OLUMSUZ BİLİNÇALTI PROGRAMLAMA

Site Bilgi Panosu

“Eğer bir şey öğrenebileceksem en kötü düşmanımı dinlemek için yirmi mil yürürüm.” Gottfried Leibniz

Önerilen Linkler

Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net

OLUMSUZ BİLİNÇALTI PROGRAMLAMA

12/04/2015

Sadece tabiatın değil insanın da mevsimleri vardır. Nasıl ki ilkbahar ve yaz normal, sonbahar ve kış tabiat bozukluğu demek değildir. Aynı durum insan psikolojisi için de geçerlidir.

Sıkıntı, korku, kaygı, hüzün, karamsarlık gibi durumlar hastalık ya da semptom değildir; gayet doğal bir insanlık halinin tipik belirtileridir. Bunları hastalık yahut bozukluk diye tanımlamak bilimsel bir olgu değildir, tamamen felsefi bir etiketlemedir.

Bu sorun, bozukluk, semptom, sendrom, hastalık şeklindeki yaygın tanımlama şekli zamanla kişilerde algı inşa eder, bilinçaltı programlama yapar. Böylece bilinçaltımız kodlandığı yönde belirti, psikoloji üretmeye başlar.

Nasıl mı?

Şöyle:

Bir insan size şerefsiz dediğinde tüm psikolojiniz allak bullak olur. En az on belirti çıkar ortaya. Belki de sizi sinir krizinden dolayı hastaneye kaldırırlar.

Ne olmuştur?

Şerefsiz sözüyle birlikte beyninizde anomali, bozukluk, hastalık mı ortaya çıkmıştır?

Hayır. Sadece bilinçaltınız zamanında kodladığı şerefsiz kelimesinin anlamına uygun tepki üretmiştir.

Psikolojik sorunların mantığına işte böyle bakın!

Siz bazı belirtileri bilinçaltınıza hastalık, sorun, kötü olmak diye kodladınız.

Yine babanız size önce ters ters bakmış, sonra da aniden bağırmış olsun! Beyniniz bu bağırmayı kodlar, bundan sonra bizzat bağırmasa, sadece ters ters baksa bile bilinçaltınız buna hemen korku, kaygılanma, kalp atışında artış şeklinde vb. bir cevap vermeye başlar. Çünkü beyin bu ters bakışın ardından bağırmanın geldiğini görmüş, arasında psikolojik bir bağ kurmuştur. Bu psikolojik reaksiyon hastalık değildir, bir şartlanma tepkisidir. Psikolojik sorunların doğasına işte böyle bakın!

Hava kötü diyoruz oysa havanın soğuk, yağışlı, rüzgarlı vs olması demek kötü olması demek değildir. Bir hava durumunu kötü diye nitelendirirseniz o hava sizi etkiler. Kötü olduğu için değil, kötü diye tanımlandığı için. Psikolojik durumlara hastalık, sorun, bozukluk demek de işte böyle bir şeydir.

Psikiyatri belirtiyi altta bir anomaliye götürmese bile hastalık sayıyor. Oysa belirti hastalık değildir, hatta belirti bir anomaliye götürmediği sürece semptom dahi değildir.

Örneğin tıpta öksürük öksürük hastalığı, ağrı ağrı hastalığı, halsizlik halsizlik hastalığı demek değildir. Öksürük, ağrı, halsizlik vs bir belirtidir. Öksürük, ağrı, halsizlik vs ancak tahlil sonucu altta bir anormalliğe, bir patolojiye götürürse semptom adını alır. Sıkıntı, hüzün, üzüntü, korku da tıpkı ağrı, halsizlik, öksürük gibi bir belirtidir. Ne semptomdur ne de hastalıktır. Şayet altta bir patolojiye götürürse ancak o zaman semptom değeri taşır.

Oysa psikiyatri böyle düşünmez. O bu belirtinin bizzat kendisini hastalık kabul eder. Dikkat edin altta bir patolojiye götürmesi gerekmez. Hemen semptom bile değil bozukluk kabul eder. Bu bir doktorun her öksürüğü hemen öksürük hastalığı, her ağrıyı anında ağrı hastalığı, her halsizliği de derhal halsizlik hastalığı kabul etmesi demektir.

Halka karşı ısrarla psikolojik hastalık denilen ama aslında kitaplarda hastalık değil bozukluk olarak geçen, hatta gerçekte bozukluk bile olmayan sorunlar neden artıyor? İki sebeple!

Bir: Artık kitaplardaki tanı kriterlerine pratikte neredeyse hiç dikkat edilmiyor.

İki: Uzman sayısı, kitle iletişim imkanları, şehirleşme ve eğitim düzeyi arttıkça bu zararlı, bilinçaltımızı kodlayan / programlayan, zihinlerde hastayım, şu belirtiler varsa hastalıktır, bozukluk, kötüyüm, kronik, semptom, sendrom, riskliymiş, hemen doktor şartmış türü yanlış algılar inşa eden zehirli mesajlar daha çok yaygınlaşıyor.

Yorum Yaz

1651 kez okundu. Yazarlar