• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
AH ŞU PSİKOLOGLUK
14/01/2014
Görüşme esnasında bazen örnek veriyorsunuz! Zaten kafanız şişmiş halde mesela, "Yağmur yağarken altında yürürsen üşütür, hasta olursun" diyorsunuz örneğin! Danışan, "Evet hocam, zaten geçen aynen dediğiniz gibi oldu, yağmura yakalandım, bir üşüttüm sormayın" diyor, başlıyor o alakasız süreci anlatmaya! "Yahu ben sadece örnek verdim" diyemiyorsunuz tabi. Bir üç beş dakika da böyle gereksiz detayı dinliyorsunuz!

Telefon çalıyor. Biliyorsunuz ki bir hastanız! Açmasanız rahatsız oluyorsunuz; açsanız karşınızdaki danışan, "Hocam merhaba" diye başlayacak ve, "Siz şuan müsait değilim" diyene, bunu diyecek fırsatı bulana dek en az 15 dakika dert dinlemiş olacaksınız! Kimse hocam şuan müsait misiniz demiyor bu toplumda! Hemen başlıyor hocam... diyerek mevzuya.

Dur, şuan yoldayım, şuan fırsatım yok demek için karşıda muhatabınızın bir nefes boşluğu vermesini bekliyorsunuz ama ne hacet! Anlatıyor, anlatıyor. Taki bitip de size bir soru yöneltene dek! Bu arada dediğim gibi 15 dakika falan geçmiş oluyor zaten. Müsait değilim deseniz o kadarlık dinleme boşa gidecek, bu sefer de buna kıyamıyorsunuz! Madem bu kadar dinledim bari biraz daha dinleyeyim ki bir şeye benzesin diyor, bazen arabayı kenara çekiyor, az önce başlayan görüşmeyi kemale erdirmeye çabalıyorsunuz!

Otobüste psikoloğum demeye korkuyorsunuz! Maazallah gidene dek beyninizi şişiriyorlar! Eve gelen misafir, ayaküstü tanıştırıldığınız kişiler. Mutlaka bir soru sorar size! Ayaküstü sorduğu yetmezmiş gibi ayaküstü hemen çare bekler sizden bir de! Cevap verseniz mesleki yaklaşıma terstir, işini ciddiye almamaktır. Cevap vermesen ya ayıp olur yahut bir cevap bile veremedi dedirtmek istemezsiniz!

Kimisi gıcıklığına takılır, "Hocam bizim şu Kamil kafayı sıyırdı sen ne diyorsun bu işe" türü muziplik olsun diye ve fırlama bir niyetle sorular sorar! İşimizi ciddiye almaya o kadar alışmışız ki bu laubali sorulara bile gayet ciddice cevaplar veririz çoğunlukla. Muhtemelen arkamızdan güleceğini bildiğimiz halde!

Bilseniz bile dinlersiniz sonuna dek. Sizin için bu belki on bin yüz elli sekizinci aynı hikayedir ama bu anlatan kişi için ilktir! Onun anlatmaya da ihtiyacı vardır, sadece çözüme değil! Bu yüzden bilseniz bile dinlersiniz! Bazen esnersiniz sık sık, bunu belli etmek istemezsiniz! Arkanızdan, "Adam ben konuşurken ha bire esniyordu, umurunda mı benim derdim" desin istemezsiniz çünkü.

Bilirsiniz sorun aslında cinselliktedir bazen. Giremezsiniz mevzuya. "Sapık mıdır nedir, adamın aklı fikri cinsellikte" türü tipik toplum tepkisinden çekinirsiniz. Bu mevzuya girmeseniz havanda su dövdüğünüzü düşünür, sorunun bam teline dokunamadığınız için kendinize kızarsınız!

Bir kere izah edersiniz ama geçip gidemezsiniz. Anlıyorsunuzdur ki karşınızdaki kişi bir kerelik anlatımla sizi anlamamıştır. Yine anlatırsınız! Yine anlamış gibi görünmez gözünüze! Bana ne ben anlattım deseniz vicdanınız bırakmaz. "Yazık, anlasa çare olacak" dersiniz, bu yüzden anlattıkça anlatırsınız! Beyniniz tükenir adeta! Beyninizi kemirir bu süreç.

Bazen karşınızda eğitim ve kültür bakımından üst düzey kapasiteli danışanlar olur. Bunlar genelde buluttan nem kapar, en ufak bir açığınızı yakalasa size daha sittin sene güvenmezler. Otoritenizi ve mesleki etkinizi koruyabilmek için istisnasız sürekli etkili, çok yerinde ve düzgün cümleler kurmanız gerekir. Bir kere bile kem küm etme hakkınız yoktur. Oysa üst üste beş kişiyle yaptığınız düşük seviyeli görüşmeler konuşmanızı bozmuştur. Basit örnekler vermiş, sık sık tekrar etmişsinizdir önceki üç - beş görüşmenizde. Bu sefer böyle yapmamalısınızdır. Sürekli seviye değiştirmek, bazen alt seviyeye inmek bazen de üst kapasiteye ulaşmak sizi yorar ve çok zordur bu iş!

Bazen hiç havanız yoktur, o günkü görüşmelerde ne konuştuğunuzu kendiniz bile bilmezsiniz. Bugün mahvettim dersiniz içinizden. Mantığınız, ürettiğiniz çözümler, kurduğunuz cümleler tam bir fiyasko olur. İçinizden kendinize kıs kıs gülersiniz.

Az önceki danışanın derdini görünce bir sonrakine, "Çek git oğlum, manyak mısın sen, söyle neyin peşindesin, sana rahat mı battı" demek istersiniz. Bu kadar basit şeyleri dert etmesine, bu kadar tuzu kuru ve çıt kırıldım olmasına kızarsınız! Ama içinizde kalır bu tepki. Sizi zehirler zamanla! 

Bazı sorunların çaresi çok basittir. Ama, "Sen psikologsun, herkesin bildiği basit çareler üretmemelisin, sana yakışmaz" der içinizdeki tuhaf ses! Size sürekli daha başka çareler üretmelisin diye fısıldar. Bir de işin yok gibi bu sesle boğuşursun! 

Bir dost meclisinde birisi çıkar, "Hocam işiniz kebap, masa başı iş" der. "Bazen birisi gelir sana derdini anlatır. En fazla yarım saat sürer. Sadece dinlersin, çare bulman falan gerekmez. Arkasından kafamı beynimi şişirdi dersin. Biz bunu her bir kişi için bir saat, sabahtan akşama dek ve yıllarca yapıyoruz; anladın mı" dersiniz, karşıdaki yine de pis pis sırıtır! Çünkü o senin işin hakkında hükmünü çoktan vermiştir aslında, iş olsun diye sormuştur sadece! Ahhh ah dersiniz içinizden! 

Gece gündüz eşini döven kocayı da aynı hoşgörüyle dinlersiniz, ailesinin huzuru için gece gündüz koşturan dünya iyisi kocasını boynuzlayan, üstüne bir de kocasını yerin dibine batırmaya çalışan ehli insaftan nasipsiz, lakin ehli keyf olan kadını da! Hepsine karşı tarafsız, duygularını belli etmeyen, koşulsuz kabul eden, yargılamayan, suçlamayan bir kişi olma vasfınızı sonuna dek sürdürmelisinizdir. Yani hem robot olabilmeli hem de insan kalabilmelisinizdir. 

Her meslekte az - çok alet, edevat, cihaz desteği vardır. Bizim hem laboratuarımız hem de eczanemiz beynimizdir. Bizler Allah'ın bize özel olarak, kendi hayatımızı yaşamak için verdiği beyin organını elalemin sorunları için harcayarak tüketen kişileriz. 

Psikologluk hakkını vererek icra eden kişiler için beyin kemiren bir virüs gibidir. İşinin hakkını vermek gibi bir derdi olmayanlar için ise dünyadaki en kolay, en keyifli, en geliştirici iştir. 



3495 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
7 Milyarı Kesip Doğrayacak Mıyız? - 16/01/2023
T.C. Teheccüde Kalkmıyor - 16/01/2023
Dini Olan Devlet Tağutlaşır
 Devamı