• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
ŞİKAYET: DERT KANALININ BAŞINDAKİ KAPAK

SADECE ŞİKAYET ETME HUYUNU BIRAK; BİR ÇOK DERTTEN TOPTAN KURTUL

Dünyadaki en kolay iş eleştirmektir. Çünkü derin düşünce, entelektüel birikim ve yoğun emek gerektirmez.  Azıcık dinlemek, sonra da maluma aykırı bir iki laf etmek yeterlidir. O yüzden millet olarak hepimiz her konuda sürekli eleştiririz! Hem böylece bir şeyler yapmış gibi de olur; psikolojik olarak da rahatlarız azıcık!

İnsan yaratılışı gereği kolay olanı zor olana tercih etme eğilimindedir. Ancak bu, kolay olan zordan daha doğrudur, bize daha uygundur demek değildir.

Yine insanoğlunun son derece sakıncalı sonuçları olduğu halde sırf kolay olduğu için tercih ettiği bir diğer yaklaşım biçimi de şikayet etmektir.

Günümüzün en popüler ancak ruhu zehirleyen yaklaşımı işte budur:

ŞİKAYET ETMEK

Bunun başta ruh sağlığımız olmak üzere her ama her şeyimizle bazen dolaylı, ancak çoğu zaman doğrudan ilişkisi vardır.

Hükümetlerden şikayet…

Muhalefetten şikayet…

Çocuklarımızdan şikayet…

Kazancımızdan şikayet…

İşimizden şikayet…

Komşumuzdan şikayet…

Akrabalardan şikayet…

Geçmişimizden şikayet…

Geleceğimizden şikayet…

Diriden şikayet, ölüden şikayet…

Velhasıl şikayet de şikayet… Şikayet etmediğimiz ne var ki şu dünyada!

Hiçbir şey bulamazsak kendimizden şikayet…

Hep söylüyorum: Mutluluk da hastalık da aslında bir tercih meselesidir. Biz bunları aslında tercih ediyoruz. Bu seçimimizin diğerlerinden ayrı olan tek tarafı buradakini farkında olmayarak gerçekleştirmemizdir sadece.

En temel ilkedir: Hastalıklar sebeplerinin zıddı ile tedavi edilir. Şeker yükselmesine sebep yüksek şeker alımı ise çözüm şeker kullanımını azaltmaktır. Tansiyonu artıran tuz için de böyledir…. Aynı şekilde ruhumuzu zehirleyen en temel yaklaşım hatası şikayet etmek ise çözüm bunun tam tersini hayata geçirmektedir; yani şikayeti hayatımızdan çıkarmakta…

Bir psikolog olarak size sağlığınız ve mutluluğunuz için bundan böyle şikayeti yasaklıyorum. Şeker hastasına şeker, tansiyon hastasına tuz, size de şikayet etmek yasak artık!

Varsın dilinizin ucuna kadar gelsin; lakin bu eğilim asla sözlü eyleme dönüşmesin artık. Bir böyle, iki böyle, üç böyle; derken zamanla bu alışkanlıktan kökten kurtulur gidersiniz. Böylece ruhunuza aykırı, onu zehirleyen bu illetten ilelebet kurtulursunuz!

Yoksa mevcut olumsuz durumunuzu alakasız şeylerde arayarak; özellikle de kabahati bazı eksikliklerinizde zannederek boş yere yıllarınızı heba eder, gidersiniz.

Oyum olunca…

Olmadı buyum olunca…

Belki şu olursa…

Hayır, şikayet etmeyi terk etmediğiniz, bunun için de bu eylemi kendinize yasak etmediğiniz sürece asla aradığınız mutlu sona vasıl olamazsınız!

Olabildiniz mi?

Aksi takdirde o terapi senin, yok bu terapi benim…

O ilaç; olmadı bu ilaç… diyerek ruhunuz size düşman; siz kapital sektöre ahbap bir biçimde yaşar gidersiniz!

Şikayet bakış açısı körlüğüdür. Şikayet ne denli zayıf olduğumuzu tescil etmektir. Şikayet işin en kolayına kaçmaktır. Şikayet kendi beceriksizliğimize kılıf bulmak yani kurnazlıktır. İnanıyorsak şayet, şikayet Allah’a, onun takdirine üstü kapalı isyandır! Şikayet ne değildir ki! Allah kendi takdirine isyan edene kendi ruhunu düşman eder! Böylece ruhunuz size saldırır durur sürekli!

Psikolojik olarak  şikayet; bilinçaltını zehirle doldurmak, beyni olumsuz psikoloji için kurgulamaktır. Beynin ve ruhun iyi olma çabasını negatif telkin sağanağı altında dumura uğratmaktır.

Hiçbir şey tatmin etmez sizi sonra!

Ya beklediğiniz şeyler olmaz; ya olur ama kısa sürede duyarsızlaşırsınız. Sanki elde etmemişsiniz gibi bir sonuç çıkar yine karşınıza! Sonuç aynı olur her ikisinde de!

Öyleyse suyu baştan kesmek gerekir!

Deliği doğru yerinden tıkamak lazımdır!

Suyun başı, deliğin çatlak yeri işte burasıdır; şikayet etmek!

Size bu güne değin şikayet etmenin önemi üzerinde duruldu mu hiç?

O halde;

Artık şikayet yasak size!

Hiçbir konuda şikayete hakkınız yok! Hem de hiçbir konuda!

“Nostalji olsun diye bir kere olsun şikayet hakkımız olsun” mu diyorsunuz yoksa?

Tamam. Kabul! Ancak bir şartla!

Önce bin kere sahip olduklarınızı arka arkaya takdir edin, sonra gücünüz kalırsa tek bir kez şikayet edebilirsiniz!

Bin takdir; bir şikayet. İlke bu! Dediğim gibi… O da nostalji hatırına!

O da nostalji olsun diye!

Bunu, sadece bunu hayatınıza tatbik edin! Sonra da alın elinize kalemi; kaç dertten peş peşe kurtulduğunuzu hayretle müşahade edin!

Psikolog

İzzet Güllü

 

  
2989 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın