• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
DİYANET BENİ YİNE HİÇ ŞAŞIRTMADI
16/05/2014
Cuma namazında Diyanetin yine, kendisine biçildiğini zannettiğim aklama, meşrulaştırma ya da koruyup - kollama misyonunu yerine getirdiği görüldü! Bu geçmişten günümüze tüm taşları yerine koyunca bende oluşan düşünce! Düşünce sadece!
 
"Biz sizi biraz maldan, biraz evlatlardan vs. eksiltmekle imtihan ediyoruz" ayeti tedbirsizlik sonucu oluşan ölümleri Allah'tan gelen bir imtihan olayı gibi lanse etmekte kullanıldı! Oysa bu tam bir çarpıtmadır. Üstelik de bu Allah'a yapılan büyük bir iftiradır da!
 
Allah elbette bizi ölümle vs. imtihan ediyor! Ama bu Soma'daki gibi toplu cinayetler Allah'tan gelen doğal bir imtihan olgusu demek değildir. Çünkü bu olay kalp krizi, kanser olmak gibi doğal yollarla Allah'tan gelmiyor; kul eliyle, onun para hırsı, umursamazlığı ve tedbirsizliği nedeniyle işleniyor!  Bunu, "Allah canlardan eksiltmek suretiyle sizi imtihan ediyor" ayeti ile telif etmeye kalkışmak ayetin manasını çarpıtmak, dini birilerini aklamak için alet etmek demektir.
 
Evet bu haftaki hutbede Soma olayı ele alındı! Allah'tan gelene razı olmalıyız, takdir-i ilahinin önüne geçilmez, gün sabır ve dua günüdür kabilinden güçlü vurgularla suç yine (haşa) Allah'ın üzerine yıkıldı! Bu iş bize Allah'tan gelmiş yani bu olayı Allah yapmış!
 
Sonlara doğru bir iki kelimelik "tedbir de alınmalı" türü cılız mesajlar ise yasak savma kabilindendi, önceki vurguların gölgesinde kaldı, haliyle de olması gereken gerekli algıyı inşa etmede ve hatalı algının oluşmasını önlemede yeterli olmadı!
 
Burada cemaat nezdinde oluşan algı bu olay da her olay gibi yine Allah'tan geldi, kaderin önüne asla geçilemez düşüncesi oldu! Yani bu olayın tedbirle falan alakası yok, istediğiniz kadar tedbir alın, kaderde varsa olacaktır mesajı verildi. Cemate de susun ve sabırlı olun, en fazla sessizce dua ederek tepki verin telkini yapılmış oldu!
 
Oysa tedbir ile bu tip olayların önüne geçilebiliyor! Dünyadaki ölümlü maden kazası istatistikleri bunun en açık örneği!
 
İkincisi bu tür olaylar Allah'tan gelmiyor! Kur'anda Allah, "İyilikler bizdendir, kötü işler ise sizin yapıp ettikleriniz sebebiyledir" diyor (Mealen)!
 
Demek ki kötü işler bizim yüzümüzden oluyor, Allah kötü iş olsun, birileri zarar görsün diye takdir ettiği için değil! Bu aynı zamanda Allah'a yapılan büyük bir iftira da oluyor!
 
Diyanet bu hutbesiyle belleklerde zaten mevcut olan hatalı kader ve ölüm algısını iyice pekiştirdi! Verdiği lakin bu ana algıyı değiştirmeyen cılız birkaç tedbir de lazım mesajıyla ise gelebilecek eleştirilere karşı kendisini garantiye almış oldu!
 
Ama adil ve hakkı yansıtan bir hutbe içeriği hazırlamadı! Önemli olan zaten nasıl bir algı oluşturduğunuzdur! Araya serpiştirdiğiniz birkaç cılız mesaj ile doğru ve hakkaniyetli bir algı oluşmuyorsa ya da oluşacak yanlış algıları önlemede yeterli kalmıyorsa bu dediklerinizin bir kıymeti de olmayacaktır! Bu durumda sırf demiş olmak için demiş olmanız ne gerçeği ne de üzerinizde kalan vebali değiştirebilecektir.
 
Zaten hutbeyi okuyan genç imam efendi de hutbeyi yanlış yahut yetersiz bulmuş olmalı ki hutbe bittikten sonra üç - beş kelam laf ederek tedbirsizlik üzerinde daha fazla durdu! Hak ve adalet namına bu içten gelen tutum biraz oslun yüreğime sus serpti! Diyanet beni yine şaşırtmadı! Beni bu sefer sadece genç bir din görevlisinin hutbe bittiği halde devreye girerek sergilediği bu yerindeki vicdani tutum şaşırttı!  
 
Bir din görevlisi kardeşimiz, "İmamların birinci görevi hakkı ve sabrı tavsiye etmektir" diyor bana verdiği cevapta! Hakkı tavsiye etmek demek, "Hak deyin ey cemaat, hadi hak deyin" demek, "hak" demeyi yani "hak" hecesini tavsiye etmek değildir. Hakkı yani hak için konuşmayı, hakkı ifade etmeyi, hak için hareket etmeyi, hakkın ve haklının yanında durmayı yani adaleti, adil bir tavır ve tutum takınmayı tavsiye etmek demektir.
 
Bunu ise öncelikle din görevlileri ve Diyanet yapmalıdır. Haklı olun, hakkı gözetin, hakkın ve haklının yanında durun, duyguda, düşüncede ve eylemde adil olun, tarafgir hareket etmeyin, haklıya haklı demekten, haksıza da haksız demekten çekinmeyin tarzında amaca uygun bir "hak tavsiyesi" madem imamların birinci görevi bunu neden hiç göremiyoruz; görülmesi gerektiği her yerde! Niye o zaman din sadece ibadete, muamelata, fıkha indirgenmiş durumda adeta!
 
Hakkı tavsiye etmek madem imamların ve Diyanetin birinci görevidir; öyleyse SOMA olayında hakkı tavsiye etmek demek, "Bu cinayete kayıtsız kalmayın ey cemaat, ölenlerin hesabını demokratik tepki yoluyla psikolojik bir baskı ortamı yaratarak sorun, bu olay kader ile izah edilemez çünkü, kader bu demek değildir" türü şeyler söylemek değil midir!
 
 
 
 


2462 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı