• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu

Bilim Özgür Düşünceden Doğar

Kaynak: www.kemalyesilcimen.com

Özgür düşünce, bilinenlere karşı çıkarak hatta reddederek fikir ve hipotezler üretir. Mevcut doğruları inkar etmeseydik, bugün yeni bilgilere sahip olamaz, hala taş devrinde hem de cilalı değil, yontma taş devrinde yaşardık. Çünkü cilayı da farklı düşünen, statükoya yani mevcut bilgi ve yapıya karşı çıkan insanlar buldu. Dünyanın yuvarlak olduğunu söylerken eski bilgileri inkar ederek bu günlere geldik. Özgürlüğe karşı çıkanlar, toplumu korkuyla ve ahkamla susturanlar, imtiyaz sahipleridir. Bilimsel düşünceye sahip insanlar, imtiyaz ve kariyerlerini statüko verdi diye, mevcut düşünce ve bilgileri savunmakla değil bunların ötesinde yeni bilgiler peşinde koşmalıdır. Çünkü bilimin ilerlemesinin başka yolu yoktur.

Eski oyuncaklarımıza sıkı sıkıya yapışırsak yeni oyuncak sahibi olamayız. Kolesterolden aşıya mevcut bilgiler günümüzün oyuncaklarıdır. Bilimsel bilgiler kutsal metinler değildir, onlar da mevcut bilgiye karşı çıkanlar sayesinde değişecektir. Bilimsel rehberler sektörün kendi çıkarlarına göre düzenlenen kutsal metinler olmamalıdır. Bilimin ilerlemesi, tutucu anlayışın değil farklı düşünen bilimsel anlayışın sayesinde olacaktır. Başka türlü doğru yolu bulamayız.

Özgürlüğün ise 3 aşaması vardır :  1. Düşünce özgürlüğü 2. İfade özgürlüğü 3. Bu fikirleri gerçekleştirmek için mücadele. Özgürlükleri yok etmenin en kibar yolu ise, ‘herkes kendi sahasında konuşsun’ demekle başlar. Böylece farklı fikirlerin doğuşunu en aza indirgersiniz. Az sayıdaki meslek erbabının düşüncelerini de sektörel baskı ve cukkalarla istediğiniz şekle dönüştürdüğünüz zaman meydan sektöre kalır. Deprem olayında bu durumu yaşamadık mı? 14 senedir deprem fobisi yaratanlar yüzünden 100 milyar doları, bilim ve teknolojiye değil taşa toprağa gömdük.

Aynı tuzağa domuz gribi aşısında düşmedik mi? ‘Herkes kendi sahasında konuşsun’ diyen sektörel aydınlar yüzünden 100 milyon euro’yu yabancılara hediye ettik. Bizim anlı şanlı bilim dünyamız domuz gribi aşısı için ne dedi? Herkes bu aşıyı yaptırsın demedi mi? Resmen bizi aldattılar ve aşı firmalarıyla ilişkileri hala devam ediyor. Ama bu bilim dünyası, ‘biz niye aşı yapamıyoruz, niye milli aşı ve ilaç merkezimiz yok’ diye mücadele etmiyor. Halbuki II. Dünya savaşında ABD ordusunun bazı aşılarını biz yapıyorduk.

Niye ülkemizi 50 yıldır ‘gelişmekte’ olan ülke masalıyla bizi uyutuyorlar. Neden bunları üreten ‘gelişmiş ülke’ olamıyoruz? İşte sektörün kucağına oturan, özgür ve milli düşünce düşmanı bu aydın ve güya bilim adamları yüzünden. Düşüncenin millisi mi olurmuş demeyin, yabancıların çıkarlarını değil, kendi çıkarlarımızı gözeten düşünceye ‘milli’ diyoruz.

Günümüz dünyasında bilimsel araştırmaları kim yapıyor? Milyarlarca doları kimler harcıyor? Trilyonlarca dolarlık sektörlere yön verenler kim? Bunlar Kızılay’a mı çalışıyor? Elde ettikleri bilgileri pazarlarken, çatlak ses çıkmasını istemiyorlar. Bunun yolu da ‘sadece konunun uzmanları konuşsun’ demekle başlıyor. Halbuki önce herkes özgürce düşünecek ve konuşacak, sonra araştırmalar yapılacak sonra da bunlar tartışılacak.

Bilimin sükuneti içinde, konunun uzmanları arasında ve sektörün yönlendirmesi olmadan yapılması gereken kongreler, farklı düşüncelerin ve bilimsel kanıtların tartışıldığı yerler olmalıdır. Bilimsel rehberler ise araştırma sonuçlarını ve bilimsel gelişmeleri ülkenin kaynaklarına ve sosyo-kültürel… özelliklerine göre yansıtan özetler olmalıdır. Yani milli olmalıdır. Çünkü ülkelerin ve milletlerin özellikleri ve imkanları aynı değil. Bu yüzden gelişmiş ülkeler hastaların takip ve tedavisinde kendilerine uygun bilimsel rehberler için kafa yoruyorlar. Kaç tane milli rehberimiz var?