• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
PSİKİYATRİ CANİ VE SAPIK AKLAMA BIRANŞINA DÖNÜŞMEMELİDİR
15/04/2014
Son sekiz - on gündür ülkemiz gündemine oturan olayda 10 yaşındaki erkek çocuğa önce tecavüz eden sonra ise öldüren sapık katil psikiyatride muayene olacakmış. Çünkü, "Psikolojik sorunlarım var, bunun için işledim suçumu" demiş! Gizem'in katili için de aynı süreç işleyecek deniliyor.
 
Psikiyatri ne yapacakmış peki?
 
Test yapacak ve muayene edecekmiş!
 
Test deyince kulağa ne hoş geliyor değil mi? Kan testi, şeker testi, kolesterol tahlili gibi... Oysa bunlarla en ufak bir benzerliği yoktur bu testlerin. Bunların sadece adı testtir.
 
PSİKİYATRİDEKİ TESTLER UYDURUKTUR 
 
Testler psikiyatrinin, "Bakın biz de tıbbın diğer branşları gibiyiz, bakın sizin tahlilleriniz varsa bizim de testlerimiz var" deme eğiliminin bir ürünü olarak son dönemde iyice ön plana çıktı. Test işinin öne çıkması bilimselliğin değil; böylesi bir zaafı ödünleme mekanizmasının ve mesleki inanırlığı artırma arayışının bir neticesidir.
 
Test işinde psikologlar uzmandır, psikiyatristler değil. O yüzen işin içinden birisi olarak söylüyorum:
 
Bu testlerin "her vaka için" yüzde yüz bir geçerliliği ve güvenirliliği yoktur! Mesela SCL 90-R testi vardır! Belirti taramada ve bulunan belirtileri bir tanı grubuna sokmada kullanılır. Muhtemelen bu caniye bu test uygulanacaktır!
 
Bu testler "ben hastayım" diyen bir kişinin belirti tablosunu bir araya getirmekte ve bir tanı koymada işe yarayabilir. En azından iki - üç dakikalık hekim muayenesinden daha iyi sonuç verdiği açıktır. Çünkü ben hastayım diyen ve çare arayan kişilerin beyanlarının samimi ve doğru olması yüksek bir ihtimaldir. Malum çare arayan hiç bir kimse hekimini yanlış yönlendirerek yanlış bir teşhis almak istemez. Aklını peynir ekmekle yememiş hiç bir kimse kolu ağrıyorken bacağım ağrıyor demez!
 
BU TESTLER SİMÜLASYONA AÇIKTIR 
 
Ancak suç işlemiş ve "psikolojik sorunlarım var" diyen yani mevcut suçtan yırtmak istediği her halinden belli olan kişilerin temaruz yani simülasyon (kandırmaca) eğilimi göstermesi yüksek bir ihtimaldir. Bu testlerin bu gibi durumlarda söz konusu simülasyon faktörünü devre dışı bırakabilecek, yanlış beyanlara rağmen doğruyu ve gerçek bulguları gösterebilecek bir gücü yoktur. Ruhunda olan gerçekler değil; dilinden dökülen beyan esastır çünkü.
 
Cevaplar kimyasal analizlere değil; kişilerin beyanlarına göre puanlanır. Bir belirtiye 4 puan yerine 1 puan vermek de aslında 1 puanlık bir derecesi olan bir belirtiye 4 puanlık bir yanıltıcı cevap vermek de mümkündür. Silah ruhsatı almak için veya güvenlik kursuna gitmek yahut işe girmek için gelen hemen herkese bu test istenir. Bugüne değin binlerce test yaptım ve bu gibi durumlarda samimi cevap veren yani simülasyon yapmayan çok az kişiye rastladım. Ama hala inatla bu testler istenir. 
 
Neden?
 
Bunun asla bilimsel olmayan bir kaç temel nedeni vardır aslında!
 
Birincisi: "Bakın bizim branşın tahlili yok belki ama ona benzeyen testleri var" demek için... Etrafa böyle bir mesaj vermek ve bu hekimlik branşının inanırlığını artırmak için...
 
İki: Kanuni vs. bir sorun çıkarsa suçu testlere yıkmak için...
 
Üç: Bir de psikologları laboratuar teknisyenlerine çevirmek, böylece onları alan dışına iterek bu alanda tekel kalmak, bu yüzden de onlara sadece test misyonu biçmek için...
 
Bu testler için harcanan kağıtlara acırım. Tam bir kırtasiye israfıdır. 
 
Muhtemelen cani tecavüzcüye de bu testten veya MMPI türü benzerlerinden uygulanacak!
 
Belki de sapık katiller, "Psikolojik sorunları vardı" denilecek, cezai indirim bile alabilecek!
 
Buradan uyarıyorum:
 
"Bizim branş en cani adamı bile ipten alabilecek kadar önemlidir. Biz hayati raporlar veriyoruz, bizim raporumuz..." deme eğiliminin değerlendirme süreci üzerindeki olası etkisine dikkat edilmelidir. Alanda; mesleki eğilimler ve mesleğin oluşturduğu zaaflar / temayüller zaman zaman bilimsel gereklilikler kadar belirleyici olabilmektedir.
 
SANILANIN AKSİNE RUHSAL SORUNLARI OLAN KİŞİLER HELE HELE AKIL HASTALARI CİNAYET VS. İŞLEMEZ 
 
Hiç bir psikolojik sorun adam öldürmenin hafifletici nedeni olamaz. Belki psikotik denilen düşünce bozukluğu burada dikkate değer bulunabilir. Bu tür cinayet, tecavüz gibi suçlarda duygu durum sorunlarından ziyade düşünce bozuklukları (psikoz, akıl hasyalığı vb) önemsenir ve böyle bir sorunun varlığı aranır zaten!
 
Oysa akıl hastası yahut psikotik denilen kişilerin adam öldürme ve sapıkça işler olasılığı son derece düşüktür. Evet psikiyatri böylesi durumlarda daha çok akıl hastalığı arar ve böyle bir bulguya ulaşırsa bunu (kanunlar da dahil) suç için hafifletici bir durum olarak görür. Oysa bu son derece yanlış bir kabule dayanır.
 
SUÇU DELİLER DEĞİL, AKILLILAR İŞLER 
 
Bugüne değin akıl hastası olup da adam öldüren yahut tecavüze girişen kişi sayısı yok denecek kadar azdır. Adam öldürmek yahut tecavüz vs. akıl hastalığının değil; bilakis akıl sağlığının göstergesidir. Sorun akıl hastalığı sorunu değildir; sorun ahlak, erdem yahut kişilik vb. bir sorunudur. Kişilik sorunları vb. cezai ehliyete mani olarak görülemez.
 
GÜNDELİK DUYGUSAL HALLERE BİLE HASTALIK DİYEN PSİKİYATRİ BU TÜR DURUMLARA HAYDA HAYDA HASTALIK DER. DİYEMİYORSA KAMUOYUNDAKİ İNFİAL YÜZÜNDENDİR. 
 
Bir ahlaki sorun olan yalan söyleme davranışına bile hastalık diyen, kendi kendinin remini çekme işini (selfie) bile ruhsal sorun kategorisine sokmak için çırpınan, nice sağlam insana kolayca hastalı kulpu takabilen psikiyatrinin bu tür kritik durumları doğru algılayabilmesi zordur. Dediğim gibi psikiyatride her durumu hastalık olarak görme eğilimi doğal baskın amildir. Gündelik sorunlara bile kolayca hastalık diyen bu branşın bu tür travmatik sonucu olan durumlara hastalık dememesi çok zordur. Diyorsa bile bunun esas nedeni halkta uyanmış olan ifial duygusunun etkisidir.
 
Bilindiği üzere akıl hastalığı cinayet işlemeye yatkınlık sağlayan ve hafifleticilik sağlayan önemli bir etken gibi görülür psikiyatride!
 
Oysa tedavi alan yahut almayan yığınla akıl hastası, psikoz vakası vardır her toplumda. Bunların içinden cinayet yahut herhangi bir suç işleyen kişi sayısı yok denecek kadar azdır.

Cinnet geçirdi denilen kişiler bile aslında cinnet geçirmiş değildir. Bunların planlı ve programlı işleyen eylemleri; yer, zaman ve kişi ayırt eden tasarrufları bunun onlarca örneğinden sadece birisidir. Bu gibi eylemleri cinnet vb. adlar takmak suretiyle psikoloji ile izaha çalışmak kitlelere, "Psikolojik sorunlar çok önemli, sakın ihmal etmeyin" mesajı verme projesinin de tipik bir yansımasıdır esasında.
 
Dolayısı ile akıl hastalığının, düşünce bozukluğunun yahut psikoz denilen durumların suça yatkınlık oluşturan ve cezai indirim gerektiren sorunlar olarak görülmesi, hala bu anlayışın kabul görmesi tamamen yanlıştır.
 
Kaldı ki hasta kişi adam öldürmez; hasta kişi hastalığıyla uğraşır, başa çıkmakla meşguldür. Hasta kişi derdiyle yani kendisiyle meşguldür. En önemlisi de bu tür canilerin hasta olmadığı işlediği suç öncesine kadar ki iş ve işlemleriyle ortadadır. 
 
Bunun tespiti için klinikte verilen üç - beş yapay cevaba, doğal olmayan bir zeminde icra edilen, dolayısı ile de yanıltıcı olabilen gözleme ve  sınırlı sürede yapılan gerçek dışı mesleki analize vs. değil; işlenen suç öncesi hayatıyla ilgili somut bilgilere ve yaşam öyküsünden çıkarılacak nesnel verilere bakılmalıdır.

UZMAN GÖRÜŞÜ DEĞİL; OLAY ÖNCESİNE KADARKİ SÜREÇ BELİRLEYİCİ OLMALIDIR 
 
Klinik ve uzman yaklaşımı bu gibi durumlarda kesinlikle yanıltır ancak suç öncesine kadarki yaşam döngüsü, düşünce örgüsü ve davranış öyküsü en gerçek tabloyu resmeder. 
 
Yaklaşımsal / yöntemsel sorunların yanında psikiyatrideki sorunların bir hastalık olup olmadığıyla ilgili olarak yıllardır süregelen tartışmalar da işin bir başka boyutudur.
 
Dolayısı ile bu gibi durumlarda psikiyatri raporu tek başına yeterli olmamalıdır. Hatta buna gerek dahi duyulmamalıdır. Bilakis mahkemenin suç öncesine dair topladığı çevresel ve nesnel bilgiler / veriler daha fazla dikkate alınmalıdır. 


2481 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı