• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
Artık Ölmek Zor İş
08/08/2012


DOĞUM YANİ DÜNYAYA GELME EVRESİ

Eskiden yaşamın üç ayağından ikisi olan doğum ve ölüm bedavaydı. Sadece ortadaki üçüncü evre olan yaşamak ücret gerektirirdi ve o da çok cüzi bir bedel meselesiydi. Oysa günümüzde hem dünyaya geliş hem de ölerek gidiş ciddi bir maliyet gerektiriyor.
Öncelikle çocuk ana rahmine düştükten sonra her ay düzenli kontroller başlıyor. Çoğu kişi artık bu düzenli kontrollere gitmese çocukları dünyaya gelmeyecekmiş gibi bir algıya sahip. Yine bu süreçte para verilerek ek gıdalar alınabiliyor, aylık kontroller için zaman zaman değişse de ek ödemeler yapılabiliyor.
Çocuk dünyaya geldiğinde neredeyse ana sütünü değil, adeta, “Beni kullanın” dercesine cazip bir havada sunulan mamalar arzı endam etmeye başlıyor. Birçok kişi mama kullanmayı anne sütüne tercih edebiliyor. Bir kullanımlık bezler, binlerce çeşit oyuncaklar ve dahası. Eskiden en kolay, en bedava iş olan çocuk yapma işi günümüzde ciddi bir kaynak ve harcama gerektiriyor. Gölgesini satamayacağı her ağacı tek tek keser denilen hırçın kapitalizm kaşla göz arasında bize bu işi öyle güzel dayatmış ki kimse bunun neden böyle olduğunu, aksinin mümkün olup olamayacağını dahi düşünemiyor artık.
UZUN OLAN YAŞAMA DÖNEMİ
Doğum ile başlayıp ölüm ile bitecek olan hayatın ortadaki yaşama bölümüne ve onun bedeline gelince. En pahalı olan yaşam evresi burasıdır. Bu sürecin yemesi içmesi, giyinmesi iyileşmesi, gitmesi gelmesi eğlenmesi, velhasılı her şeyi ciddi bedeller ödemeyi gerektirir.
NİHAYETE ERME, ÖLME VE ÇEKİP GİTME AŞAMASI
Daha dünyaya gelmeden bir sürü bedel ödeyen, yaşarken nefes alıp verme dışında adeta ücret vermediği hiçbir şey kalmayan insanoğlu ölmekle de kurtulamaz, bu kapital ahtapotun her yeri ördüğü ağından. Artık ölmek de en az doğmak kadar paralı ve pahalıdır.
Eskiden bir kefen yeterliydi ölmek için. Şimdi öyle değil. Kefen tek fatura değil, sadece ilk kalem harcama ölen için. Kefen aldıktan sonra bir de aile kabristanına yakın bir yerden mezar alanı almak gerekir. Bunun yaşanılan şehre ve mezarın bulunduğu araziye göre değişen bir bedeli vardır. Yo mezara girmekle dünyadaki işi biter belki ölenin ama dünyaya olan borcu bu kadar çabuk bitmez! O kapital adındaki canavar bir kere dadandı mı  ölünce bile kolay kolay bırakmaz adamın yakasını! Ölüden alamasa yakınından alır!
Kefen, mezar yeri satın alma ticareti bittikten sonra dinde var mı yok mu pek bakılmaz, helvası dağıtılır kısa süre içinde. (Bu adet bana hep, “Oh, öldü de kurtulduk, bak helvasını dağıtıyoruz - yiyoruz” deniliyormuş gibi gelir nedense)
Üçünde mevlit adeti vardır ve bu uygulama artık ölme işinin olmazsa olmazlarındandır. Mevlit sadece okuma ve dua etme olmaktan çıkmış, zamanla yemek /  ikram odaklı bir taziye töreni haline dönüşmüştür. Bu uygulama sektör haline de gelmiştir, hazır yemek getiren firmalar vardır. Ölü evi en azından o acılı yas sürecinde bu işin angarya boyutuyla ilgilenmez. Bu uygulamanın ücretini öder sadece!
Söz konusu mevlit esasında bir dua, kısa bir Kur’an tilaveti ve azıcık da sohbetten ibarettir. Ortalama -yemek de dahil- bir saatte biter. Ancak bir hocanın çok rahat halledebileceği bu mevlide en az iki, çoğu zaman da üç hoca gelir. İş bölümü yapılmıştır, biri sohbet eder, biri Kur’ an tilavet eder, öbürü de kısacık duayı yapar. Haliyle hoca üç olunca ücret de o oranda artmış olur. Ölme işinin kabaca faturası böyledir.
Herkes gibi maddi olarak zor günler geçirdiğim dönemler olmuştur. Çok iyi hatırlıyorum, o günlerde garip bir biçimde aklıma, “Bu günlerde inşallah birinci dereceden bir yakınıma bir şey olmaz” düşüncesi gelmiştir hep. Bu dönemler, “Param yok” demenin en zor olacağı günlerdir haliyle! İnsan yakını bu dünyadan ebediyen giderken onun için lazım olan son ücrete nasıl, hangi vicdanla “yok” diyebilir ki! Kredi kartı da geçmez ki! Bankayla, kredi ile falan da uğraşacak vakit yoktur! O yüzden bahsettiğim günlerde, bir gönlü zengin akraba çıkıp da, “Sen karışma hısım, kenara çekil” demezse ne yaparım diye çok düşünmüşümdür!
Velhasılı
Sadece yaşamak değil, doğmak da ölmek de artık zor iş!


2398 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı