• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
CEVAP: PROFESÖR DR. NEVZAT TARHAN'A CEVAP

Prof. Dr. Nevzat Tarhan diyor ki

“Duygularımızın beynimizde biyokimyasal karşılık bulması, duygularla ilgili ölçü aletini keşfettiğimiz gerçeğine bizi yaklaştırdı.

Hangi sevgi, hangi nefret, hangi değerler bizim çıkarımızadır, sorusuna artık beynimizi ölçerek karar verebileceğiz.

Duygularımızın fiziksel bir varlığının olması insanlık tarihinin hayranlık uyandıracak keşiflerinden birisi olmuştur.

İnsan beynindeki karmaşık biyolojik süreçler ve sayısız bağlantılar, insanı doğru tanımamızda bize yardımcı olmaya başlamıştır.

Sevgi duygusunun insan beyninin özel bir işleyişine bağlı olduğunun anlaşılması, sevginin değerini ve itibarını düşürür mü?

Binlerce yıldır aşk, sanat, romantizm, kıskançlık olarak bilinen ve ‘insan ruhu’ olarak isimlendirdiğimiz kavram yeniden mi tanımlanacak?” 

Buradaki Yaklaşımın Türkçesi şudur

_”Daha ruhsal hastalıkların fizyolojisi çözülmedi” demeyin sakın. Bakın görün, biz duygularınkini bile çözdük!

_Bize hastalık yok, nesnel bulgularınız zayıf falan diye de saldırmayın; bakın bizde de her şey beyinde fizyolojik açıdan netleşmeye başladı!  Biz de artık tıbbın diğer branşları gibiyiz, hiç farkımız yok!

_O zaman doğru yoldayız; aynı işleyişe tam gaz devam!

Sonuç

Ünlü ve mütedeyyin hocamız, “Ülkemizde 100 kişiden ancak 12’sine doğru teşhis konuluyor” vahim gerçeğini katıldığı kurultayda bilim adamı meslektaşından dinliyor ancak bununla ilgili yıllardır en ufak bir çabası gözlenmiyor.

Hocamız buna iki nedenle mecbur aslında:

Birincisi; Profesör olmak bilim adamlığı demek ise, şayet “üniversite öğretmenliği” değilse sadece, bunun böyle olması icap ediyor.

İkincisi; hocamızın yürekten bağlı olduğu inanç sistemi doğruya sahip; yanlışa da karşı çıkmayı kuvvetle emrediyor.

Haliyle bu vahim sorun, bir insan için, bir hekim için, hele hele bir hoca için duyguların beyinsel mi yoksa psikolojik mi olduğundan daha az önemli olamaz, olmamalıdır da!

Hocamızın şahsını tenzih ederek söylüyorum: Esasında sorun mesleki varlık sorunu! Sorun var olma ve yok olma sorunu! Dava alanı pekiştirme, bunun için tıplaştırma, böylece tıbbi metotlara sonsuza dek yer açma davası! Gerisi çelik - çomak, gerisi hikaye! Kitlelerin ruhu bu gayeye hizmet ettiği ölçüde önemli olan basit bir nesne sadece!

 

  
3929 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın