Sömürü ve Suistimalleri
0. "Şu - şu belirtilerin beşi - onu bir araya gelirse..." şeklinde bir mantıkla hastalık tanısı koyar. Oysa insan organizması hasta olmadan da hastaymış gibi belirtiler verebilir. Belirtilerin beşi - onu hastalık için yeterli değildir. Bu belirtiler altta bir patolojiye götürürse (nesnel araştırma ve inceleme sonunda) o zaman hastalık olarak değer taşır. Psikiyatri mantığı bu temel gerçeği bile bile yok sayar.
1. Kitaplarında tüm ruhsal sorunlar bozukluk olarak geçtiği halde bunlara pratikte ısrarla hastalık der, bunlara ısrarla hastalık olarak yaklaşır. Oysa hastalık olmayan sorunlara hastalık demek ve hastalık olarak yaklaşmak ekonomik sorunu olan kişilere kültürel yaklaşmak kadar abestir. Bu, geçici sorunları daha kalıcı sorunlara dönüştürmek demektir.
2. "Boşanma, ölüm, göç, ayrılık gibi olumsuz yaşam olayları sonrası yaşanılan hiç bir süreç patoloji değildir" temel ilkesini yok sayar. Bunlara ayrılık anksiyetesi gibi patolojik bir mantıkla ve tanımlamalarla hastalık olarak yaklaşır. Bu, çoğu kişiye yanlış bir şekilde hastalık teşhisi koyması, sağlıklı kişilere aylarca ilaçlı tedaviler düzenlemesi manasına gelmektedir.
3. En sıradan duygusal sürecin bile on beş günden fazla süreceğini bildiği halde bir sürecin en az 15 gün sürmesini temel hastalık kriteri olarak kabul eder. Bu süre daha önce 6 ayken bunu radikal bir kararla 15 güne çekmiştir. Böylece en insani süreçlerin bile hastalık sayılmasının yolunu açmış, "psikiyatri hastası" sayısının adeta patlamasına yol açmıştır. Böylece nice kişiyi durup dururken hastalık psikolojisine sokmuş, ülkelerin bütçesinin haksız yere açık vermesine yol açmıştır. Bu, psikiyatrinin hasta olmadıkları halde çoğu kişiye boş yere hastalık tanısı koyması ve ilaçlı tedaviler düzenlemesi anlamına gelmeketdir.
4. İletişimsel, konuşma bozukluğu, ailevi, düşünce sorunları gibi tüm sorunlara sadece iki grup ilaçla, büyük ölçüde de antideprsanla yaklaşmış, bu şekilde her sorunun spesifik ilacı varmış izlenimi oluşturmuş, kitleleri kandırmıştır.
5. İlacı değiştirdik diyerek sadece ilacın ticari adını değiştirmiş, bu şekilde de kişileri aldatmış ve süistimal etmiştir.
6. "En az 15 günde etkisi başlar ve asgari 6 ay kullanılmalıdır" diyerek aslında ilaca inanmanın (plasebo etkisi) ve zamanın iyileştirici gücünün ilaca yüklenmesini sağlamıştır. Bir ilacın etkisi kimyasından kaynaklanıyorsa çok daha kısa sürede etki etmesi gerekir. Mesela şeker ilacı anında şekeri düşürür, tansiyon ilacı anında tansiyonu düzenler, antibiyotik en ağır enfeksiyonu bile bir iki haftada düzeltir.
7. "Kişileri iş, mesleki ve sosyal hayatta anlamlı düzeyde işlev kaybına uğratmalı" şeklindeki en temel bozukluk kriterini bütünüyle yok saymaktadır. Bu kliniklere başvuran ve hastalık tanısı alan kişilerin hiç birisinin iş, mesleki ve sosyal yaşamda anlamlı bir işlev kaybı yoktur. Bu, psikiyatrinin çoğu kişiye esasında hasta olmadıkları halde hastalık tanısı koyması ve hastaymış gibi yaklaşması anlamına gelmektedir.
8. Ruhsal sorunların hastalık olduğuna dair kesinleşmiş bir bilimsel gerçek olmadığı halde, tamamen bir varsayımdan ve kanaatten hareketle, hastalık tanıları koyar.
9. ABD'de bulunan bir lobinin yıldan yıla değişen ve oylama usulüyle ortaya konulan saçma sapan kanaatlerini telkin ve propaganda yoluyla kısa sürede kitlelelerin hastalığı haline getirir.
10. "Terapiyi herkes yapamaz" klişe telkiniyle (hilesiyle) terapiyi ilaca alternatif olmaktan çıkarır, kitleleri ilaca ve yalan - yanlış bir ilaçlı tedaviye mahkum hale getirir. Böylece kitleleri hayati bir tedavi imkanından ve son derece gerekli bir alternatiften mahrum bırakır.
11. "Psikologlar uzman değildir" klasik telkiniyle psikologları hem değersizleştirir hem de bu süreçteki işlevlerini kısıtlar. Böylece yalan yanlış sunulan bir ruhsal yardıma kitleleri mecbur bırakır. Ancak pratisyen hekimlerin uzman olmadıkları halde yıllardır tıbbi tedavi sunmasını, hatta en hayati acil servislerde çalışmalarını bir kez olsun sorun etmez. Dolayısı ile samimi değildir.
12. "Psikologlar bağımsız çalışamaz" diyerek sorunu büyük - küçük olan hemen herkesi sadece kliniklere mahkum bırakır. Koruyucu ve destekelyici ruhsal yardımın önüne geçer. Psikologların yıllardır emniyette, orduda, cezaevlerinde vs. hekimden bağımsız işlev görmesi gerçeğini yok sayar, görüldüğü üzere yine samimiyetsiz yaklaşır.
Not: Bu konuda daha detaylı bilgi için konuyla ilgili makalelerimin okunması önerilir.