: Velevki bir kanun ve yönetmelik anayasaya uygun olsun! Bu, ilgili kanun ve yönetmeliğin anayasa olduğu anlamına gelir mi? Kuşkusuz ki hayır! Zaten bu sebepledir ki yönetmeliği çiğnemekle anayasayı ihlal etmenin cezası birbirinden oldukça farklıdır.

Evet...

Kanun ve yönetmelik Kur'ana uygun dahi olsa bu o kanun ve yönetmeliğin anayasa olduğu anlamına gelmez. Kanun ve yönetmelik ayrıdır, anayasa ayrıdır.

Yukarıdaki örnek üzerinden gidecek olursak Kur'an ayrıdır; hadis, içtihat vb hükümler farklıdır. Bunlar anayasaya yani Kur'ana uygun olunca Kur'an olmuş olmaz. Dolayısıyla da bunlarla hükmetmek Kur'anla hükmetmek demek olmaz.

Oysa gelenek kendi zan ve tahminleriyle ortaya koydukları çıkarımları, vardıkları hükümleri de bize anayasa diye gösteriyor. Bunlarla hükmetmeye Allah'ın kitabıyla (anayasa ile) hükmetmek diyor.

Ne demiştik?

Bir yönetmelik istediği kadar anayasaya uysun, bu o yönetmeliği anayasa yapmaz! O yine yönetmeliktir.

Kulun kendince kitaba uygun dediği kanun ve yönetmelikleri anayasa sayması, bunlarla hükmetmeye şer'i, dini, ilahi, Allah'ın hükümleri demesi doğru olabilir mi?

Böyle deniyor. Şeriat ile yönetilen ülkelerdeki kanunların kahır ekserisi kul içtihatlarına dayanıyor lakin bunlarla ülke yönetmeye Allah'ın kitabıyla, Allah'ın kanunlarıyla, Allah'ın anayasasıyla hükmetmek/yönetmek deniyor. Hani kanun ve yönetmelikler Kur'ana uysa bile yine kanun ve yönetmelikti, anayasa demek değildi?

Allah'ın anayasası değişmez. Bu kanun ve yönetmelikler devirden devire, mezhepten mezhebe, hocadan hocaya, alimden alime, bir ülkeden başka bir ülkeye, dünden bugüne değişmiyor mu? Değişebiliyor!

Peki Allah'ın kanunları değişir mi?

Asla!

Buradan da belli ki kul içtihadı istediği kadar kendisinin anayasaya yani Kur'ana dayandığını söylesin, asla Allah'ın anayasası demek değildir. Onun anayasası 600 sayfalık, tek bir harfi dahi değişmemiş olan rahmani kitabıdır. Kul eli değen ilahi olabilir mi?

Öyleyse ulema görüşleriyle ve içtihatlarıyla kanunlar tesis edip hükümler koyan bir rejim Allah'ın rejimi, algı ve yorum neticesinde kul zihninden sadır olan bu yasalar da Allah'ın kanunları olabilir mi?

Hayır! Bu sadece Allah + ulema ortaklığıyla icra edilen bir şirk/et yönetimidir. Bu Kur'ana göre şirktir. Kendi elleriyle kitap/kanun yazıp buna din, indirilen, indirilenle hükmetmek demektir. Bu sebeple onların şeriat dediğine biz Allah adına hüküm koyup Allah adına icraat yapan tağuti rejimler diyoruz. Kur'an böyle dememizi istiyor.

Hüküm sadece Allah'ın ise kimse kaynağı Kur'an dahi olsa hüküm veremez. Çünkü hüküm verme yetkisi sadece Allah'ındır. Kaynak Kur'an bile olsa, hükümler oradan dahi çıkarılsa sonuçta kullar hüküm vermekte, böylece sadece ilaha ait olan hüküm verme yetkisine ortak olunmaktadır.

Allah elçisine seni indirdiğimiz kitabın dışına çıkarmaya çalıştılar diyor. Elçi indirilenin dışına çıksaydı bunu şüphesiz ki Kur'ana uygun yapacaktı. Aksi mümkün mü? Ama dikkat edin, buna rağmen izin verilmiyor. Kur'ana uygun bir şeyler söylemesine bile müsaade edilmiyor. Çünkü kutsal olan, ilaha ait olan, ilahi, şer'i, haliyle de din/yasa olan sadece onun içindekilerdir.

Çıkan sonuç şudur:

Bir dünyevi, idari, yönetimsel kanun Kur'anda varsa o ilahi kanundur. Sözgelimi kısas gibi... Kulların kendi zan ve tahminleriyle oraya dayandırdıkları hiç bir kanun ve yönetmelik anayasa değildir. İndirilenle hükmetmek Kur'anın içinde olanla hükmetmektir. Oradan kendi zannımızca çıkardığımız beşeri hükümlerle değil! Sen oradan öyle çıkarırsın, başka bir ulema böyle! Kişiye göre değişen subjektif çıkarımlar ilahi, dini, şeri olur mu?

Çünkü indirilen sadece Kur'andır, oradan çıkardıklarımız değil! Bu sadece birilerinin beşeri zan ve tahminleridir. Bunlara ilahi, şer'i demek şirkin alasıdır. Bu tağutluktur.

Dolayısıyla bu kanun ve yönetmeliklerle yönetmek anasaya ile yani Kur'anla yönetmek demek değildir. Sadece Allah + ulema ortaklığıyla, şirk/et anlayışıyla yönetmektir.

Bu arada Nisa 58'e göre dünyaya dair, yönetim, idari vb işlerde kullar istişareyle (Şura 38) ve adalet şartıyla hüküm verip kanun yapabilir. Demokrasi bu manada dinin ruhuna uygundur. Çünkü beşeri hüküm yetkisi Nisa 58 ayetine dayanıyor, kimse de verilen bu hükümlere ilahi, dini, şer'i kisvesi giydirmiyor. Beşeri kabul ediyor. Haddini biliyor. Böyle olduğu için de sorun yoktur.

Şeriat vb yönetimler ise dine uygun değildir, çünkü onlar Allah adına ulemaya hüküm verdiriyor, sonra da "Bunlar beşeridir, din değildir, sadece bizim çıkarımlarımızdır" demiyor; bunları din, ilahi kanun, indirilenle hükmetmek olarak kabul ediyorlar. Böyle takdim ediyorlar. Sorun buradadır. Kur'ana göre ise bu haddi aşmaktır. Allah'a yalan isnat etmek, kul eli değeni ilahi/şer'i ilan edip ilaha maletmektir.

Elleriyle kitap/yasa vs yazıp bu Allah katındandır, Allah'a aittir, kutsaldır, dindir, dinidir, ilahidir, İslamidir diyenden daha zalim kim olabilir? (Kur'an-ı Kerim)

Yorum Yaz

637 kez okundu. Yazarlar