• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
KENDİ KENDİNİN DOKTORU OL
12/10/2013
Geçim derdi, gelecek kaygısı, trafik çilesi toplumun genetik kodlarını bozuyor. İnsanlar stres ve öfke dolu; toplum cinnet geçirmek üzere! Şayet muhatap olsanız her gün yolda, trafikte vs. en az 5 kişiyi siz döversiniz; kalan on beş tanesi de sizi... Herkes asık suratlı, herkes birbirine her an yemeye hazır aç kurt gibi bakar olmuş! Bir yerde birileri yerken birileri bakarsa, toplum kalkar üstüne bir de kurban etlerini yahut sadaka kolilerini Tanzanya'da falan dağıtır hale gelirse elbette olacağı bu! Siz birilerinin yerde sürünmesine ilgi duymazsanız başkası sizin koşarak yaşamanıza neden saygı duysun ki!

Yoğun stres ve öfke organizmanın sistemini çökertir. Bu iki faktöre çözüm bulunmadığı takdirde fiziksel tedaviler havanda su dövmek olur.

İnsanlar acilen geçim derdi, dolayısı ile de gelecek kaygısından; ayrıca ruhu her gün gere gerek kemiren trafik çilesinden kurtarılmalı.
 
İnsani koşullarda geçinmek asgari bir koşuldur; bir lüks değildir, ayrıcalık olmamalıdır. Gerekirse on yıl köprü yapılmamalıdır, gerekirse üç havaalanı eksik yapılmalıdır. Bu mutlaka sağlanmalıdır.
 
İşsizlik ödeneği, kira yardımı, asgari ücretle geçinene mutlaka konut desteği, özel sektörde aile bağlarını zayıflatan, ruhsal yorgunluk yaratarak bedensel hastalıklara zemin oluşturan mesai fazlası çalışmaya ve cumartesi mesai uygulamasına son verilmelidir. İnsanın tüketim kültürü adına daha fazla üretmenin basit bir aracı olmadığı gerçeği görülmeli, üretim de dahil her şeyin insana hizmet etmek için olduğu hatırlanmalıdır.

Sağlıktan hastalığa giden yol uzundur. İnsanlar durup dururken ve tesadüfen hasta olmazlar! İnsan doğası hastalığa değil; sağlığa yatkındır.
 
Bu temel yatkınlığa, dünyadaki bunca nimet zenginliğine, artı insanı hastalıklara karşı koruyan fıtri savunma sistemine, özellikle de tıp, bilim, teknoloji alanlarındaki baş döndürücü gelişmelere rağmen hastalıkları bu denli artırmak biz insanoğlunun "üstün çabasının" bir ürünüdür ancak! Bu ise sağlıkta başarının değil; içler acısı kara bir tablonun resmidir. Sağlıkta eskiye göre iyi olan sadece koltukların derisi ve  şimdilerde şuh kırmızıya çalan rengidir.

"Önce hasta ol; sonra da hastaneye git ilaçla tedavi ol" mantığı sağlık harcamalarını son sekiz on yılda 60 küsur milyar dolarlara çakardı.

İşin garibi de bunca maliyetin sonunda daha sağlıklı falan da değiliz! Hastane sayısı artıyor lakin hasta sayısı azalmıyor. Bunu gören tek kişi yok! Herkes baktıkları hasta sayısı ile övünür olmuş; oturup kara kara düşünmeleri, mahcubiyetten insan içine çıkamamaları gereken yerde! Bu yüzden bir yere hastane yapılmış deyince sevinemiyorum; bilakis oradaki talihsiz ahali adına üzülüyorum!

BİR BAŞKA VAHAMET

Neredeyse tüm bedensel hastalıklarda her Dr. mutlaka stres vs den bahseder, kendi kendinin doktoru ol öğüdü doktorların klasikleşmiş önerileri arasındadır. Hatta yıllardır değişmeyen öneri ise evin yansa bile dönüp bakmadır.

Ama tek bir tanesi de git bir psikologa da bu işlerin nasıl yapılması gerektiğini öğren. Ayrıca yapılması gerekenleri yapabilmen için destek olsun sana demez.

Herkes bilir kendi kendi kendisinin doktoru olması yahut evi yansa bile dönüp bakmaması gerektiğini. Mühim olan demesi kolay olan bu işi yapabilmektir. Kolay olsa zaten bunu herkes yapabilirdi bir şekilde. Bu olması gereken lakin zor olan işi bu işlerin uzmanına gönderseniz de oradan destek alsa hastalar! Madem stres, kendi kendinin doktoru olmak vs. çok önemli; yapsanıza bunu!

Olmaz! Yapmazlar!

Bunu öneren tek bir doktor göremezsiniz!

Çünkü ilaç = tedavi algısına aykırıdır bu!

Kimse kimsenin ilaçsız iyileşmesini istemez adeta!

Ya ilaçla iyileşeceksiniz ya da sürünecek yahut öleceksiniz; başka yolu yoktur dercesine!

Velhasıl sağlık - hastalık işi söz konusu olduğunda vebali olmayan kişi yok denecek kadar az günümüzde! Hemen hemen hepimizin eli boş yere acı çeken nice hastaların fiziksel ve ruhsal ızdırap kanına bulaşmış vaziyette!

Bu kadar çok elin bu kadar insanın ızdırap kanına bulaştığı bir toplumu elli adet boğaz köprüsü daha yapın, yetinmeyin bu köprüye çıkışlara teleferik falan da koyun; asla mutlu da edemezsiniz, huzurlu da!



3956 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı